Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri, misyonu ve vizyonu gereği kar amacı gütmeden tüm branşlarda sağlık hizmeti sunmaktadır. Bu yörüngede çalışmalarına devam eden Tüp Bebek Merkezi de bebek sahibi olmak isteyen çiftlere doğru çözümleri üretebilmek için faaliyetlerini sürdürmektedir. Kişiye ve çiftlere özel tüp bebek tedavisi yaklaşımıyla hazırlanan tüm tedavi stratejileri bilimsel verilerin ışığında ve güncel yaklaşımlar gözetilerek planlanmaktadır.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tüp Bebek Merkezindeki güçlü hekim kadrosu ve deneyimli embriyolog ve biyologlardan oluşan geniş bir ekip, özellikle zor vakalar için sunduğu farklı yaklaşımıyla dikkat çekmektedir. Tüm hastaların tedavileri ve yönetimi bu ekibin ortak kararıyla sürdürülmektedir.
İnfertilite (kısırlık) tedavisinde son derece önemli bir yeri olan embriyoloji laboratuvarında da gelişmiş teknolojinin kullanımının yanı sıra bu konuda güncel yaklaşımlar takip edilerek uygulanmaya çalışılmaktadır.
Tüp bebek, çocuk sahibi olmakta zorluk çeken çiftlerin çocuk sahibi olmaları için yapılan bir dizi işleme verilen isimdir. Tüp bebek (IVF) tedavisinin bazı aşamaları bulunmaktadır.
Dışarıdan verilen ilaçlar ile birden fazla yumurtanın geliştirilmesi. Yumurta gelişiminin birkaç gün aralıklarla yapılan ultrason muayeneleri ile kontrol edilmesi.
Yumurta folikülleri yeterli boyuta ulaştığında vajinal ultrason eşliğinde yumurtaların toplanması. Bu işlem genellikle anestezi altında yapılmaktadır.
Toplanan yumurtaların laboratuvar ortamında sperm ile birleştirilerek embriyo elde edilmesi.
Embriyo gelişiminin takip edilmesi ve yeterli olgunluğa ulaştığında rahim içine transfer edilmesi. Transfer işlemi ağrısızdır ve anestezi verilmesine gerek yoktur.
Çiftler bilgilendirilirken tüp bebek tedavisinin başarı oranı hasta gruplarına ve bazen hastanın yaşına göre özel olarak da verilebilmektedir. Temel başarı oranı gruplara ayırmaksızın verilen yıllık ve ortalama başarı oranıdır. Bu oran embriyo transferi başına verilen gebelik oranını yansıtır ve genel olarak günümüzde yüzde 50 civarındadır. Gebelik oranları özellikle hastanın yaşına bağlı olmak üzere, altta yatan nedene ve erkek faktörünün varlığına göre önemli değişiklikler göstermektedir. Başvuran çiftlere embriyo transferi başına düşen gebelik oranları hakkında bilgi verilmektedir. Başarı oranımız dünyada isim yapmış titiz ve ciddi çalışan tüm merkezlerin standartlarına uygundur.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri, misyonu ve vizyonu gereği kar amacı gütmeden tüm branşlarda sağlık hizmeti sunmaktadır. Bu yörüngede çalışmalarına devam eden Tüp Bebek Merkezi de bebek sahibi olmak isteyen çiftlere doğru çözümleri üretebilmek için faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kişiye ve çiftlere özel tedavi yaklaşımıyla hazırlanan tüm tedavi stratejileri bilimsel verilerin ışığında ve güncel yaklaşımlar gözetilerek planlanmaktadır.
Daima dürüst ve ahlaki değerleri ön planda tutulduğu merkezde, sadece ülkemizde değil dünya çapında adından söz ettiren hekim ve embriyologlarla hizmet verilmektedir.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tüp Bebek Merkezindeki güçlü hekim kadrosu ve deneyimli embriyolog ve biyologlardan oluşan geniş bir ekip özellikle zor vakalar için sunduğu farklı yaklaşımıyla dikkat çekmektedir. Tüm hastaların tedavileri ve yönetimi bu ekibin ortak kararıyla sürdürülmektedir.
İnfertilite (kısırlık) tedavisinde son derece önemli bir yeri olan embriyoloji laboratuvarında da gelişmiş teknolojinin kullanımının yanı sıra bu konuda güncel yaklaşımlar takip edip edilerek uygulanmaya çalışılmaktadır.
Uygulamalarda hiçbir şekilde hataya yer olmayan laboratuvarlarda kalite ve işleyiş olarak sürekli olarak denetime tabi tutulmaktadır.
