Nöroloji Uzmanımız (Multipl Skleroz), hakkında bilgi verdi. MS bağışıklık sistemimizin kendi kendine sinir kılıflarına saldırdığı ve onları hasara uğrattığı bir hastalıktır. Multiple Skleroz yani MS merkezi bir sinir sistemi hastalığıdır. Merkezi sinir sistemi beyin, beyincik, beyin sapı ve omurilikten oluşur. Otoimmün hastalık grubunda yer alır.
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Nöroloji Uzmanı MS Hastalığı (Multipl Skleroz) ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
MS Hastalığı Neden Olur? MS (Multipl Skleroz), bağışıklık sistemimizin kendi kendine sinir kılıflarına saldırdığı ve onları hasara uğrattığı bir hastalıktır. Otoimmün hastalık grubunda yer alır. Yani MS bağışıklık sistemimizin vücudun kendi yapı taşlarına saldırdığı bir hastalıktır.
Tam olarak neden kaynaklandığı bilinmemekle birlikte birçok etkenin hastalığa yatkınlığa yol açtığını söyleyebiliriz. Ancak genel olarak MS, beyin ve omurilikteki sinirlerin kılıflarını vücudun yabancı bir madde olarak algılaması, bağışıklık sistemimizin ataklar halinde buraya saldırması ve sonucunda sinir hasarına yol açtığı şikayetler bütünü şeklinde tanımlayabiliriz.
MS hastalığında en sık görülen bulgular, görme kaybıdır. Özellikle tek gözde ağrılı görme kaybı ya da bulanık görme MS açısından önemli bir bulgudur. Ayrıca kolda güçsüzlük, bacakta güçsüzlük, her iki kol veya her iki bacakta güçsüzlük, vücudun bir tarafında uyuşukluk hissi, hissizlik, karıncalanma, dengesizlik, konuşma bozukluğu gibi merkezi sinir sistemini ilgilendiren bütün bulgular MS te görülebilir. Ama en sık gördüklerimiz bir tarafta güçsüzlük veya bulanık görme, çift görme gibi şikayetlerdir.
MS merkezi sinir sisteminin bir hastalığıdır. Bir anlamda teşhisi de zordur. Beyin ve omuriliğinin hastalığıdır ve beyin ve omuriliği etkileyen bütün şikayetler MS hastalığını düşündürebilir veya MS ile karıştıralabilir. Ancak bu konuda deneyimli bir uzman tarafından kolaylıkla teşhis edilebilir. Dolayısıyla MS konusunda uzman, bu konuda deneyimli bir nöroloji uzmanına başvurmak gerekir. Çünkü MS tanısı konduktan sonra etkin tedaviye bir an önce başlanması gerekir. Sonrasında gerekli görüntüleme yöntemleri ve tanı yöntemleri kullanılarak hastalığın kesin tanısı konulur.
MS hastalığı genellikle 20-40 yaş arasında ortaya çıkan genellikle genç erişkin çağının hastalığıdır. 40 – 50 yaş üzerinde görülme sıklığı giderek azalır. 60-65 yaş üzerinde ise son derece nadirdir. Yine 15 yaş öncesinde de MS’in görülme sıklığı azalır. Bununla birlikte 8-9 yaşlarında da MS hastaları vardır. Bu grup Pediatrik MS olarak adlandırılır. Ancak diğer görülme yaşlarına göre son derece nadirdir. Genel olarak MS’in 20-40 yaş arasında ortaya çıkan genç erişkin hastalığı denilmektedir.
MS kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 3 kat kadar fazla görülür. Özellikle 20-40 yaş arası kadınlarda daha fazla ortaya çıkar. MS kadınlarda neden daha fazla görülüyor? Aslında bu sorunun çok net bir yanıtı bulunmuyor. Ancak genel olarak otoimmün hastalıklar, yani bağışıklık sisteminin vücudun kendi yapı taşlarına saldırdığı hastalıkların kadınlarda daha fazla görülme eğiliminde olduğu bilinmektedir.
