En az 3 aydır haftada 1 kez karın ağrısı, şişkinlik, ishal ya da kabızlık gibi şikayetler yaşıyorsanız dikkat! Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı bu belirtilerin huzursuz bağırsak sendromuna işaret ettiğini belirterek huzursuz bağırsak hastalığı nedir, huzursuz bağırsak hastalığı belirtileri ve tedavisi hakkında merak edilen soruları yanıtladı.
İrritabl bağırsak sendromu halk arasında huzursuz bağırsak hastalığı olarak da bilinen ve toplumda oldukça yaygın gözlenen bir sorundur. Ancak bununla birlikte yeterince tanınmadığı ya da farklı hastalıklarla karıştırıldığı için hastalar tedavi edilene kadar zaman kaybedebiliyor. Üstelik bu süre içinde yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle iş gücü kayıplarına da neden olabilmektedir. Dolayısıyla IBS’in yarattığı sıkıntılar ve stres yaşam kalitesinin de düşmesine neden olabilmektedir.
Sıklığı toplumdan topluma değişmekle beraber yaklaşık olarak % 15 görülme sıklığına rastlanmaktadır. Kronik karın ağrısı ve dışkı düzensizliği şikayeti olan tüm yetişkinlerin yaklaşık 50%’si fonksiyonel barsak hastalığına sahiptir.
Huzursuz bağırsak sendromu belirtileri kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte hastalığın bazı ayırt edici belirtileri bulunmaktadır. Karın ağrısı ile birlikte dışkılama alışkanlığında ishal, kabızlık gibi değişikliklerle kendini gösterir. IBS’de karın ağrısı ile birlikte; kabız baskın formunda kabızlık, ishal baskın formunda ishal ya da kabız-ishal atakların birlikte olduğu karma formu görülebilmektir. Tipik olarak belirtileri arasında karında gaz ve şişkinlik çok yaygındır.
Ancak IBS, organik ve fonksiyonel bağırsak hastalıkları sıklıkla içi içe geçmiş semptomlardan oluştuğu için öncelikle organik hastalıkların ekarte edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Organik hastalıklarda hastanın öyküsü, muayene, laboratuvar ve tetkikleri bizlere yol göstermektedir.
Semptomlar en az 6 ay önce başlamalıdır. Son 3 aydır ortalama haftada en az 1 gün yineleyen karın ağrısı ile birlikte dışkılama sıklığında, dışkılama formunda yani görünümünde değişiklikler olması IBS’i düşündürmektedir.
IBS’in kesin nedeni bilinmemekle birlikte bazı faktörlerin hastalığın ortaya çıkmasında riski artırdığı bilinmektedir. Daha önce geçirilen bağırsak enfeksiyonları, beyin bağırsak ansında aşırı duyarlılık, bazı inflamatuar sitokinlerin artması ve bağırsak geçirgenliğindeki artış riski artırmaktadır. Bağırsak duvarındaki kaslarda anormal kasılmalar, sinir sistemi anormallikleri, beyin bağırsak sinyal iletimindeki değişiklikler ve bağırsaklarda yaşayan bakterilerin dengesindeki bozulmalar İBS’e neden olan faktörler arasında yer almaktadır.
Kadınlarda ve gençlerde daha sık görülen huzursuz bağırsak sendromu beraberinde depresyon, anksiyete, fibromiyalji, baş ağrısı ve kronik yorgunluk gibi bağırsak dışı semptomlar da bulunabilir. Hastalığın kadınlarda neden daha fazla görüldüğüne dair net etken henüz ortaya konulmamaktadır.c
Hastaların çoğu kanser endişesiyle hekime başvurmaktadır. Bu nedenle öncelikle ayırıcı yöntemlerle kesin tanının konulması çok önemlidir. Ancak IBS tanısı alan kişilerin ileride ciddi rahatsızlıklara dönüşme riski olmadığını ve kansere yol açmadığını bilmelidir.