Tüp bebek uygulamalarının ciddiyet gerektiren bir tedavi olduğu bilinciyle hasta odaklı bir yaklaşım sürdürülen merkezde, infertilitenin tüm nedenleri titizlikle araştırılıp, altta yata sorun tam olarak belirledikten sonra tedaviye başlanması temel prensip olarak belirlenmiştir. Böylelikle hastalar, zaman kaybetmemekle birlikte gereksiz ve aşırı tedavilerden hastalar korunmaktadır.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tüp Bebek Merkezi’nde ileri yaş ve yumurtalık rezervi düşük hastalara özel tedavi protokolleri uygulanmaktadır. Polikistik Over Sendromu (PKOS), endometriozis gibi infertiliteyle çok yakın ilişkili olan hastalarda ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlıkları gibi zor vakalar uzun yıllara dayanan deneyimle takip edilmektedir.
İnfertilite tedavisinin tüm süreçlerinde hastaların daima yanında olan, her türlü sorusuna en hızlı şekilde yanıt bulunmaya çalışılan merkezde, hasta hakları ve kişisel verilerin gizliliği konusuna da son derece titizlik gösterilmektedir.
Tüp bebek (IVF – in vitro fertilizasyon) tedavisi, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere yardımcı olmak amacıyla uygulanan bir yardımcı üreme teknolojisidir. Çiftlerin doğal yollarla çocuk sahibi olmasını engelleyen birçok faktör bulanabilmektedir. Bunların arasında kadına ve erkeğe bağlı olan nedenler olabildiği gibi değerlendirmeleri normal olmakla birlikte yine de çocuk sahibi olamayan çiftler bulunabilir ki bunlar nedeni bilinmeyen infertilite olarak tanımlanmaktadır.
Tüpleri tıkalı ya da alınmış olan kadınlar, yumurta sayısı ve kalitesi düşmüş olan ileri yaştaki kadınlar, endometriozis, ya da polikistik over gibi sorunları olanlar, genetik bir hastalık varlığında tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir. Yine erkeğe bağlı olan kısırlık nedenlerine bağlı olarak ya da açıklanamayan infertilite (kısırlık) durumunda da tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir.
Natürel IVF, doğal IVF olarak da adlandırılan bu yöntemin konvansiyonel tüp bebekten farkı, yumurta gelişimini tetiklemek için ilaç kullanılmamasıdır.
Normalde kadınların her adet döngüsünde bir adet yumurta gelişmektedir. Tüp bebek yapılacak hastalarda birden fazla yumurta gelişimi sağlanması amacıyla 8-12 gün boyunca ilaç verilmektedir. Doğal tüp bebek yönteminde ise ilaç verilmez, hastanın doğal adet döngüsü takip edilir. Bu yöntem ile bir adet yumurta gelişir, ancak gelişen yumurta vücut tarafından seçilmiş ve geliştirilmiş olduğu için kaliteli olma ihtimali daha yüksektir. Yumurta toplama işlemi kısa sürer ve hastanın tercihine göre anestezisiz yapılabilir. İşlemin geriye kalanı konvansiyonel tüp bebek ile aynıdır, toplanan yumurta laboratuvar ortamında sperm ile döllenir ve embriyo gelişimi tamamlandığında rahim içerisine transfer edilir. Ancak tek yumurta toplandığı için geleneksel tüp bebek yöntemine göre gebelik şansının daha düşük olduğu bilinmelidir.
Doğal IVF’in tercih edilebileceği bazı durumlar vardır. Bunlardan birisi, daha önce ilaçlı tüp bebek denenmesine rağmen çok az sayıda yumurta elde edilmiş veya hiç yumurta elde edilememiş hastalardır. Bu hastalarda doğal yumurta gelişimi yakalandığı zaman onun gelişimi ultrason ile takip edilir ve yeterli büyüklüğe ulaştığında toplanır. Bunun dışında ilaç ve hormon kullanmak istemeyen hastalar tarafından da tercih edilmektedir. Doğal üremeye en yakın tüp bebek yöntemi olan bu yaklaşım merkezimizde başarıyla uygulanmaktadır.
Tüp bebek (IVF – in vitro fertilizasyon) tedavisi, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere yardımcı olmak amacıyla uygulanan bir yardımcı üreme teknolojisidir. Çiftlerin doğal yollarla çocuk sahibi olmasını engelleyen birçok faktör bulanabilmektedir. Bunların arasında kadına ve erkeğe bağlı olan nedenler olabildiği gibi değerlendirmeleri normal olmakla birlikte yine de çocuk sahibi olamayan çiftler bulunabilir ki bunlar nedeni bilinmeyen infertilite olarak tanımlanmaktadır.
Tüp bebek tedavisi, doğal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftler için çeşitli nedenlere bağlı olarak uygulanabilir. Aşağıdaki durumlarda tüp bebek tedavisi önerilmektedir:
Tüplerin Tıkalı veya Alınmış Olması: Fallop tüplerinin cerrahi olarak alınmış ya da tıkalı olması durumunda, sperm ve yumurtanın doğal yolla birleşmesi mümkün olmadığından tüp bebek en etkili yöntemdir.
