Prostat ameliyatı (prostatektomi), prostat bezinin tamamının ya da hastalıklı kısmının cerrahi yöntemlerle çıkarılması işlemidir. Bu ameliyat, genellikle prostat kanseri veya iyi huylu prostat büyümesi (BPH) gibi durumlarda uygulanır. Amaç; idrar yapma güçlüğü, ağrı veya tıkanıklık gibi semptomları ortadan kaldırmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Günümüzde açık, kapalı (laparoskopik) ve robotik cerrahi yöntemler kullanılmakta olup, hangi tekniğin uygulanacağı hastanın genel durumu ve hastalığın evresine göre üroloji uzmanı tarafından belirlenir.
Prostat ameliyatı, genellikle ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı veya tedaviye rağmen şikâyetlerin devam ettiği durumlarda uygulanan bir cerrahi yöntemdir. Bu ameliyatın temel amacı, prostat bezinin idrar akışını engelleyen kısmını veya tamamını çıkararak idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma, ağrı ya da idrar retansiyonu gibi sorunları ortadan kaldırmaktır.
İyi huylu prostat büyümesi (BPH) olan hastalarda öncelikle medikal tedaviye başvurulur. Ancak ilaç tedavisine yanıt alınamayan, yan etkiler nedeniyle ilaç kullanamayan ya da idrar kesesinde taş oluşumu, tekrarlayan enfeksiyon veya idrarda kanama gibi komplikasyonlar gelişen hastalarda cerrahi tedavi gündeme gelir.
Prostatın kısmen ya da tamamen çıkarılması, ameliyatın temel mantığını oluşturur. Günümüzde bu işlem açık, kapalı (endoskopik) veya lazer destekli cerrahi yöntemlerle yapılabilir. Deneyimli bir üroloji cerrahı tarafından gerçekleştirildiğinde, prostat ameliyatı yüksek başarı oranları ve konforlu bir iyileşme süreci sağlar.
Kapalı prostat ameliyatı, tıbbi adıyla endoskopik prostat cerrahisi, prostat bezinin büyümesi nedeniyle ortaya çıkan idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma veya idrar tutamama gibi şikâyetlerin tedavisinde uygulanan modern ve güvenilir bir yöntemdir. Bu ameliyat, genellikle iyi huylu prostat büyümesi (BPH) hastalarında, ilaç tedavisinin yeterli sonuç vermediği durumlarda tercih edilir.
Kapalı prostat ameliyatında, karın bölgesinde kesi yapılmadan idrar yolundan girilerek büyüyen prostat dokusu özel cerrahi cihazlarla çıkarılır veya lazer yöntemiyle buharlaştırılır. Bu sayede kanama riski azalır, işlem sonrası ağrı minimum düzeydedir ve hastalar daha kısa sürede günlük yaşamlarına dönebilir.
Ameliyat genel veya spinal anestezi altında gerçekleştirilir ve süresi genellikle 1 ila 2 saat arasında değişir. Kapalı prostat ameliyatının en önemli avantajları arasında; kesi ve dikiş olmaması, daha az kan kaybı, daha kısa hastanede kalış süresi ve hızlı iyileşme yer alır.
Deneyimli bir üroloji uzmanı tarafından yapıldığında, kapalı prostat ameliyatı hem güvenli hem de uzun vadede etkili sonuçlar sunar. Ancak her hasta için uygun olup olmadığının belirlenmesi, detaylı bir muayene ve değerlendirme süreci gerektirir.
Açık prostat ameliyatı, prostat bezinin tamamının ya da bir kısmının karın alt bölgesinden yapılan kesi ile çıkarıldığı cerrahi bir tedavi yöntemidir. Bu ameliyat, genellikle prostat bezi büyük olan (80 ml üzeri) hastalarda, kapalı yöntemlerin yetersiz kaldığı veya prostat kanseri vakalarında tercih edilir.
Prostat bezi, erkek üreme sisteminin önemli bir parçasıdır ve yaş ilerledikçe doğal olarak büyüme eğilimi gösterir. Bu büyüme bazı durumlarda idrar kanalını daraltarak idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma veya idrar akışında azalma gibi şikâyetlere yol açabilir. Eğer bu durum ilaç tedavisiyle kontrol altına alınamıyor ya da kanser şüphesi bulunuyorsa, cerrahi müdahale gerekebilir.
