Kadınların en özel dönemlerinden olan menopoz sürecindeki yaşamın değişimine uyum sağlamak oldukça önemli olmasına rağmen bu konuda hala yeterli eğitime ulaşıldığını söylemek güç.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Menopoz Derneği (IMS) verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 1.2 milyar kadının 2025 yılı itibarıyla menopoza ulaşmış olacağı tahmin edilmektedir. Bu rakam, dünya nüfusunun yaşlanması ve yaşam beklentisinin artması ile birlikte giderek artmaktadır.
Kadının menstrüasyonun (adet döngüsünün) durması olarak tanımlanan menopoz öncesinin, sürecinin ve sonrasının doğru şekilde yönetilmesi hem sağlıklı hem de kaliteli bir yaşam için gerekli. Zira menopoz kadında kardiyovasküler hastalıklar, osteoporoz gibi birçok sağlık sorununa da kapı aralıyor.
Dünyadaki kadınlar için ortalama menopoz yaşı genellikle 45-55 yaş civarındadır. Bu yaş, genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerine bağlı olarak değişebiliyor. Yaşı etkileyen en önemli faktör genetik. Menopoza giriş yaşını merak eden kadınlar annelerine bakması yeterli olur. Çünkü bireysel bir sağlık soruna ya da farklı bir durum yoksa ve erken menopozdan bahsedilmiyorsa yaklaşık dönem annenin menopoza giriş yaşı olacaktır.
Bunun yanında bazı kronik hastalıkların varlığı, sigara kullanımı menopoz yaşını erkene çekebilirken sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, hareketli bir yaşam ile menopoz yaşı geciktirilebilir. Nedeni üzerinde tam olarak kesinlik olmasa da araştırmalar düşük BMI'ye sahip kadınların daha erken menopoza girebilirken, yüksek BMI'ye sahip kadınlar genellikle daha geç menopoza girdiğini gösteriyor.
Menopoza geçiş dönemi bir anda yaşanan bir durum değildir. Geçiş dönemi yaklaşık 2 yıl sürer. Bu süre içinde hormon seviyelerindeki değişimlere bağlı olarak bazı semptomlara neden olur.
Araştırmalar menopozal geçiş sırasında, kadınların yaklaşık yüzde 50 ila yüzde 75'inde sıcak basması, gece terlemesi veya her ikisi (vazomotor semptomlar) ve yüzde 50'den fazlasında kuruluk ve disparoni, cinsel aktivite ile lekelenme veya kanama, yanma, rahatsızlık ve tahriş gibi genitoüriner semptomlar (menopozun genitoüriner sndromu [GSM]) görülür.
Bunun yanında kadınların yaklaşık yüzde 60’ı beyin sisi olarak da tanımlanabilecek odaklanma ve hafıza sorunları yaşıyor. Sinirlilik, anksiyete ya da depresyon gibi ruh hali değişiklikleri, uyku sorunları da diğer semptomlar arasında yer alıyor.
Elbette menopoz doğal ve herkesin yaşayacağı bir dönem. Ancak bazı kadınlar menopoza girdikten 5-10 yıl sonra bile hiçbir şikayet yaşamıyor. Menopozu hafif geçiren bu grubun yanında bazı kadınlar da henüz menopoza girmeden premenopoz aşamasında bile sıcak basmaları, dayanılmaz terlemeler, vajende yanma, sık idrar yolu enfeksiyonu geçirme gibi şikayetler yaşayabiliyor.
Bu noktada bilinmesi gereken önemli ayrıntı ise her kadının menopoz semptomlarını aynı şekilde yaşamayacağıdır. Çünkü bu özel dönemde her kadının menopoz öyküsü de birbirinden farklı olacaktır.
Bu konuda yapılan yeni araştırmalar da kullanımı konusunda uzun yıllardan tartışmalara neden olan hormon replasman tedavisi (HRT)’nin yeniden düşünmenin zamanı geldiğini gösteriyor.
Hormon Replasman Tedavisi (HRT), menopoz belirtilerini hafifletmek ve menopoz sonrası dönemde oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemek amacıyla kullanılan bir tedavi yöntemidir. HRT, genellikle östrojen ve progesteron hormonlarının kombinasyonundan oluşur.