İleri Yaş ve Azalmış Yumurta Rezervi: Kadın yaşı arttıkça yumurta rezervi ve kalitesi azalır. Özellikle 35 yaş ve üzeri kadınlarda, gebelik şansını artırmak amacıyla tüp bebek tedavisine başvurulabilir.
Erkeğe Bağlı Kısırlık Faktörleri: Sperm sayısı, hareketliliği ya da şekil bozuklukları (morfoloji) gibi durumlarda; hatta menide hiç sperm bulunmaması (azoospermi) durumunda, mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemiyle tüp bebek uygulanabilir.
Açıklanamayan İnfertilite: Tüm tetkiklerin normal olduğu ancak bir yıl boyunca düzenli, korunmasız ilişkiye rağmen gebelik elde edilemeyen çiftlerde “açıklanamayan infertilite” tanısı konur. Bu durumda da tüp bebek tedavisi başarılı sonuçlar verebilir.
Endometriozis: Rahim dışında endometrial doku bulunmasıyla karakterize olan bu hastalık, tüplerin fonksiyonunu bozarak gebeliği engelleyebilir. Endometriozisli kadınların yaklaşık %30’unda infertilite geliştiği bilinmektedir.
Yumurtlama Bozuklukları: Polikistik Over Sendromu (PCOS) gibi durumlar yumurtlamayı engelleyerek gebeliği zorlaştırabilir. Bu tür bozukluklarda yumurtlamanın düzenlenmesiyle birlikte tüp bebek tedavisi önerilebilir.
Genetik Hastalık Taşıyıcılığı: Anne veya baba adayında kalıtsal bir hastalık riski varsa, embriyolara Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) uygulanarak sağlıklı embriyolar seçilebilir.
Kanser Tedavisi Öncesi Fertilite Koruma: Kanser tedavisi (kemoterapi/radyoterapi) öncesinde yumurta veya embriyo dondurma işlemi yapılabilir. Sağlık durumu düzeldikten sonra tüp bebek yöntemiyle gebelik elde edilebilir.
Tüp bebek tedavisi kişiye özel bir yaklaşımla planlanmalı, altta yatan nedenler doğru şekilde analiz edilmelidir.
Tüp bebek (IVF) tedavisi genellikle aşağıdaki durumlarda tercih edilir:
Tüpleri tıkalı veya alınmış olan kadınlar; Fallop tüpleri ya da yumurta kanalı, tıkanıklık veya tüplerin cerrahi olarak alınmış olması durumunda, döllenmenin gerçekleşmesi mümkün olmadığından tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir.
İleri yaşta olan kadınlar; Kadının yaşı ilerledikçe yumurta rezervi ve kalitesi azalır. Özellikle 35 yaş üzerindeki kadınlarda gebelik şansı azaldığı için uygulanacak tüp bebek tedavisi ise gebelik elde edebilmek adına başarı şansı artırabilmektedir.
Erkeğe bağlı kısırlık faktörü; Çocuk sahibi olunamadığı durumlarda kadından kaynaklanan nedenler kadar erkeğe bağlı kısırlık nedenleri de kadın faktörü kadar önemlidir.Erkeklerde sperm sayısı, hareketliliği veya morfolojisi düşükse; hatta menide hiç sperm bulunamayan (azoospermi) durumlarında mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemiyle tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir.
Açıklanamayan infertilite (kısırlık): Açıklanamayan infertilite (kısırlık) olarak tanımlanan durum; bir yıl düzenli korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerde yapılan tüm değerlendirmeler sonrasında altta yatan bir sorun, anormallik testpit edilmemesi olarak tanımlanmaktadır. Sebebi bilinmeyen infertilite yaşayan çiftlerde de tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir.
Endometriozis: Kadınlar arasında çok sık rastlanan bir sorun olan endometriozis, her 10 kadından birinin hayatını etkilemektedir. Rahim dışında endometrial dokuların yer almasıyla oluşan bu hastalık, tüplerin işlevini bozabilir ve doğal yollarla gebeliği zorlaştırabilmektedir. Endometriozis hastalarında yüzde 30 oranında kısırlık görüldüğü bilinmektedir.
Yumurtlama bozuklukları: Kadınların gebe kalabilmeleri için yumurtlamanın gerçekleşmesi gerekmektedir. Polikistik over sendromu (PCOS) gibi durumlar yumurtlamayı engellediğinde, inletilite yaşanabilmektedir. Bu nedenle PKOS, kadınlarda infertilitenin yani kısırlığın en sık görülen nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Bunun gibi kadında yumurtlama bozukluğu durumlarında da tüp bebek tedavisi yapılabilmektedir.
