Göğüste ağrı, yanma ve basınç hissine yol açan reflü pek çok kişiye kalp krizi korkusu yaşatır.Peki reflü ile kalp krizi arasındaki fark nasıl anlaşılır?
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün anlatıyor...
Reflü (Gastroözofageal reflü) mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması şeklinde tanımlanır. Normalde yemek sonrası ya da öne doğru eğilmekle ağza doğru yediğimiz yemekler veya mide asidi, ağıza gelebilir. ‘'Ancak ağıza doğru acı su gelmesi veya boğazda alev alev yanma hissi oluşması reflü işaretidir'' diyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, kimi zaman kalp kriziyle karıştırılan hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenleri şöyle anlattı:
Reflü (Gastroözofageal reflü) mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasına denir. Normalde yemek sonrası yahut öne doğru eğilmekle ağza doğru yenilen yemekler veya mide asidi, gaz ağza doru gelebilir. Ancak hastada ağza doğru acı su gelmesi veya alev alev boğaza doğru yanma hissi oluşuyorsa o zaman reflü hastalığından söz edilebilir.
Normalde yemek borusunun alt ucu kapalı durmakta mide içeriğinin yemek borusuna kaçışına izin vermemektedir. Ancak mide kapakçığı gevşek olursa reflüye zemin hazırlar. Çok yemek yiyip yatar pozisyona geçersek reflü oluşabilir.
Mide asidinin fazla olmasına ve yemek borusu alt ucu gevşekliğine bağlı olarak reflü gelişir. Kilo alımı, stres, sıkı kıyafetler giymek, bir oturuşta çok fazla yemek yemek reflüyü tetiklemektedir.
Reflüyü oluşturan/kolaylaştıran yiyecekler: Kahve, çay, alkol, sigara, çikolata, yağlı yiyecekler
Toplumda yaklaşık her 5 kişiden birinde reflü görülmektedir. Obezite sıklığının artması fast food tarzı yiyeceklerin daha fazla tüketilmesi refü sıklığında artışa zemin hazırlamaktadır.
Midede ülser hastalığı, gastrit hastalığı bulunması mide asidini artırarak reflü gelişimini kolaylaştırmaktadır.
Reflü hastalığının tipik belirtileri: Göğüs ağrısı, mideden ağza doğru ulaşan yanma hissi ve ağza gelen acı/ekşi sıvı.
Reflü hastalığının tipik olmayan belirtileri: Kuru öksürük, ses kısıklığı, boğazda karıncalanma hissi, diş çürükleri.
Reflü hastalığı göğüs ağrısına da sebep olabileceği için kalp kriziyle karışabilir. Kalp krizi ölümcül sonuçlar doğurabileceğinden öncelikle EKG ve kan testi ile kalp hastalıklarının dışlanması gerekir. Kalp krizi daha çok göğüs sol tarafında başlayıp, çeneye veya sol kola vuran şiddetli ağrı, terleme fenalık hissi ile karakterizedir. Reflüde ise göğüs orta kısımda iman tahtası tabir edilen kemiğin arkasından başlayıp ağız içine doğru yayılan yanma hissi ön plandadır. Ancak her hastada tipik belirtiler olmayabileceği göz önüne alınarak mutlaka önce kalp hastalıkları yönünden değerlendirme yapılmalı, kalp hastalıkları dışlandıktan sonra reflü hastalığına yönelik tedavi verilmelidir.
Mide fıtığı midenin bir kısmının göğüs boşluğuna doğru kaymasıdır. Bu durumda mide kapakçığının reflüden koruyucu etkisi zayıflar ve asit daha fazla yukarı kaçmaya başlar. Reflü hastalığına zemin hazırlamaktadır.
Reflü tanısı hastalığın belirtileri ve klinik bulgularla konur. Endoskopik inceleme genellikle tanıda kullanılan en önemli yöntemdir. Yemek borusu içi pH ölçümü bazı durumlarda gereklidir.
Reflü tedavisinde önce yaşam biçimi değişiklikleri gelmektedir. Dolu mide ile yatmamak, sigara ve alkol kullanmamak, azar azar ve sık yemek yemek, reflüyü tetikleyen acılı, baharatlı, salçalı, yağlı yemeklerden kaçınmak ilk yapılması gerekenlerdir.
Reflü tedavisinde genel olarak ilaç tedavisi kullanılır. Nadir durumlarda (büyük bir mide fıtığı varsa vb) cerrahi tedavi gündeme gelebilir, ancak özellikle deneyimli merkezlerde deneyimli cerrahların bu operasyonu yapmaları uygun görülmektedir.
Reflüden korunmak için azar azar ve sık yemek yemek, kilo almamak, fazla kilomuz varsa kilolardan kurtulmak, kötü alışkanlıkları terk etmek fayda sağlar. Ayrıca korse gibi sıkı kıyafetler giymemek ve yağlı acılı baharatlı yemeklerden uzak durmak fast food tarzı yemekleri mümkün olduğunca azaltmak fayda sağlar.
Akdeniz tipi beslenme olarak anılan sebze, meyve, balık ve zeytinyağlı yiyeceklerin bolca tüketildiği beslenme tipi, hem yaşam süresini uzatır hem kronik hastalıkların gelişmesini engeller veya geciktirir, hem de reflü oluşumunu azaltır.
Uzun süren reflü hastalığında özellikle endoskopik olarak Barrett özofagusu olarak adlandırılan durumda kanser riskinde az da olsa bir artış söz konusudur. Ancak endoskopik takip ve patolojik değerlendirme sonuçlarına göre her hasta bireysel olarak değerlendirilmelidir. Ülkemizde Barrett Avrupa ülkelerine göre daha nadirdir ve Barrett zemininde kanser gelişimini de oldukça az görmekteyiz. Takip ve kontrole evet, ama panik ve endişeye hayır diyoruz.
Basın Yansımaları: sozcu
”
Alo Yeditepe