Östrojen aslında kadınlık hormonu olarak ta bilinen bir hormon. Östrojenin kalp sağlığına, cilt saç sağlığına olumlu yönde etkisi var. Bunun yanında ürogenital organların yani idrar yolları ve vajeni enfeksiyonlara karşı koruyor. Östrojen kemik erimesine karşı da koruyucu özelliği olan bir hormondur.
Özellikle vazomotor semptomu olan kişilerde mutlaka hormon tedavisi vermek gerekiyor.
Önceki yıllarda hormon tedavisi sonrasında kanser görülme oranının arttığı belirtilmişti. Burada HRT’nin kendisinin değil, kanser riski olan kişilerde kanseri tetiklediğine dair sonuçlar çıkmıştı. O dönemde HRT durdurulmuştu. Ancak son çalışmalar HRT ile bir problem yaşanmadığı hatta bu hastalar yakın takip altında olduğu için olası bir kanseri erken evrede yakalama ihtimalini da artırdığını gösterdi.
Hormon Replasman Tedavisi (HRT) tüm kadınlara uygulanmıyor. Özellikle vazomotor semptom olarak tanımladığımız, ateş basması, terleme, vajinal kuruluk, uyku bozuklukları gibi şikayetleri olan kadınlara mutlaka verilmesi gerekiyor.
Bunun yanında 40 yaşından önce menopoza giren ve erken menopoz olarak tanımlanan gruba ve farklı nedenlerle yumurtalıkları cerrahi olarak alınan grupta yer alan kadınlara da HRT uygulanabilir.
Ailesinde kanser olup genetik mutasyon taraması sonrasında genetik mutasyonu olan kişilere verilmemesi gerekiyor. Bununla birlikte ailesinde kanser olmasına karşın genetik mutasyonunda herhangi bir problem olmayan kadınları yakın takiple östrojen verilebilmektedir.
Hormon Replasman Tedavisi (HRT) başlamadan önce, kadınların kapsamlı bir değerlendirmeden geçmesi önemlidir. Bir kişi muayeneye geldiğinde önce adetlerinin düzenini sorulur. Bu süreç, HRT'nin uygun olup olmadığını belirlemek ve bireysel risk faktörlerini değerlendirmek için gerekir. Hormon testleriyle birlikte menopozda olduğu belirlenen kadınlara mutlaka mamografi ve meme ultrasonu istenir. Osteoporoz riskini değerlendirmek için kemik yoğunluğu ölçümü yapılabilir. Bu, özellikle osteoporoz riski yüksek olan kadınlar için önemlidir.
Lipid profili, karaciğer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, tiroid fonksiyon testleri ve bazen kan şekeri düzeyleri gibi çeşitli kan testleri yapılır. Jinekolojik muayenede mutlaka smear alınarak rahim içi kalınlığı ve yumurtalıklarını değerlendirilir. Tüm bireysel risk faktörleri, aile öyküsünün de alınmasının ardından hastanın isteği de değerlendirilerek birlikte karar verilir. Bazı hastalar ben hormon tedavisi kullanmak istemiyorum, benim şikayetim yok diyebiliyor. Bu durumda tedavi uygulanmayabiliyor.
Ancak vazomotor semptomlar varsa tedavi önermek zorundayız. Çünkü yapılan çalışmalar, vazomotor semptomu olan kadınların demans ve Alzheimer riskinin yükseldiğini gösteriyor.
Menopoza girdikten ilk 10 yıllık süre içinde HRT tedavisine başlanabiliyor ve hasta istediği sürece devam ediliyor. Minimum 10 yıl kullanmakta fayda var. Tabii hastanın menopoza girdiği yaş, takipteki durumu, biyokimya testleri, mamografi ve meme ultrasonu, kemik yoğunluğu testleri önemli. Bu nedenle tedavi boyunca düzenli aralıklarla takip edilmeleri gerekli.
Oral Tabletler (Ağızdan Alınan Haplar) Transdermal bantlar, (Cilt Üzerine Yapıştırılan Bantlar) topikal Kremler, Jeller ve Spreyler ile östrojenle birlikte progesteron veya hormonlu rahim içi araçlar kulanılabilir. Son yayınlarda doğal / bioeşdeğer östrojen içeren topikal kremler veya transdermal bantlarla birlikte doğal/bioeşdeğer progesteron veya hormonlu spiral kullanılmasını öneriliyor. Rahmi ve yumurtalıkları alınan kişilerde ise sadece östrojen kuıllanılması yeterli olacaktır.
”
Alo Yeditepe