Genetik hastalık varlığı: Çiftlerden birinde kalıtsal bir hastalık taşıyıcılığı olması durumunda, preimplantasyon genetik tanı (PGT) ile sağlıklı embriyolar seçilerek tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir.
Kanser tedavisi öncesi: Kanseri tedavi etmek amacıyla uygulanacak kemoterapi veya radyoterapi öncesinde yumurta veya embriyo dondurulabilmektedir. Bu sayede kadın sağlığına kavuştuktan sonra tüp bebek yöntemiyle gebelik sağlanabilmektedir.
Tüp bebek tedavisi, çeşitli aşamalardan oluşan planlı bir süreçtir ve her aşama uzman bir ekip tarafından titizlikle takip edilir. Süreç genellikle aşağıdaki adımları içerir.
Çiftin detaylı tıbbi öyküsü alınır ve hem kadına hem de erkeğe yönelik bazı testler istenir. Ultrasonografi, hormon düzeyleri, sperm analizi ve gerekli durumlarda histeroskopi gibi yöntemlerle değerlendirme yapılır.
Kadının yumurtalıklarının birden fazla yumurta üretmesi için hormon içerikli ilaçlar verilir. Bu aşama genellikle 8-14 gün sürer ve düzenli ultrason kontrolleri ile yumurta gelişimi izlenir.
Yumurta hücreleri, vajinal ultrason eşliğinde yapılan hafif anestezili bir işlemle toplanır. Aynı gün erkeğin sperm örneği alınarak laboratuvarda hazırlanır.
Yumurta ve sperm laboratuvar ortamında bir araya getirilir. Gerekli durumlarda mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemi kullanılır. Döllenmiş yumurtalar embriyo haline gelir ve 3 ila 5 gün arasında laboratuvarda izlenir.
Gelişim süreci izlenen en kaliteli embriyolardan biri (veya gerektiğinde daha fazlası), ince bir kateter yardımıyla rahim içine transfer edilir. İşlem ağrısızdır ve genellikle anestezi gerektirmez.
Embriyo transferinden yaklaşık 10-12 gün sonra kanda beta-hCG testi yapılarak gebelik oluşup oluşmadığı kontrol edilir.
Tedavi süreci, çiftin sağlık durumu ve klinik protokollere göre bireyselleştirilir.
Tüp bebek tedavisinde başarı, birçok farklı faktöre bağlıdır. Bu faktörlerin bazıları çiftin biyolojik özellikleriyle ilgiliyken, bazıları da tedavi sürecinde uygulanan yöntem ve merkezin deneyimiyle ilgilidir.
Kadının Yaşı:Başarıyı etkileyen en önemli faktörlerin başında kadın yaşı gelir. 35 yaş altındaki kadınlarda başarı oranı daha yüksekken, yaş ilerledikçe yumurta kalitesi ve embriyo tutunma şansı azalır.
Yumurta ve Sperm Kalitesi: Yüksek kaliteli yumurtaların döllenme kapasitesi ve embriyo haline gelebilme olasılığı daha yüksektir. Aynı şekilde sperm sayısı, hareketliliği ve morfolojisi de tedavinin başarısında kritik rol oynar.
Rahim İçi Uygunluğu: Embriyonun rahme başarılı bir şekilde tutunabilmesi için endometriumun (rahim iç tabakasının) uygun kalınlıkta ve yapıda olması gerekir.
Embriyo Kalitesi: Laboratuvarda gelişen embriyoların morfolojik ve genetik açıdan sağlıklı olması gebelik şansını artırır. Gerekli durumlarda Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) uygulaması ile embriyo kalitesi değerlendirilebilir.
Kısırlık Süresi: Ne kadar uzun süredir çocuk sahibi olunamıyorsa, başarı oranı o kadar azalabilir. Bu nedenle erken başvuru önemlidir.
Merkezin Deneyimi ve Altyapısı: Uygulanan tekniklerin başarısı, merkezin laboratuvar olanakları, teknolojik altyapısı ve uzman kadrosuyla doğrudan ilişkilidir. Deneyimli embriyologlar ve doktorlar, embriyo seçimi ve transferi gibi kritik aşamalarda başarıyı artırabilir.
Kilo ve Genel Sağlık Durumu: Hem kadın hem de erkeğin vücut kitle indeksinin (VKİ) ideal aralıkta olması ve kronik hastalıkların kontrol altında tutulması başarı şansını artırabilir.
Tüm bu faktörler göz önünde bulundurularak kişiye özel bir planlama yapılması, tedavi sürecinin başarıyla sonuçlanması açısından büyük önem taşır.
Tüp bebek (IVF) tedavisi, doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanan en etkili yardımcı üreme tekniklerinden biridir. Bunun yanında gelişen teknolojiler sayesinde elde edilen başarı oranı da her geçen gün artmaktadır. Kısırlık sorunuyla karşılaşan çiftler için umut verici bir yöntem olsa da bazı riskler ve yan etkiler barındırabilmektedir. Her çiftte ortaya çıkmasa da tedavi sürecine başlamadan önce risklerin bilinmesi son derece önemlidir.