İdrar kaçırma hastalığın belirtilerinden biri olarak sayılmakla birlikte, idrar kaçırma hastalığın evresinin bir göstergesi değildir. Yani genellikle ileri evrelerde idrar kaçırma ortaya çıkar gibi bir durum söz konusu değildir. Bazı vakalarda hastalığın en başında ya da hastalık seyri sırasında da ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla idrar kaçırma hastalık seyri sırasında ortaya çıksa bile herhangi bir evreye işaret etmez. Bu sorun ortaya çıkması durumunda da uygun şekilde tedavi edilmelidir.
MS hastalığında kesin tanı için MS konusunda deneyimli bir nöroloji uzmanına başvurmak gerekir. Öncelile hekim tarafından hastanın hikayesi alındıktan sonra, MS ile ilgili olan gerekli incelemeleri MR, görüntüleme, kan tahlilleri, gerekiyorsa belden sıvı alınması gibi sonuçlarla kesin tanı konulabilmektedir.
MS hastalığının farklı alt türleri vardır. En sık görülen türü, ataklar ve remisyonlarla yani alevlenmeler ve sönmelerle seyreden tipidir. Bunun yanında başlangıçtan itibaren yavaş yavaş kötüleşme ile seyreden MS tipleri vardır. Ataklarla başlayıp sonrasında yavaş yavaş kötüleşme ile seyreden tipi de bulunmaktadır. Ancak genel olarak başlangıç hastalarının bir çoğu ataklar ve sönmelerle yani relapsing, remiting tipindeki MS tipidir.
MS tanısı almış herkes, mutlaka tedavi almak durumundadır. MS’te tedavi özellikle 3 basamakta ilerlemektedir.
Tedavinin birinci basağı; hastalığa bağlı ortaya çıkan şikayetlerin, yeni ortaya çıkan tablonun toparlanması, şikayetlerin ortadan kaldırılmasına yönelik tedavidir. Bu tedavi “Atak Tedavisi” olarak tanımlanmaktadır.
Tedavinin ikinci basamağı; ana tedavi başlığıdır ve hastalığın daha iyi seyretmesini sağlamaya yönelir tedaviler bu basamakta yer alır. Bu, tedavinin ana ayağını oluşturmaktadır. MS tanısı almış her hastanın durumuna göre mutlaka tedavi alması gerekmektedir. Hasta tedaviye ne kadar erken başlarsa ileride oluşabilecek özürlülük gelişim riski de azalmaktadır. Bu nedenle tedaviye erken başlanması, etkin bir şekilde yürütülmesi, çok büyük önem arz taşımaktadır.
Tedavinin üçüncü basamağı; fizik tedavi ve fizyoterapi uygulamaları yer almaktadır. MS hastalarında güç kaybı, kaslarda hafif bir katılık, yürüme bozukluğu, dengesizlik gibi şikayetler olabilir. Bu noktada fizyoterapi ve fizik tedavi uygulamaları, rehabilitasyon uygulamaları çok ciddi fayda sağlamaktadır. Şu an için MS hastalığında, hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi bulunmamaktadır. MS, kronik, süregiden bir hastalıktır. Ancak etkin tedaviler, uygun takiplerle kontrol altına almak, ilerlemesini durdurmak mümkün olabilmektedir. Bu nedenle tüm hastaların tedavi alması gerekir. MS tedavisine yönelik araştırmalar devam etmektedir.
MS hastalarının günlük yaşamda en çok dikkat etmesi gereken konuları şöyle sıralamak mümkün
Düzenli yürüyüş yapılmalı; Yürüyüş fonksiyonları MS hastalığında en çok bozulan fonksiyonlardan bir tanesidir. Bu nedenle MS hastalarının mutlaka, günde en az 30 dakika ve kesintisiz, ritmik, yürüyüş yapmaları önemli ve gereklidir. Bu yürüyüşün kardiyak egzersiz tarzında ağır bir yürüyüş olması gerekmez. Yavaş yavaş da olabilir. Ancak önemli olan ritmik ve kesintisiz olmasıdır.
Düzenli uyku olmalı; MS hastaları için düzenli uyku olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle gündelik yaşamları içinde mutlaka kaliteli uyumak için özen göstermeliler.