Açık prostat ameliyatı sırasında cerrah, karın alt bölgesinde yaklaşık 8–10 cm uzunluğunda bir kesi yapar ve büyüyen veya tümörlü prostat dokusunu çıkarır. İşlem genellikle genel anestezi altında yapılır ve süresi 2 ila 3 saat arasında değişir. Ameliyat sonrası hastalar genellikle 3–7 gün arasında hastanede gözlem altında tutulur.
Bu yöntemin en önemli avantajı, prostatın tamamının ve çevre dokuların net bir şekilde görülebilmesi ve gerekirse lenf nodlarının da çıkarılabilmesidir. Ancak açık cerrahinin kanama, enfeksiyon veya idrar kaçırma gibi bazı riskleri olabilir. Deneyimli bir üroloji cerrahı tarafından yapıldığında bu riskler minimuma indirilebilir.
Açık prostat ameliyatı sonrası iyileşme süreci kapalı yöntemlere göre biraz daha uzun olsa da, özellikle ileri düzey prostat büyümesi veya prostat kanseri vakalarında kalıcı ve etkili bir tedavi seçeneği sunar.
Prostat ameliyatı, genel olarak üç ana yöntemle uygulanır: açık cerrahi, kapalı (endoskopik veya lazer destekli) cerrahi ve robotik cerrahi. Hangi yöntemin tercih edileceği; hastanın yaşı, prostatın büyüklüğü, genel sağlık durumu ve tanının iyi huylu (BPH) ya da kötü huylu (prostat kanseri) olmasına göre belirlenir.
İyi huylu prostat büyümesi (BPH) vakalarında genellikle kapalı prostat ameliyatı tercih edilir. Bu yöntemde idrar yolundan girilerek büyüyen prostat dokusu çıkarılır veya lazer enerjisiyle buharlaştırılır. HoLEP (Holmium Lazer Prostatektomi) ve ThuLEP (Thulium Lazer Prostatektomi) gibi lazer destekli yöntemler, kesiye gerek olmadan uygulanır; daha az kanama, daha hızlı iyileşme ve kısa hastanede kalış süresi sunar.
Açık prostat ameliyatı, genellikle prostat hacmi 80 ml’nin üzerinde olan veya kapalı yöntemle çıkarılamayacak kadar büyük dokulara sahip hastalarda tercih edilir. Karın alt bölgesinden yapılan kesiyle prostat bezinin tamamı çıkarılır.
Robotik cerrahi (robot yardımlı prostatektomi) ise özellikle prostat kanseri tedavisinde en gelişmiş cerrahi yöntemlerden biridir. Bu yöntemde cerrah, Da Vinci robotik sistem gibi ileri teknolojili cihazlarla ameliyatı üç boyutlu görüntüleme altında gerçekleştirir. Robotik kollar, dokulara yüksek hassasiyetle erişim sağlar; böylece sinir ve damar yapıları korunur, cinsel fonksiyonlar ve idrar kontrolü daha iyi korunabilir.
Ameliyat öncesinde hastalığın evresini belirlemek için PSA testi, MR görüntüleme, ultrason ve biyopsi yapılır. Cerrahi planlama bu sonuçlara göre şekillendirilir. Her yöntemde amaç; hastalığın ilerlemesini durdurmak, idrar fonksiyonlarını iyileştirmek ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır.
Normal koşullarda prostat bezi yaklaşık 4 cm çapında ve 25–30 gram ağırlığındadır. Ancak yaşla birlikte prostat dokusu büyüyebilir ve 60 ila 100 grama kadar ulaşabilir. Bu durum, idrar yapma güçlüğü veya idrar akışında azalma gibi şikâyetlere yol açtığında cerrahi tedavi gündeme gelir. Yaşlı hastalarda uygulanacak prostat ameliyatı yöntemi; prostatın büyüklüğü, hastanın genel sağlık durumu ve eşlik eden kalp, tansiyon ya da şeker hastalığı gibi faktörlere göre belirlenir.