Tüp bebek tedavisinde birden fazla embriyo transferi yapılması durumunda ikiz veya üçüz gebelikler meydana gelebilmektedir. Bu durum farklı sorunlara de neden olabilmektedir. Bu nedenle, günümüzde tek embriyo transferi (SET) daha yaygın ve güvenli bir yaklaşım olarak tercih edilmektedir.
Tüp bebekte kullanılan hormon ilaçları, bazı kadınlarda yumurtalıkların aşırı uyarılması sonucu Yumurtalık Hiperstimülasyon Sendromu (OHSS) olarak tabloyla karşılaşılabilmektedir.
Tüp bebek yöntemiyle oluşan gebeliklerde düşük riski, doğal gebelikle benzer oranlarda seyretmektedir. Ancak özellikle 35 yaş üstü kadınlarda bu riske dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bazı hastalarda embriyo transferi sonrası enfeksiyon gelişebilir. Bu risk oldukça düşüktür ve uygun antibiyotik tedavisiyle kontrol altına alınabilir.
Tüm bu olası risklerin uzman hekim kontrolünde sürdürülen tedaviyle en aza indirilmesi mümkün olabilmektedir. Bu nedenle tüp bebek tedavisine başlamadan önce çiftlerin detaylı şekilde bilgilendirilmesi ve kişiye özel bir tedavi planlanarak uygulanması son derece önem taşımaktadır.
Tüp bebek merkezinin, Sağlık Bakanlığı tarafından tüp bebek uygulamalarının yapılabilirliğinin uygunluğuna dair ruhsatı olması gerekmektedir. Bu merkezde çalışan doktorların da, yine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş olan “eğitim vermesi uygun” merkezlerdeki eğitimi başarı ile tamamlayarak tüp bebek tedavileri yapmaya hak kazanmış olması önemlidir. Laboratuvarda çalışan embriyologların da deneyimli olması başarıyı artıran unsurlardandır.
Tüp bebek merkezlerinin resmi internet sitelerinde çalışan doktorların ve embriyologların listesi, uygulanan tedavinin yöntemleri, merkeze ait kalite belgeleri, ruhsatlar ve sertifikalar yer almaktadır. Merkez ön araştırması yaparken bu noktalara dikkat etmek gerekmektedir.
Tüp bebek tedavisinin aşamalarını değerlendirebilen, gerekli olduğunda ileri tetkik, araştırma ve operasyonları da kendi bünyesinde yapabilecek bir merkezin seçimi tedavi sırasında hasta-doktor arasındaki bağı güçlendireceği ve hastanın doktorlarına erişimini kolaylaştıracağın da unutulmamalıdır.
Başarısız tüp bebek denemeleri hastalar için hem duygusal hem ekonomik açıdan yıpratıcı olabilmektedir. Merkezimize başvuran hastaların önemli bir kısmını oluşturan, önceden başarısız denemeleri olan hastaların deneyimleri bu sonucu göstermektedir. Bu nedenle belli bir sayıda başarısız denemesi olan hastalarda tekrar tekrar tüp bebek denemesi yapmak yerine altta yatabilecek nedenleri araştırmak hedefe yönelik bir tedavi olanağı sağlamaktadır. Sağlıklı bir gebeliğin oluşumu ve devamı embriyo ve endometrium (rahim iç duvarı) arasındaki iletişime bağlıdır. Amaç da bu ilişkinin sağlıklı bir şekilde sağlanması olmalıdır.
Tekrarlayan başarısızlığına neden olabilecek sorunları şöyle sıralamak mümkün:
Rahime bağlı faktörler (anatomik bozukluk, yapışıklık, polip, miyom vb.)
Endometrium fonksiyon bozukluğu
Trombofili (pıhtılaşma sorunu)
İmmünolojik faktörler (bağışıklık sistemi)
Genetik faktörler
Rahim içinde embriyo gelişiminin durması
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tüp Bebek Merkezi’nde tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan hastalara özelikle yukarıda sayılan sebepler başta olmak üzere detaylı inceleme yapılmaktadır. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına neden olabilecek her bir sorunda farklı tedavi yöntemlerinden hasta için uygun olan, “kişiye özel tedavi yaklaşımı” ile uygulanmaktadır.
Bazı hastalarda infertiliteye neden olabilecek hiçbir sorun tespit edilememekte, iyi ve kaliteli embriyo transferine rağmen gebelik elde edilemeyebilmektedir. Bu grup hastalarda rahim içi PRP enjeksiyonu, büyüme faktörü (G-CSF) uygulaması gibi yeni tedavi modalitelerinin endometrium fonksiyonu ve gebelik oranlarını arttırdığını gösteren çalışmalar yayınlanmaktadır. Merkezimizde bu yeni tedavi yaklaşımları da uygun hastalarda kullanılmakta ve özellikle bazı hasta gruplarında olumlu sonuçlar vermektedir.
