Hamileyken X-Ray cihazından geçmenin bir sakıncası var mı? Hamileyken lazer epilasyon yaptırabilir miyim? Hamile kalmadan önce hangi vitaminleri kullanmalıyım? Hamileyken kaplıcalara gitmem tehlikeli olur mu? Yerine önerebileceğiniz bir şey var mı? Hamilelikte yükseğe uzanmak tehlike mi? Hamilelikte ev işi yapmak, uzun süreli yürümek, merdiven çıkmak zararlı mı? Hamilelikle ilgili bu tür ve benzeri merak edilen soruları Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Erkut Attar şöyle yanıtlıyor: Hamilelik dönemi ile ilgili sorular ve cevapları:
Gebeler, zencefil, ıhlamur, papatya, rezene, kuşburnu, normal çay, yeşil çay ve meyve çaylarını bulantı gidermek için (zencefil), sıvı ihtiyaçlarını gidermek için, sakinleştirici özelliklerinden faydalanmak için (rezene) tüketmektedirler. Lohusalık döneminde de süt yapımını artırmak için (papatya, rezene, ısırgan otu çayları) kullanmaktadırlar. Bu sayılanlarda günlük miktar iki fincanı aşmadığı sürece sorun yok gibi görünmektedir.
Adaçayı, sinameki, fesleğen, keten tohumu, ahududu çayı gibi çaylar sıkça tüketildiğinde düşük yapma riskini, gebelikte kanama riskini ve rahim kasılmalarını artırarak erken doğum yapma riskini artırabilmektedir. Ayrıca Fesleğen, Biberiye, Lavanta, yaban mersini, sarı kanturon, melisa yaprağı, kediotu, oğul otu, aloe vera, karahindiba bunlara örnek verilebilir. Bu sayılan bitki çaylarının ortak özelliği gebelik döneminde kullanıldıklarında erken doğum, gebelikte kanama ve düşük riskini artırma olasılıklarının bulunması ve bu nedenle kesinlikle kullanılmaması gerektiğidir.
Bitkiler her zaman masum değildir. “Bitkisel tedavi ilaç tedavisinden iyidir” düşüncesiyle aktarlardan içeriği ve ne işe yaradığı bilinmeyen bitkilerin alınması ve kullanılması ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bitkisel tedavi ancak bu konuda özel eğitim almış bir doktor tarafından yürütülebilir.
Lazer epilasyon uygulamaları gebelik sırasında yapılabilir. Lazer (Laser) ışık enerjisi kullanan bir tekniktir. Ortaya çıkan elektromanyetik ışıma röntgende kullanılan X-ışınlarından farklıdır ve doku içinde ilerleme özelliği yoktur. Işın sadece işlemin yapıldığı alana örneğin sadece yüze etki eder ve etki alanı sadece birkaç milimetre ile sınırlıdır. Bu nedenle anne karnı içindeki bebeğe ulaşması ya da zarar verebilmesi mümkün değildir. Ancak yine de bu tür uygulamaları gebeliğin 3-4. aylarından sonraya bırakmak uygun olur.
Gebelik oluşmadan önce folik asit mutlaka kullanılmalıdır. Bu vitaminin eksikliği nöral tüp defekti dediğimiz bebeğim beyin dokusunun gelişimi ile alakalı oluşan bozukluklara neden olur. Bu nedenle gebe kalmadan önce en az 3 ay günde 800 mikrogram folik asit alımı önerilmektedir. Diğer vitaminler besinlerle kolaylıkla alınabileceğinden ilk aylarda önerilmemektedirler. Ancak eksiklikleri aşırı bulantı kusması olanlarda, oral alımı az olan gebelerde gözükebileceğinden 3. aydan sonra önerilebilirler.
Gebelik takibinde gelişim geriliği gebeliğin herhangi bir zamanında çıkabilir. Çoğu gelişim geriliği konstitüsyonel yani yapısal olmakla beraber anne karnında geçirilen enfeksiyonlar, hipertansiyon, vasküler tutulumun olduğu diyabet, konjenital anomali gibi durumlarında daha erken başlayıp ağır seyreder.
Gebelikte oluşan eklem ve kas ağrıları için ılık uygulama lokal kas gevşetici kremler ya da masaj uygulama önerilebilir. Kaplıcalar sıcak suyun dokuyu rahatlatıcı etkisi nedeniyle çoğu hastalıkta tercih edilebilir. Ancak gebelikte dikkat edilmesi gerekmektedir. Bulunacak yerin temizliği kadar uygulanan suyun sıcaklığı da önemlidir. Vücut fetüsü anne vücut sıcaklığında muhafaza eder. Bu nedenle vücut sıcaklığından düşük sular örneğin deniz, soğuk havuz gibi ya da aşırı sıcak olan sular örneğin kaplıcalar vücudun ısı dengesini etkileyebileceğinden dikkatli olmak gerekebilir. Sıcak ya da soğuk suya ayak sokmak ya da diz gibi eklem yerlerini suya daldırmak zararsız görünmesine rağmen tüm vücuduyla suya girmek hem ısı dengesini etkileyebilecek, hem de asendan yolla ürogenital enfeksiyonun oluşmasını tetikleyebilecektir.