Ameliyat öncesinde yaşlı hastalardan genellikle kan testleri, EKG, akciğer grafisi, PSA testi ve gerektiğinde anestezi değerlendirmesi gibi ek tetkikler istenir. Bu testler, operasyonun güvenli şekilde planlanmasını sağlar. Genellikle kapalı (lazer destekli) prostat ameliyatı yöntemleri tercih edilir; çünkü bu teknikler kanama riskini azaltır, kesi gerektirmez ve iyileşme sürecini hızlandırır. Uygun hastalarda ise robotik cerrahi seçeneği, daha hassas ve kontrollü bir cerrahi deneyim sunabilir. Deneyimli bir üroloji ekibi tarafından yapıldığında, yaşlı hastalarda da prostat ameliyatı süreci genellikle güvenli ve başarılı şekilde tamamlanır.
Prostat ameliyatı (prostatektomi), prostat bezinin tamamının veya bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Bu operasyon; prostat kanseri ya da iyi huylu prostat büyümesi (BPH) gibi durumlarda uygulanır. Ameliyat yöntemi; hastalığın türüne, evresine, prostatın büyüklüğüne, hastanın genel sağlık durumuna ve cerrahın tercihine göre belirlenir.
Bu geleneksel yöntemde, karın alt bölgesinde yaklaşık 10–13 cm’lik bir kesi yapılarak prostat bezine ulaşılır. Prostat, meni keseleri ve gerektiğinde lenf düğümleri çıkarılır. Bu yöntem genellikle ileri evre prostat kanseri vakalarında tercih edilir. Operasyon sonrası hastalar birkaç gün sondalı kalır ve iyileşme süreci diğer tekniklere göre biraz daha uzundur.
Bu yöntemde karın bölgesine birkaç küçük kesi açılır. İçeriye laparoskop (ışıklı kamera) ve ince cerrahi aletler yerleştirilir. Cerrah bu görüntüleme yardımıyla prostatı dikkatlice çıkarır. Laparoskopik yöntem, açık cerrahiye göre daha az kanama, daha az ağrı ve daha kısa iyileşme süresi avantajı sağlar.
Robotik cerrahi, laparoskopik yöntemin en gelişmiş versiyonudur. Da Vinci robotik cerrahi sistemi gibi ileri teknolojili robotlar yardımıyla, cerrah ameliyatı konsol üzerinden gerçekleştirir. Bu yöntem, yüksek hassasiyet, daha az kan kaybı, daha iyi sinir koruma ve ereksiyon fonksiyonunun daha iyi korunması avantajlarını sunar. Genellikle prostat kanseri tedavisinde tercih edilir.
Kapalı prostat ameliyatı olarak da bilinen bu yöntemde, idrar yolundan girilerek prostata ulaşılır ve büyüyen iç doku elektrik akımıyla kesilerek çıkarılır. Bu işlem genellikle iyi huylu prostat büyümesi (BPH) tedavisinde kullanılır. Dikiş gerektirmez, kanama riski düşüktür ve hasta çoğu zaman 1–2 gün içinde taburcu edilir.
HoLEP (Holmium Lazer Prostatektomi) ve ThuLEP (Thulium Lazer Prostatektomi) yöntemlerinde kesi yapılmadan, idrar yolundan girilerek prostat dokusu lazer enerjisiyle buharlaştırılır veya kapsülünden ayrılarak çıkarılır. Bu modern yöntemler, özellikle büyük prostatlarda etkili olup, kanama riskini azaltır ve hızlı iyileşme sağlar.
Prostat ameliyatı, uzun yıllardır güvenle uygulanan ve başarı oranı oldukça yüksek bir cerrahi işlemdir. Ancak her ameliyatta olduğu gibi, prostat ameliyatında da bazı riskler ve komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bu risklerin görülme sıklığı; ameliyatın türüne (açık, kapalı, lazer, robotik), hastanın genel sağlık durumuna ve cerrahın deneyimine göre değişir.
Genel Cerrahi Riskler
Prostat Ameliyatına Özgü Riskler
Bu komplikasyonların büyük çoğunluğu geçici veya tedavi edilebilir niteliktedir. Deneyimli bir üroloji cerrahı tarafından, uygun ameliyat yöntemiyle gerçekleştirilen operasyonlarda risk oranı oldukça düşüktür. Düzenli takip ve doktor önerilerine uyulması, komplikasyonların önlenmesinde önemli rol oynar.