Kısırlık tedavisinde her bir başarısız deneme, başarılı bir tüp bebek tedavisine ulaşmak için önemli ipuçları içermektedir. Bu sebeple merkezimize başvuran her hastanın tüp bebek geçmişi detaylı bir şekilde incelenmektedir. Komplike vakalar haftada bir düzenlenen tüp bebek konseyine çıkarılarak güncel bilimsel veriler ışığında tartışılmakta ve her hastaya özel bir tedavi planı çizilmektedir.
Tüp bebek tedavisinde temel yaklaşım çiftlerin altta yatan nedenlerinin ortaya konması ve buna uygun doğru tedavi yaklaşımının uygulanmasıdır. Örneğin metabolik nedenlere bağlı olarak gebe kalamayan çiftlerde kadının yaşı ve yumurta rezervi uygunsa öncelikle metabolik sorunlar tedavi edildikten sonra tüp bebek tedavisine geçilmektedir. Dolayısıyla tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşabilmek için her zaman “çiftlere özel yaklaşım” gerektiren bir tedavi planlaması gerekmektedir. Tedavide kullanılan yöntemler, uygulanan testler gibi birçok faktör tedavinin toplam ücretini etkilemektedir.
Tüp bebek merkezimizde, hastalarına yine hastanemiz bünyesinde uygulanacak tahlil, tetkik ve operasyonlarda özel olanaklar sunulmaktadır. Merkezimizle iletişime geçerek konuyla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), belirli şartları sağlayan çiftlere tüp bebek tedavisi için en fazla 3 denemeye kadar maddi destek sunmaktadır. Bu destekten yararlanabilmek için çiftlerin aşağıdaki koşulları taşıması gerekir:
• Çiftin resmi olarak evli olması
• Kadının 23 yaşını doldurmuş ve 40 yaşından gün almamış olması
• Eşlerden en az birinin 5 yıldır sigortalı olması ve en az 900 prim günü bulunması
• Mevcut evliliklerinden ortak canlı çocuk sahibi olmamaları
• Gebeliğe engel ciddi bir hastalıklarının bulunmaması
• Tedavinin SGK ile anlaşmalı bir merkezde yapılacak olması
SGK desteği için, üniversite ya da eğitim araştırma hastanelerinden alınmış, “tüp bebek tedavisi gereklidir” ibaresi bulunan sağlık kurulu (heyet) raporu zorunludur.
Raporun geçerliliği:
Her deneme için yeni rapor gerekir.
Heyet raporu için çiftte aşağıdaki durumlardan en az biri bulunmalıdır:
SGK, uygun şartlar sağlandığında 3 tüp bebek denemesine kadar destek verir.
Katılım payı oranları:
Heyet raporu sonrası, tüp bebek tedavisi için gerekli ilaçlar eczanelerden katılım payı ile temin edilebilir. Modern tedavilerde bu destek çoğu zaman yeterlidir.
Not: SGK mevzuatı zamanla değişebilir. En güncel bilgi için uzmanlarımızdan destek alabilir, gerekli yönlendirmeleri kliniğimizden temin edebilirsiniz.
Oosit (yumurta) toplama işlemleri kliniğimizde ve pek çok merkezde genel olarak anestezinin bir çeşidi olan sedasyon ile yapılmaktadır. Sedasyon, sizin yapılan işlem esnasında ağrı hissetmemenizi ve işlemi hatırlamamanızı sağlamaktadır. İşlem esnasında ve sonrasında verilecek ağrı kesicilerle, hissedeceğiniz ağrının en fazla şiddetli bir adet sancısı kadar olması beklenmektedir. Taburculuk sonrasında da ağrı kesiciler reçete edilerek ağrı kontrolü sağlanmış olacaktır.
İlk muayeneden sonra herhangi bir ek tedaviye ihtiyaç duyulmadı ise görülecek ilk adette yumurtaları geliştirmek için tedaviye başlanabilir. Adetin 2. ya da 3. günlerinde yumurtalıkların durumu tespit edilip hastaya özel tedavi protokolü seçimi ve ilaç dozunun ayarlayabilmesi amacı ile tercihen transvajinal ultrason yapılır. Sonrasında ise aralıklı olarak ultrason ve kanda yapılan hormon tahlilleri ile oosit gelişimi değerlendirilir. İstenilen yumurta gelişimi hastadan hastaya değişmekle, ortalama 8 ila 12 gün gibi bir zaman aralığından bahsedilebilir. Sonrasında çatlatma iğnesi verilip 34-36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır. Aynı gün yumurta ve sperm laboratuvar ortamında ICSI işlemi ile birleştirilerek embriyo elde edilir. Embriyo transferi ise; transfer başarısını kötü olarak etkileyecek (polip, miyom, OHSS ihtimali vs.) herhangi bir durum yoksa yumurta toplamı işleminden 2-6 gün sonra yapılabilmektedir.