Gebelik boyunca anne adayı farklı durumlara ayak uydurmaya çalışmaktadır. Örneğin gebelik haftası ilerledikçe karın gittikçe büyür, vücut dengeyi sağlamak için bel bölgesinde omurlardaki lordoz dediğimiz oyuklaşma artar. Hormonların etkisiyle de kalça eklemlerinde hareket kapasitesini artıracak ayrışmalar olur. Bütün bu değişiklikler olurken anne adayının oturduğu yerden kalkması, eğilmesi ya da yukarı doğru uzanması güçleşir. Bu ve benzeri hareketler ağrılı olmaya başlar. Yukarı doğru uzanmak örneğin evde perde asmak, yüksek bir raftan tabak ve benzeri eşya almak gibi durumlarda gebe hem ağrı duyar hem de bu hareketler sırasında ıkınır ve karın içi basıncını artırır. Eğer altta yatan rahim ağzı yetmezliği ya da erken membran rüptürü gibi belirli ya da tanı almamış durumlar varsa , ani kramp girmesi, su gelişi ya da lekelenme tarzı kanamaları olabilir.
Yine benzer şekilde uzun süreli ev işi yapmak, halı süpürmek, kontak sporları ile uğraşmak benzer şikayetleri beraberinde getirir. Gebe bayanlar mümkün olduğunca kısa sürelerde ve yorulmayacak tempoda ev işi yapabilirler.
Yine aynı şekilde yürüyüş yapmak, yüzmek, merdiven çıkmak gibi aktiviteler yapılırken tempolu olmamasına dikkat edilmelidir. Gebe bayan yorgunluk hissetmemelidir. Yorgunluk hissettirecek hızda tempolu aktiviteler rahime giden kan akımının azalmasına sebep olurlar. Bunun sebebi annenin yoğun egzersiz sırasında artan oksijen ihtiyacıdır. Kan bu durumda annenin yaşamsal diğer organlarına doğru gidecek ve rahime yani bebeğe giden kan miktarını azaltacaktır. Bu durumda bebeğe giden kan akımı ve oksijen miktarı azalır.
Gebeliğin ilk üç ayında ve son üç ayında 3 kattan daha yüksek binalara merdiven ile çıkmak risk yaratabilir. Eğer düşük riski yoksa, çoğul gebelik değilse, erken doğum ihtimali yoksa merdiven çıkıp inmenin ciddi bir yan tesiri olmaz.
Yine gebelerin dikkat etmesi gereken hazır ve dondurulmuş gıdalardır. Bu maddeler örneğin meyve suları, konserveler diğer kutu konserveler tazeliklerini korumak için bazı koruyucular içermektedirler. Bu maddelerin aşırı tüketimi zararlı etkileri olabilecek bu maddelerin aşırı alımına sebep olacak ve gebelik üzerine olumsuz etki gösterecektir.
Uzun süre cep telefonu kullanımı, x ray kapılarından geçmek gibi durumların kanıtlanmış olumsuz etkileri yetersiz olmasına rağmen fetal doku üzerindeki olası olumsuz etkileri nedeniyle önerilmemektedir.
Ağır eşya kaldırmak yine annenin enerji gereksinimini artıracağı için akılda tutulması gereken bir konudur. Bir seferde 3 kilonun üzerinde yük taşımak, Pazar alışverişleri yapmak ya da küçük bir çocuğu kaldırmak anneyi etkileyebilir.
Stres gebelikte ayrı ele alınması gereken bir durumdur. Gebelik fizyolojisi içerisinde artan hormon düzeylerine adaptasyon anne adayının daha hassas olduğu moodunun daha değişkenlik gösterdiği bir dönemdir. Anne adayı kolay sinirlenebilir, çünkü gebeliği ile ilgili gelecek kaygıları vardır. Tetkiklerinde basit bir problemin yaşanması bile hem kendisinin hem de onun yanındakilerin moralini olumsuz etkileyebilir. Kolay kırılganlaşabilir, ağlayabilir, sebebini bilemediği bir kaygısı olabilir. Bu dönemler desteğe en fazla ihtiyacının olduğu dönemdir. Stres annenin kendi bakımını azaltmasına, tedavisini aksatmasına, olumsuz koşullarda gereksiz yere kendini suçlamasına sebep olabilir. Bütün bu sebepler nedeniyle aslında kendisi ve ailesi için zevk duyacağı bir dönemde tatsızlıklar nedeniyle anne olabilmenin mutluluğunu hissedemeyebilir.