Prostat ameliyatı sonrası dönem, iyileşmenin en kritik aşamasıdır. Bu süreçte amaç; yara iyileşmesini hızlandırmak, enfeksiyon ve kanama riskini önlemek, mesane fonksiyonlarını korumak ve hastanın günlük yaşama güvenli şekilde dönmesini sağlamaktır.
Ameliyat sonrasında birkaç gün idrar sondası takılı kalabilir. Bu süre boyunca sondanın temizliği ve torbanın boşaltımı konusunda doktorun önerilerine uyulmalıdır. Ağrı veya yanma hissi normaldir; doktorun reçete ettiği ağrı kesici ve antibiyotikler düzenli olarak kullanılmalıdır.
İlk günlerde ağır kaldırmaktan, eğilmekten ve spor aktivitelerinden kaçınılmalıdır. Ortalama 4–6 hafta boyunca ağır egzersiz, bisiklete binme veya ağırlık kaldırma önerilmez. Uzun süre oturmak yerine aralıklarla kısa yürüyüşler yapmak dolaşımı destekler ve pıhtı riskini azaltır.
Beslenme bu dönemde oldukça önemlidir. Kabızlığı önlemek için lifli gıdalar (sebze, meyve, tam tahıllar) tüketilmeli, bol su içilmelidir. Gaz yapan, baharatlı ve asitli gıdalardan uzak durulmalıdır. Alkol, kafeinli içecekler ve sigara, idrar yollarını tahriş edebileceği için kesinlikle önerilmez.
Giysilerde vücudu sıkmayan, rahat kıyafetler tercih edilmelidir. Araç kullanımı genellikle ilk hafta önerilmez. Ameliyat bölgesinde kızarıklık, şişlik veya ateş görülmesi halinde mutlaka doktora başvurulmalıdır.
İdrar kaçırma veya ereksiyon problemi yaşanabilir; bu durum genellikle geçicidir. Pelvik taban (Kegel) egzersizleri iyileşmeyi destekler. Doktor kontrollerine düzenli gidilmesi, hem iyileşme sürecinin hem de olası komplikasyonların erken tespiti açısından önemlidir.
Prostat ameliyatı sonrası iyileşme süreci, uygulanan cerrahi yönteme ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Bu dönemde amaç; yaranın iyileşmesini desteklemek, idrar kontrolünü yeniden sağlamak ve hastanın günlük yaşama güvenli şekilde dönüşünü hızlandırmaktır.
Açık prostat ameliyatı sonrasında iyileşme süreci genellikle daha uzun sürer. Ameliyat bölgesinde kesi bulunduğu için hastalar çoğunlukla 7–10 gün hastanede kalabilir ve sonda bu süre içinde çıkarılır. Kesi bölgesinin tamamen iyileşmesi için yaklaşık 4–6 hafta gerekir. Bu süre boyunca ağır kaldırmaktan, uzun süre oturmaktan ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Doktorun önerdiği yara bakımı ve ilaç tedavisi titizlikle uygulanmalıdır.
Kapalı prostat ameliyatı geçiren hastalarda ise iyileşme süreci çok daha hızlıdır. Genellikle 1–2 gün içinde taburcu olunur ve birkaç gün içinde günlük aktivitelere dönülebilir. Hastalar çoğu zaman 1 hafta içinde sondadan kurtulur ve hafif tempolu yürüyüşlere başlayabilir. Lazer destekli cerrahilerde kanama ve ağrı minimal olduğu için toparlanma süresi daha kısadır.
Her hastanın iyileşme süreci farklı olduğundan, doktorun belirlediği takip programına uyulması son derece önemlidir. Bol sıvı tüketimi, lifli gıdalarla beslenme, pelvik taban egzersizleri ve düzenli kontroller, iyileşmeyi hızlandırır ve olası komplikasyon riskini azaltır.
Prostat ameliyatı sonrası bazı yan etkiler, hastanın yaşına, uygulanan cerrahi yönteme (açık, kapalı, lazer veya robotik) ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Bu etkiler çoğunlukla geçici olup, vücudun iyileşme süreci tamamlandıkça azalır. Düzenli doktor kontrolleri ve verilen ilaçların düzenli kullanımı, bu yan etkilerin hafiflemesine yardımcı olur.