Gebeliğin oluşup oluşmadığını anlamanın ilk ve tek kesin yolu kan tahlili ile β-HCG hormonunda yükselme izlenmesidir. Bunun dışında görülebilen semptomlar arasında kasıklarda adet ağrısına benzeyen rahatsızlık hissi ya da hafif ağrı, göğüslerde hassasiyet, hafif lekelenme tarzı kanama, bulantı sayılabilir.
Günümüzde tekrarlayan düşüklerin yüzde 40’ının nedeni belirlenebilmektedir. Annenin rahminde gelişebilen polip, miyom ya da doğuştan olan perde, geçirilmiş operasyon ya da enfeksiyonlara bağlı yapışıklık / sineşilere bağlı tekrarlayan düşükler görülmekle, annenin tiroid fonksiyon bozukluğu, pıhtılaşma ile ilgili bozukluklar, kontrolsüz diyabet gibi ek hastalıklar da tekrarlayan düşüklere neden olabilmektedir. Yapısal bozukluklar olarak tanımlanan polip, miyom, rahim perdesi (uterin septum), yapışıklık / sineşilerde operasyon ile tedavi yapılmaktadır. Annenin dahili sorunları (tiroid fonksiyon bozukluğu, kontrolsüz diyabet) ise yumurtlama tedavisi öncesi ilk danışmada randevusunda belirlenerek konsültan doktorlar tarafından düzenlenir. Pıhtılaşma ile ilgili öyküsü ve sorunları olan hasta grubunda ise yine ilk randevu esnasında tahliller istenir ve değerlendirilerek gerekli görülürse ek ilaç tedavisi başlanır. Ayrıca yüzde 10-15 kadarı embriyonun genetik sorunları olduğu yapılan çalışmalarla da gösterilmiştir. Anne ve babanın kromozomlarında sorun olmasa da embriyolarda anormallikler izlenebilmektedir. Günümüzde embriyolara zarar vermeden yapılan biyopsiler ile normal genetikte bir embriyo bulma şansımız mevcuttur. Hastanemizin genetik laboratuvarı tarafından uygulanan preimplantsyon genetik test-PGT ile embriyoların 24 kromozomu araştırılarak normal genetikte embriyolar bulunabilmekte. Böylelikle sağlıklı olanlar rahim içine yerleştirilerek normal bir gebelik elde şansı artırılmaktadır.
Tüp bebek merkezimizde SGK geçerli olmamakla birlikte, merkezimizin hastalarına yine hastanemiz bünyesinde uygulanacak tahlil, tetkik ve operasyonlarda özel olanaklar sunulmaktadır. Merkezimizle iletişime geçerek konuyla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Uzun süre çocuk sahibi olmak isteyip bunu gerçekleştiremeyen çiftler için tüp bebek tedavisi elbette umut veren bir tedavi yöntemidir. Ancak başarılı sonuçlara ulaşabilmek için tedavinin uygun zamanda başlaması da önemlidir. Tüp bebek tedavisine başlanması için öncelikle bazı tıbbi kriterlerin değerlendirilmesi gerekir. Tedaviye ne zaman başlanacağı, çiftin sağlık durumu, yaş, kısırlık süresi ve altta yatan nedenlere göre tedavi zamanlaması belirlenir. Bu konuda yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak hekiminiz sizleri yönlendirecektir.
Tüp bebek tedavisi, güncel tedavilerin yakından takip edildiği ve genellikle hastanede yatış gerektiren bir tedavi yöntemi değildir. Tüp bebek süreci ile ilgili işlemler genellikle ayaktan takiple gerçekleştirilir ve çiftlerin günlük yaşamlarında da büyük bir aksama yaşatmaz. Sadece özel durumlarda, nadiren hastanede birkaç gün kalmak gerekebilir. Tüp bebek süreci, hastaların günlük yaşamlarına en az müdahale edecek şekilde planlanır.
Çocuk sahibi olamayan birçok çift için tüp bebek tedavisi umut verici bir yöntem olmakla birlikte tedavinin başarısını etkileyen faktörlerin başında kadın yaşı gelmektedir. Bu nedenle birçok kişi tarafından “Tüp bebek tedavisi için yaş sınırı var mı?” sorusu en çok merak edilen konuların başında gelmektedir. Sonuç olarak tüp bebek tedavisinde hem yasal olarak belirlenen hem de biyolojik nedenlerden dolayı zorunlu olarak bir yaş sınırı bulunmaktadır.