Sigaradan uzak durulmalı; Sigara MS hastalarının kesinlikle uzak durması gereken bir alışkanlık. Çünkü sigara MS hastalarında atakların gelişmesini, hastalığın seyrinin kötüleşmesini, yeni ataklar gelişmesini ve progresyon dediğimiz kötüleşme tablosunun hızlanmasını sağlayan ciddi risk faktörlerinden bir tanesidir. Bu nedenle sigara kullanan MS hastalarının kesinlikle bırakmalı.
Bununla birlikte, bazen yoga, meditasyon gibi dengeleyici egzersizler MS te yorgunluk olarak tanımlanan önemli semptomlardan birine ciddi faydaları olabilmektedir. Bu nedenle düzenli uyku, düzenli egzersiz, yürüyüş hastaların yaşam tarzı için en önemli unsurlardır.
MS atağı, yeni ortaya çıkan nörolojik bir tablodur. Yani, görme kaybı, çift görme, konuşma bozukluğu, bir tarafta güçsüzlük, dengesizlik, uyuşma ve idrar kaçırma gibi şikayetlerin ortaya çıkması ve bunların 24 saatten uzun sürmesi atak olarak tanımlanmaktadır.
MS ataklar ve remisyonlarla, yani alevlenme ve sönmeyle seyreden bir hastalıktır. MS ataklarla seyreden bir hastalık olduğu için bu atakların gelmesinin engellenmesi gerekir. Atakların gelmesini engelleyici tedavilere rağman hastalık yeni ataklar ortaya çıkarabilmektedir. Bu durum halk arasında “nüks” olarak ifade edilmektedir. Ancak MS hastalığındaki nüks farklıdır. Hastalık doğası gereği ataklar ve remisyonlarla seyreder. Bu atakların hafif bir sekel bırakma riski nedeniyle atakları engelleyici tedaviler uygulanmaktadır. Atakları engelleyici tedaviler, bu atakları engelleyerek özürlülüğün birikmesini engeller. Bu nedenle hastaların tedavi alması çok çok önem taşımaktadır.
MS'in gelişmesinde, ortaya çıkmasında en çok suçlanan durumlardan bir tanesi D vitamini eksikliğidir. D vitamini eksikliği MS’in sıfırdan ortaya çıkmasına yol açmamakla birlikte genetik yatkınlığı olan bireylerde kronik ağır D vitamini eksikliğinin hastalığın ortaya çıkmasına zemin hazırladığına dair yayınlar bulunmaktadır. Bu nedenle tedavi sırasında da hatalığın daha iyi seyretmesini sağlayabilmek adına D vitamini seviyesi optimal seviyelerde tutulmaktadır.
Hekim kontrol süreleri hastaya göre değişmektedir. Örneğin, bir hasta ilaçlara ve uygun tedavilere rağmen sürekli atak geçiriyorsa, bu hastaların daha sık hekim kontrolünde olması gerekebilmektedir.
Dolayısıyla kontrol sıklığı hastanın durumuna göre hekimi tarafından belirlenmelidir. Bununla birlikte genel olarak 3-6 aylık aralıklarla mutlaka hekim kontrolleri ihmal edilmemesi gerekmektedir. Yine hekimin talebi doğrultusunda MR çekimlerinin de gerçekleştirilmesi, yeni plakların oluşup oluşmadığını, hastalıkta ilerleme, beyinde küçülme gibi durumların olup olmadığını değerlendirilmesi açısından önemlidir.
MS’te hareket kaybı olarak tanımlanan durum aslında güç kaybıdır. Yani kas gücü kaybı olarak da bilinmektedir. Kolda güçsüzlük, bacakta güçsüzlük gibi şikayetler ortaya çıkabilmektedir. Bu durum hastalığın başında ortaya çıkabileceği gibi hastalığın ilerleyen dönemlerinde ataklarla da görülebilmektedir. Ancak bu durum hastalığın seyrine, kişinin tipine, hastalığın o kişide nasıl seyrettiğine bağlı olarak değişir. Dolayısıyla hastalığın başlangıcında, hastalığın seyri sırasında da ortaya çıkabileceği gibi hiçbir zaman da ortaya çıkmayabilmektedir.
”
Alo Yeditepe