Sık Görülebilen Yan Etkiler
Bu yan etkilerin büyük bölümü 2–3 hafta içinde geriler ve hasta normal yaşamına döner. Kalıcı şikâyetlerin önlenmesi için, ameliyat sonrası dönemde doktor önerilerine titizlikle uyulması, pelvik taban egzersizlerinin yapılması ve kontrollerin aksatılmaması önemlidir.
Prostat ameliyatı sonrasında bazı belirtiler, enfeksiyon geliştiğini gösterebilir. Bu tür durumlarda erken fark etmek ve hızlıca doktora başvurmak, komplikasyonların önlenmesi açısından büyük önem taşır.
Olası Enfeksiyon Belirtileri:
Bu belirtilerden bir veya birkaçının görülmesi, enfeksiyon riskine işaret edebilir. Böyle bir durumda vakit kaybetmeden doktora başvurulmalı ve doktorun önerdiği tedaviye başlanmalıdır. Erken müdahale, enfeksiyonun yayılmasını ve iyileşme sürecinin uzamasını önler.
Prostat, yaş ilerledikçe doğal olarak büyüyen bir bezdir. Bu büyüme, idrar kanalını sıkıştırarak idrar akışını zorlaştırabilir ve mesane kaslarının fazla çalışmasına neden olabilir. Başlangıçta belirti vermeyebilir, ancak zamanla idrar yapmada güçlük, gece sık idrara çıkma ve mesanenin tam boşalmama hissi gibi şikâyetler ortaya çıkar.
Prostat büyümesi ile birlikte görülebilen belirtiler şunlardır:
Bu belirtiler, her hastada aynı şekilde görülmeyebilir. Şikâyetler fark edildiğinde erken dönemde üroloji uzmanına başvurmak, tanı ve tedavi sürecinde büyük önem taşır.
Prostat hastalıkları genel olarak üç ana grupta incelenir:
Açık prostat ameliyatı, prostat kanseri veya ileri düzey prostat büyümesi tedavisinde etkili bir yöntemdir. Ancak diğer cerrahi işlemlerde olduğu gibi bazı riskler ve komplikasyonlar içerebilir.
Olası riskler şunlardır:
Bu risklerin çoğu geçici olup, deneyimli bir üroloji cerrahı tarafından yapılan operasyon ve düzenli doktor takibiyle minimuma indirilebilir.
Olası riskler şunlardır:
Deneyimli bir üroloji uzmanı tarafından yapıldığında kapalı prostat ameliyatı risk oranı oldukça düşüktür ve hastalar genellikle kısa sürede sağlığına kavuşur.
Prostat ameliyatının süresi, seçilen cerrahi yönteme ve hastanın genel durumuna göre değişiklik gösterebilir. Ortalama olarak:
Operasyon öncesinde yapılan muayene ve görüntüleme sonuçlarına göre en uygun yöntem belirlenir. Süre, hastanın prostat büyüklüğüne ve ameliyatın teknik zorluk düzeyine göre cerrah tarafından planlanır.
En iyi prostat ameliyatı yöntemi, hastalığın türüne yani prostat kanseri mi yoksa iyi huylu prostat büyümesi (BPH) mi olduğuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişir. Her yöntemin kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır. Bu nedenle “en iyi” yöntem, prostatın büyüklüğü, hastalığın evresi ve cerrahın deneyimi dikkate alınarak üroloji uzmanı tarafından bireysel olarak belirlenir.
Prostat ameliyatı genellikle cinsel gücü olumsuz etkilemez. Prostatın küçültülmesiyle idrar yolu rahatlar ve ereksiyon fonksiyonu korunur. Doktorun önerdiği iyileşme süresi tamamlandıktan sonra hasta normal cinsel yaşamına dönebilir.
Ameliyat sonrası evde bakım, iyileşme sürecinin sorunsuz ilerlemesi için büyük önem taşır. Hastaların hem fiziksel aktivitelerine hem de beslenme düzenine dikkat etmesi gerekir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler:
Yapılması Gerekenler:
Bu önerilere uyulması, iyileşme sürecini hızlandırır ve komplikasyon riskini azaltır.
