“Güncel istatistiki verilere göre meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser olma özelliği hala devam ediyor’’ diyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Kinyas Kartal, hastalığın teşhis ve tedavi sürecini olumsuz etkileyen yanlış bilgilere değinip, doğrularını açıkladı...
Meme kanseri ülkemizde her 8 kadından 1'inde görülüyor. Ancak erken tanı ve uygun tedaviyle tamamen iyileşme ve hastalıktan kurtulmak mümkün olabiliyor. Dolayısıyla düzenli kontrollerin önemine vurgu yapan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Kinyas Kartal, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık ayı kapsamında hastalıkla ilgili yanlış bilinen noktalara değinip, bu konudaki gerçekleri şöyle açıkladı…
DOĞRUSU: Yaş grubuna göre değişmekle beraber, ortalama olarak memede ele gelen kitlelerin yüzde 80- 90'nı iyi huyludur. Memedeki kitlelerin iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunun ayrımını ise hastalarımız değil meslektaşlarımız yapabilir. O nedenle memede kitle fark eden hastalarımızın vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurmalarını önermekteyiz.
DOĞRUSU: Meme kanseri tanısı daha çok 45- 65 yaş aralığında konuluyor. 25 yaşından itibaren meme kanseri görülme sıklığı artmaya başlar, 60- 65 yaşlarında en riskli döneme ulaşır ve 75 yaştan sonra azalmaya başlar.
DOĞRUSU: Meme ağrısı özellikle menopoz öncesi kadınlarda oldukça sık karşılaşılan bir semptomdur. Adet döneminde değişen hormon döngüsünün bir sonucu olarak meme dokusu da hassaslaşır ve bu ağrı olarak karşımıza çıkar. Memedeki ağrıların büyük çoğunluğu kanserle ilişkili değildir. Fakat unutmamak gerekir ki meme kanseri her türlü belirti ile ortaya çıkabilir. Geçmeyen, adet dönemi ile ilişkisi olmayan ağrı şikâyeti varlığında hekim başvurusu gerekir.
DOĞRUSU: Ailede veya yakın akrabalarda meme kanseri olması, mutlak suretle bu bireyin de meme kanserine yakalanacağı anlamına gelmez. Günlük pratikte, meme kanseri tanısı koyduğumuz hastaların ancak yüzde 10'unun ailesinde meme kanserli başka hastalar olduğunu görmekteyiz. Ailede meme kanseri varlığı, akrabalığın yakınlığı, kaç akrabasında olduğu, anne tarafından ya da baba tarafından akrabalık durumu farklı oranlarda kişinin riskini değiştirir. Örneğin 1. derece akrabasında meme kanseri olan bir kişinin riski 2 kat artarken, birinci derece iki akrabasında da meme kanseri olan kişinin riski yaklaşık 3 kat artmaktadır. Dolayısıyla, yakın takip edilmeleri gerekir.
DOĞRUSU: Meme kanseri tedavisi tamamen kişiye özgüdür. Aynı evrede meme kanseri tanısı alan iki hastanın bile tedavi şekli farklı olabilir. Tedaviye karar verirken hastanın kendisine ve tümörün özelliklerine göre farklı farklı kemoterapi ve cerrahi teknikler kullanmaktayız. Bu nedenle meme kanseri tedavisi profesyonel bir ekip tarafından hekimlerin bir konseyde aldığı ortak fikir birliğiyle yürütülmelidir.
DOĞRUSU: Meme kanseri her evresinde tedavi şansı bulunan bir kanserdir. İleri evre meme kanserlerinde de tedavi şansı her geçen gün artmaktadır. Özellikle kullanıma giren akıllı ilaçlar, yeni kemoterapi ilaçları ile öncelikle hastalığın yayılımı kontrol altına alınabilmekte ve sonrasında tekrar cerrahi ile tedavi tamamlanabilmektedir.
DOĞRUSU: Geçmiş yıllarda özellikle 1970 1980'li yıllarda cerrahi teknik olarak meme kanseri tedavisinde memenin tamamı alınırdı. Fakat tedavideki yenilikler sayesinde gördük ki meme korunduğu zaman da aynı ve hatta daha iyi sonuçlar alınmakta. Bugün çok az bir hasta grubunda memenin tamamını alıyoruz. Ameliyatlarımızın birçoğunda meme korunmakta sadece tümörlü kısım cerrahi olarak çıkartılıp patolojik olarak değerlendirilmektedir.
DOĞRUSU: Meme kanserinin nüks etme olasılığı hastalığın tanı konulduğu dönemdeki evresiyle bire bir ilişkilidir. Erken evrede saptanan bir meme kanseri olgusunun uygun tedavi alması halinde nüks etme ihtimali yaklaşık yüzde 5. Erken tanının burada da önemini bir kere daha görmekteyiz.
Doğrusu: Parfüm, deodorant ve koltuk altı terleme önleyiciler, ağda, lazer epilasyon… Bu saydıklarımızın hiç birinin meme kanseri ile net bağlantısı gösterilememiştir. Fakat, bazı çalışmalarda bileşenlerinde ağır metal, alüminyum içerenleri çok tercih etmemekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Doğrusu: Ailesinde meme kanseri olan hastaların diğer hastalara göre artmış riski olduğu bilinen bir gerçektir. Ama şunu tekrar vurgulamak isterim, meme kanseri hastalarının yüzde 90'ında aile öyküsü bulunmamaktadır. Dolayısıyla ailenizde meme kanseri olmaması sizin riskinizi azaltmak. Her kadın, ailesinde olsun olmasın meme kanseri açısından risk altındadır.
Doğrusu: Meme kanseri birçok farklı formda görebiliyoruz. Özellikle görüntüleme yöntemlerinde, ultrasonda mamografide her zaman belli sınırları olan kitleler şeklinde karşımıza çıkmıyor. Bazı olgularda, meme içerisinde yoğunluğu farklı olan, asimetrik odaklar, kitle halinde olmayan milimetrik kireçlenme kümelerinin varlığı bizleri tedirgin ediyor. Bu bölgelerden yaptığımız biyopsi sonuçlarında da kitle halinde olmasa bile kanser saptadığımız olgularımız hiç de az değil. Dolayısıyla meme kanseri sadece kitle şeklinde değil, asimetrik bir odak veya milimetrik kireçlenme alanlarından da kaynaklanabilir. O nedenle hastalarımız düzenli olarak muayene ve görüntüleme açısından takiplerine dikkat etmeliler.
Basın Yansımaları: sozcu
”
Alo Yeditepe