Bir gebe asla sigara içmemeli. Hem kendisi hem de bebeği için. Yapılan araştırmalar sigara içiciliği olan annelerin daha sık erken doğum yaptığını göstermiştir. Yani sigara içen bir anne miadından belki çok daha önce doğum yapacak ve henüz dünyaya adapte olmamış bir bebek doğuracaktır. Erken doğan bu bebeğin solunum sıkıntısı, beslenme problemi ve daha pek çok problemi olacaktır. Bu yüzden anne adayından sigara içiyorsa bırakması, bırakamıyorsa en azından sigara adedini azaltması ve pasif olarak sigara dumanına maruziyetini dahi önlemesi beklenmektedir.
Sigara kadar önemli bir durum günlük kafein ya da alkol tüketimidir. Kafein vücudu zinde tutucu, alert olmayı sağlayan, metabolizmayı hızlandıran bir maddedir. Yan etkileri arasında fazla tüketildiğinde çarpıntı, bulantı hissi, huzursuzluk ve ajitasyon olabilir. Uzun dönemde ise kemik dokusunda azalma gibi yan etkileri vardır. Gebelikte metabolizma üzerinde bu denli etkisi olan bir maddenin aşırı tüketilmesine izin verilemez. Ancak haftada 1-2 fincan kahve ya da açık çay tüketilmesine izin verilebilir. Çay da da kafeine benzer bir madde olan tein vardır. Çayın açık olması ya da kahvenin sütlü olması kafein ve teinin etkilerini azaltır. Çay içerisinde tein vücudun demir emilimini azaltır ve gebelikte var olan demir eksikliği anemisinin artmasına yol açabilir. Bu yüzden çayın limon eşliğinde içilmesi hastalara önerilebilir. Limondaki askorbik asit yani c vitamini demir emilimini artırarak teinin etkisini azaltır. Kafein ya da tein içeren kahve ve çay yerine, mideyi rahatlatıcı annenin gerginliğini azaltan bitkisel çaylar günde 1-2 fincandan fazla olmamak şartıyla önerilebilir.
Alkol gelişen fetal doku üzerine zararlı etkileri olan bir maddedir. Özellikle ilk aylarda tüketildiğinde fetüsü çok olumsuz olarak etkiler. Fetal alkol sendromu denen bu durumda mental gelişme geriliği, yüz anomalileri ve extremite bozuklukları gibi problemler ortaya çıkmaktadır. Fetal alkol sendromu toplumda gebelikte alkol alımının azaltılmasıyla önlenebilen en sık zeka geriliği sebebidir.
Gebeliğin herhangi bir döneminde, herhangi bir nedenle ilaç kullanmadan önce mutlaka doğum hekiminizin görüşü alınmalı ve onun onayı olmadan ilaç kullanılmamalıdır. Gebelikte tıbbi durum ya da yakınmalar ilaç kullanımını gerektirmedikçe ilaç kullanmamak ve kullanılacak ilaçları mutlaka doktor önerisiyle kullanmaktır. Hemen her tıbbi durum için gebelikte kullanıma uygun bir ilaç vardır. Ama dediğimiz gibi öncelikle jinekologun önerisi alınmalıdır. Gebelikte fark edilmeden ilaç kullanıldığında ya da ilaç kullanımı gerektiğinde mutlaka hekim ile temasa geçilmeli, ilacın içeriği saptandıktan sonra bu kategorilere göre sınıflanmış kitaplardan uygunluğu tespit edilmelidir.
(Örneğin, saç boyamak, manikür pedikür, nemlendirici kremler sürmek, maske yapmak gibi uygulamalar… )
Saç boyamak, çeşitli kimyasal madde içeren ürünleri kullanmak, aslında vücuda toxik etkisi olabilecek pek çok ajanla anneyi karşı karşıya bırakır. Yeterli olarak kanıtlanmış çalışmalar olmasa da bu ürünlerin vücutta birikerek en hassas yapı olan fetal dokuya zarar verebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle bu ürünlerin kullanılması gerekiyorsa da fetal etkisinin daha az olabileceği 12. haftadan sonra kullanması önerilmektedir. Pedikür, manikür gibi aktiviteler sırasında ise toplumda kan ile geçiş gösteren hepatit, HIV gibi enfeksiyon olasılığıdır. Bu gibi enfeksiyonlar gebelikte geçirildiğinde fetüsü olumsuz etkilemekte ve konjenital enfeksiyonlara ya da neonatal enfeksiyonlara neden olabilmektedirler. Lazer epilasyon uygulamaları gebelik sırasında yapılabilir. Lazer (Laser) ışık enerjisi kullanan bir tekniktir. Ortaya çıkan elektromanyetik ışıma röntgende kullanılan X-ışınlarından farklıdır ve doku içinde ilerleme özelliği yoktur. Işın sadece işlemin yapıldığı alana örneğin sadece yüze etki eder ve etki alanı sadece birkaç milimetre ile sınırlıdır. Bu nedenle anne karnı içindeki bebeğe ulaşması ya da zarar verebilmesi mümkün değildir. Ancak yine de bu tür uygulamaları gebeliğin 3-4. aylarından sonraya bırakmak uygun olur.
”
Alo Yeditepe