Prostat, mesanenin hemen altında yer alan ve idrar kanalını (üretra) çevreleyen bir bezdir. Ameliyat sırasında prostatın çıkarılması, idrar akışını kontrol eden kaslar ve sinirler üzerinde etkili olabilir. Bu durum, özellikle mesane ve üretra çevresindeki sinirlerin zarar görmesi sonucu idrar kaçırma (inkontinans) sorununa yol açabilir.
HoLEP (Holmium Lazer Prostatektomi), iyi huylu prostat büyümesi (BPH) tedavisinde uygulanan, ağrısız, kesisiz ve kansız bir lazer cerrahisi yöntemidir. Bu teknikte prostatın büyüyen kısmı, holmiyum lazer enerjisiyle kapsülünden ayrılarak çıkarılır.
HoLEP yöntemi, idrar yapmada zorluk, sık idrara çıkma veya idrar akışında zayıflama gibi şikâyetleri olan ve ilaç tedavisinden yeterli fayda görmeyen hastalara uygulanır. Kesi gerektirmemesi, daha az kanama riski ve hızlı iyileşme süreci sayesinde özellikle ileri yaş erkeklerde güvenle tercih edilir.
ThuLEP (Thulium Lazer Enükleasyon Prostatı), iyi huylu prostat büyümesi (BPH) nedeniyle ortaya çıkan idrar yapma sorunlarının tedavisinde kullanılan modern ve etkili bir cerrahi yöntemdir. Bu teknikte thulium lazer enerjisi kullanılarak prostat bezindeki fazla doku hassas biçimde çıkarılır. Böylece idrar yolu açılır ve idrar akışı normale döner.
ThuLEP yöntemi, daha az kanama, kısa iyileşme süresi ve düşük ağrı seviyesi ile öne çıkar. Bu avantajları sayesinde özellikle büyük prostatı olan ve kapalı cerrahiye uygun hastalarda güvenle uygulanır.
ThuFLEP (Thulium Fiber Lazer ile Prostat Enükleasyonu), iyi huylu prostat büyümesi (BPH) tedavisinde kullanılan en yeni lazer teknolojilerinden biridir. Bu yöntemde, thulium fiber lazer kullanılarak prostat bezinin büyüyen ve “adenom” adı verilen kısmı hassas bir şekilde çıkarılır.
ThuFLEP, kanama riskinin düşük, iyileşme sürecinin kısa ve cerrahi hassasiyetin yüksek olduğu bir yöntemdir. Özellikle büyük prostatı olan ve klasik yöntemlere uygun olmayan hastalarda etkili ve güvenli bir tedavi seçeneği sunar.
Rezum tedavisi, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) tedavisinde kullanılan, su buharı enerjisiyle prostat dokusunun küçültülmesini sağlayan modern bir yöntemdir. Bu teknikte, üretra (idrar kanalı) üzerinden girilerek endoskopik olarak prostat gözlemlenir ve radyofrekans enerjisiyle ısıtılan su buharı, ince bir iğne aracılığıyla prostatın büyüyen dokusuna verilir.
Yaklaşık 10–30 dakika süren bu işlem, genellikle günübirlik olarak yapılabilir. Rezum tedavisi, ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya cerrahi riski yüksek olan hastalarda etkili ve konforlu bir alternatif olarak tercih edilir.
GreenLight lazer yöntemi, prostat büyümesinin (BPH) cerrahi tedavisinde, hastanın şikâyetleri dikkate alınarak geliştirilmiş modern bir lazer teknolojisidir. Bu yöntemin en önemli özelliği, prostat dokusunu vücuda zarar vermeden buharlaştırarak yok etmesidir.
Yeşil dalga boyuna sahip özel bir lazer sistemi kullanılır. Bu lazer ışığı, idrar yolundan endoskopik olarak prostata iletilir. Yüksek ısı enerjisiyle idrar yolunu tıkayan büyümüş prostat dokusu buharlaştırılır ve idrar akışı normale döner.
İşlem kısa sürede tamamlanır, hasta genellikle aynı gün taburcu olabilir. Kanama riski düşüktür, kesi yapılmaz ve çoğu hastada hemen rahatlama sağlanır. Bu nedenle GreenLight yöntemi, minimal invaziv ve konforlu bir prostat tedavisi olarak öne çıkar.