Dolayısıyla, tüp bebek tedavisinde yaş sınırı, kadının yumurtalık rezervi, genel sağlık durumu ve yasal düzenlemelere göre belirlendiğini söylemek mümkün. Bu nedenle özellikle 35 yaş sonrası tüp bebek tedavisine başvurmak isteyen kadınların, zaman kaybetmeden bir uzmana başvurması sonuçlar açısından önem taşır. Zira, erken yaşta değerlendirme ve kişiye özel uygun bir tedavi planlamasıyla başarı şansını artırmaktadır.
Tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin en çok merak ettiği konulardan biri “tüp bebek tedavisinin ne kadar sürdüğü” konusudur. Uzun süren bekleyişin ardından çiftlerin heyecanıyla sabırsızlığı anlayışla karşılanabilse de tedavinin başarısında stresten uzak durmak ve sabırlı olabilmek de çok önem taşır.
Bununla birlikte tüp bebek tedavi süresi kişiden kişiye değişse de, genel hatlarıyla belirli bir zaman çizelgesi içinde ilerler.
İlaç uygulamaları, yumurta toplama ve embriyo transferi aşamalarını içeren tüp bebek tedavi süreci ortalama 15-20 günlük bir dönemi kapsamaktadır. Ancak Yumurtalıkların yeterince uyarılamaması, transferin dondurulmuş embriyoya ertelenmesi ya da hormon düzeylerinde dengesizlik olması gibi nedenlere bağlı olarak bu süreç uzayabilmektedir.
Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT), tüp bebek tedavisi sırasında oluşturulan embriyoların rahme transfer edilmeden önce genetik açıdan incelenmesini sağlayan ileri düzey bir tanı yöntemidir. Embriyoların genetik sağlığını kontrol ederek gebelik başarısını artıran ve sağlıklı bebek doğumuna katkı sağlayan bu güvenilir yöntemde amaç, sağlıklı, genetik açıdan normal embriyoların seçilerek gebelik şansını artırmak ve genetik hastalık taşıma riskini azaltmaktır.
Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgiye sayfalarımızdan ulaşabilirsiniz.
Yeditepe Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi olarak, çocuk sahibi olmakta zorlanan çiftlere en kaliteli ve güvenilir tedavi hizmetini sunmak için yanınızdayız. Uzman ekibimiz, size özel bir tedavi planı hazırlayarak, sağlıklı bir gebelik süreci için yanınızda olacaktır.
Telefonla Randevu Alma
Merkezimize başvuru yapmak için 444 700 numaralı çağrı merkezimizden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Klinik danışmanlarımız, tüp bebek tedavisi süreci hakkında sizi bilgilendirir ve ilk görüşme randevunuzu oluşturur. Randevunuz sırasında doktorlarımız size tedavi süreci hakkında tüm detayları açıklayacak ve ilk testler için gerekli yönlendirmeleri yapacaktır.
Online Randevu Sistemi
Web sitemiz üzerinden online randevualabilirsiniz. İhtiyacınız olan tarihi ve saati seçerek kolayca randevunuzu oluşturabilirsiniz. Sistemde gerekli bilgilerinizi doldurduktan sonra, başvurunuz hemen işlemeye alınacak ve onaylanacaktır.
E-posta İle Başvuru
Tüp bebek tedavisi için merak ettiğiniz tüm soruları bize iletebilirsiniz. Tüp bebek merkezi yöneticilerimiz, başvurunuzu değerlendirerek size tedavi süreci hakkında bilgi vermek üzere size ulaşacaktır.
Danışmanlık Hizmeti
İlk randevudan önce, tüp bebek tedavisi hakkında daha fazla bilgi almak isteyen çiftlerimize danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Bu danışmanlık hizmeti, tedavi süreci, gerekli testler ve tedavi planınız hakkında detaylı bilgi verir. İlk randevudan önce bizimle iletişime geçerek danışmanlık alabilirsiniz.
SGK ile Tüp Bebek Tedavisi
Merkezimizde SGK kapsamında tüp bebek tedavisi de uygulanmaktadır. SGK şartlarına uygun çiftler için tüp bebek tedavisi hizmeti sunuyoruz. SGK destekli tedavi hakkında detaylı bilgi almak için danışmanlarımızla görüşebilirsiniz.
Tüp bebek tedavisinin kaç kez denenebileceği, çiftin yaşı, sağlık durumu ve önceki denemelere verdiği yanıta göre değişir. Tıbben belirlenmiş kesin bir sınır yoktur. Bazı çiftler ilk denemede başarılı olurken, bazıları birkaç denemeden sonra gebelik elde edebilir.
Her denemeden sonra süreç gözden geçirilir, gerekirse tedavi planı yeniden düzenlenir. Tedaviye devam kararı, hekimin önerisi ve çiftin isteği doğrultusunda bireysel olarak değerlendirilir.
”
Alo Yeditepe