Robotik prostat ameliyatı, özellikle prostat kanseri tedavisinde kullanılan, yüksek hassasiyet sunan modern bir cerrahi yöntemdir. Bu teknikte cerrah, robotik kolları kontrol ederek prostat ve çevresindeki dokuları üç boyutlu görüntüleme altında çıkarır.
Avantajları:
Robotik cerrahi, deneyimli üroloji cerrahları tarafından uygulandığında, kanserli dokuların tamamen temizlenmesini ve yüksek yaşam kalitesiyle hızlı iyileşmeyi mümkün kılar.
Multiparametrik Prostat MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme), prostat bezindeki anormallikleri tespit etmek için kullanılan gelişmiş bir görüntüleme yöntemidir. Yüksek çözünürlüklü görüntüler sayesinde, tümörler, enfeksiyonlar veya diğer patolojik değişiklikler ayrıntılı olarak değerlendirilebilir. Bu yöntem, özellikle prostat kanseri tanısı ve tedavi planlamasında büyük önem taşır.
Prostat MR çekimi genellikle 30–45 dakika sürer. Hasta sırtüstü pozisyonda, bacakları hafif açık ve dizleri yukarıda olacak şekilde konumlandırılır. Bu sayede prostat ve çevre dokular net bir biçimde görüntülenir ve olası hastalık odakları hassasiyetle tespit edilir.
İyi huylu prostat büyümesi (Benign Prostat Hiperplazisi – BPH), erkeklerde yaşlanmayla birlikte sık görülen bir durumdur. Prostat bezinin hücre sayısındaki artış sonucu bezin büyümesiyle ortaya çıkar. Bu büyüme, mesanenin alt kısmında yer alan idrar kanalını daraltarak idrar yapma sorunlarına yol açabilir.
BPH, kanser değildir ancak yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Belirtileri şunlardır:
Kötü huylu prostat büyümesi, halk arasında prostat kanseri olarak bilinir. Bu durumda prostat dokusu, kontrolsüz şekilde çoğalarak kanser hücrelerine dönüşür. İyi huylu prostat büyümesinden (BPH) farklı olarak, bu süreç vücuda yayılma (metastaz) riski taşır.
Belirtileri şunlardır:
Bu belirtiler fark edildiğinde, erken tanı için üroloji uzmanına başvurmak büyük önem taşır. Prostat kanseri erken evrede tespit edildiğinde, tedavi başarısı oldukça yüksektir.
Yaşlanmayla birlikte prostat dokusu büyüyebilir ve bu durum iyi huylu prostat büyümesi (BPH), prostat iltihabı (prostatit) veya prostat kanseri gibi hastalıklara yol açabilir. Her erkekte prostat büyümesi aynı düzeyde görülmez, ancak özellikle ileri yaşlarda sık karşılaşılan bir durumdur.
İyi huylu prostat büyümesi (Benign Prostat Hiperplazisi – BPH) ve prostat kanseri, genellikle ileri yaş erkeklerde görülen iki önemli ürolojik hastalıktır. BPH genellikle 45 yaşından sonra, prostat kanseri ise 50 yaş ve üzeri dönemde ortaya çıkar. Her iki hastalık da idrar yapmada zorluk, sık idrara çıkma, zayıf idrar akışı veya idrarda kan görülmesi gibi benzer belirtilerle kendini gösterebilir. Bu nedenle yalnızca şikâyetlere bakarak iyi huylu ya da kötü huylu ayrımı yapmak mümkün değildir. Özellikle aile öyküsünde prostat kanseri olan erkeklerin, 45 yaşından itibaren düzenli kontrollerini yaptırması önerilir.
Ayırımı yapmak için çeşitli tanı yöntemleri kullanılır:
Sonuç olarak, BPH ve prostat kanseri erken dönemde benzer şikâyetler gösterebilir. Ancak PSA yüksekliği, MR bulguları ve biyopsi sonuçları değerlendirilerek prostatın iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğu kesin şekilde anlaşılır. Erken tanı, özellikle kanser vakalarında tedavi başarısını önemli ölçüde artırır.
Prostat büyümesi (iyi huylu prostat büyümesi – BPH) kanserle aynı hastalık değildir ve kansere dönüşmez. Her iki durum da prostat bezinde gelişse de, farklı hücresel mekanizmalarla ortaya çıkar. Ancak bu, prostatı büyümüş bir kişide ilerleyen dönemde prostat kanseri gelişmeyeceği anlamına gelmez.
Bir erkekte hem iyi huylu prostat büyümesi hem de prostat kanseri aynı anda görülebilir; bu durumda büyüme kansere dönüşmüştür denemez. Ayrıca prostatı hiç büyümemiş kişilerde de doğrudan kanser gelişebilir. Bu nedenle, prostat büyümesi olan kişilerin düzenli PSA testi yaptırması ve ürolojik kontrollerini aksatmaması büyük önem taşır.
Kırmızı et, doymuş yağlar, işlenmiş et ürünleri (sucuk, salam, sosis), yüksek yağlı süt ve süt ürünleri, aşırı kafein ve alkol tüketimi prostat sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu besinler vücutta iltihaplanmayı artırarak prostatın büyümesini tetikleyebilir ve idrarla ilgili şikâyetleri şiddetlendirebilir. Ayrıca, çok tuzlu veya baharatlı gıdalar da mesaneyi tahriş ederek idrar yapma zorluğunu artırabilir.
Bununla birlikte, dekonjestan veya antihistaminik içeren soğuk algınlığı ilaçları da prostat büyümesi (BPH) belirtilerini geçici olarak kötüleştirebilir; çünkü bu ilaçlar idrar kanalındaki kasları kasarak idrar akışını azaltabilir.
Gece sık idrara kalkma (noktüri) yalnızca prostat büyümesinden kaynaklanmaz; birçok farklı tıbbi veya yaşam tarzı faktöründen de ortaya çıkabilir. Prostat iltihabı (prostatit) veya iyi huylu prostat büyümesi (BPH) erkeklerde en sık görülen nedenler arasındadır. Büyüyen prostat, idrar kanalını daraltarak mesanenin tam boşalmasını engeller ve bu durum gece boyunca idrara kalkma ihtiyacını artırır.
Ancak noktüri sadece prostatla sınırlı değildir. Mesane sarkması, aşırı aktif mesane, böbrek iltihabı, mesane veya pelvik bölge tümörleri, diyabet, uyku apnesi, Parkinson veya MS gibi nörolojik bozukluklar, kalp veya böbrek yetmezliği, bacaklarda ödem gibi durumlar da gece idrara çıkmaya neden olabilir.
Buna ek olarak, akşam saatlerinde fazla sıvı alımı, kafeinli veya alkollü içeceklerin tüketimi de noktüriyi tetikleyebilir. Bazı idrar söktürücü ilaçlar (diüretikler) ve stres de bu durumu artırabilir.
Prostat büyümesi nedeniyle ameliyat olan erkeklerde, boşalma sırasında meninin bir kısmı idrar torbasına kaçabildiği için meni miktarında azalma görülebilir. Bu durum, doğal yolla çocuk sahibi olma olasılığını azaltabilir, ancak tamamen ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, aşılama (inseminasyon) gibi yardımcı üreme yöntemleriyle çocuk sahibi olunabilir. Ancak prostat kanseri nedeniyle yapılan radikal prostatektomi ameliyatlarında meni kanalları ve meniyi oluşturan bezler çıkarıldığı için doğal yolla çocuk sahibi olmak mümkün değildir; bu hastalarda tüp bebek (IVF) yöntemiyle gebelik elde edilebilir.
Kadınlarda erkeklerdeki gibi bir prostat bezi bulunmaz; ancak idrar yolunun çıkışında yer alan Skene bezleri, prostatın kadınlardaki karşılığı olarak kabul edilir. Bu bezler, erkek prostatına benzer şekilde bazı salgılar üretir ve bu nedenle “dişi prostat” olarak da adlandırılır. Skene bezleri çok küçük yapılar olduğundan, kadınlarda prostat kanseri görülme olasılığı son derece düşüktür ve oldukça nadir vakalarda ortaya çıkar.
Bu içerik Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
”
Alo Yeditepe