IBS tedavisinde öncelikle hastaya yaşadığı sorunun tam olarak ne olduğunun çok iyi anlatılması gerekmektedir. Kronik bir hastalık olduğu için uzun vadede yönetilmesi gerekir. Aksi taktirde bu sorunu tekrar tekrar yaşamak zorunda kalır.
Tedavi, baskın semptoma yönelik olarak sürdürülür. Diyet, ilaç tedavisi ve psikoterapi olmak üzere farklı tedavi yöntemlerinden hasta için uygun olanlar kullanılmaktadır.
Ancak medikal tedavinin yanı sıra hasta günlük yaşamında bazı değişikliklere gitmek zorundadır. Örneğin egzersiz. Günlük 45 dakikalık yürüyüş çok kısa bir süre içinde şikayetlerin azalmasında fark yaratacaktır. Bunun yanında beslenme son derece önemlidir. Fast food tarzı beslenmekten uzak durmalı, sağlıklı, yeterli, dengeli beslenmeli, hızlı yemek yenmemeli, gece geç saatlerde yemek yememeye dikkat edilmeli ve sigara, alkolden uzak durulmalıdır
BS’de sık fakat küçük öğünler, yavaş yenmeli ve iyi çiğnenmelidir. Yağlı ve baharatlı gıdalar, karbonatlı içecek ve tatlandırıcılar, alkol ve kafein tüketimi azaltılmalıdır. Kızartmalardan çok kaynatarak pişirilenler tercih edilmeli, yeterli miktarda sıvı, tercihen su alınmalıdır. Çay tüketimi, süt ve süt ürünlerinin alımı kısıtlanmalı, fiber(lif) alımı güne eşit yayılmalıdır.
Düşük Fodmap Diyet dediğimiz;
Barsak bakterileri tarafından Fermente edilebilen OligoDiMonosAkkarid ve Poliyollerin diyetten uzaklaştırılması
O ligosakkaridleri içeren gıdalar; Buğday, arpa, çavdar, soğan, pırasa, sarımsak, enginar, pancar, rezene, bezelye, hindiba, fıstık, kaju, mercimek, nohut
D isakkaridleri içeren gıdalar; Süt, dondurma, yoğurt, krema
M onosakkaridleri içeren gıdalar: Elma, mango, bal, yüksek fruktoz içeren mısır şurubu, armut, karpuz, kuşkonmaz
P oliyolleri içeren gıdalar: Elma, armut, nektarin, karpuz, mantar, tatlandırıcılı sakızlar, kayısı, şeftali, karnıbahar, erik
Ancak bu diyetin yetersiz beslenme, maliyet, diyetin sürdürülmesi gibi sorunları vardır. Kulaktan dolma bilgiler de bu sorunları artırmaktadır. Dolayısıyla sorunların en aza indirilmesi için diyetin yetkin uzmanların kontrolünde yürütülmesi sorunları en aza indirir.
Stres, anksiyete, depresyon IBS’in ortaya çıkmasına neden olabilen, tetikleyen faktörlerder bir tanesidir.
Fonksiyonel bağırsak hastalıkları etyolojisi tam olarak anlaşılmamakla birlikte, genetik ve çevresel faktörler arasında, aşırı ve uygunsuz inflamatuvar yanıta neden olan karmaşık bir etkileşimin tabloyu tetiklediği düşünülmektedir.
Fonksiyonel bağırsak hastalıkları psikolojik olmamakla birlikte psikolojik sorunların semptomları artırdığı bilinmektedir.
Psikolojik hastalıklar sıklıkla bozulmuş hücresel bağışıklık ve artmış enflamasyon ile ilişkilidir.
Fonksiyonel bağırsak hastalıklarının patogenezinde de bozulmuş bağışıklık yanıt önemli rol oynamaktadır.
Ayrıca gastrointestinal kanal ile beyin arasında sıklıkla bağırsak mikrobiyatasını içeren, çift-yönlü bir sinyalizasyon sisteminin bulunduğu bir ilişki vardır. Buna bağlı olarak da bağırsak-beyin aksında yaşanabilecek bozulmalar hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu veriler ışığında fonksiyonel bağırsak hastalıklarının tedavisinde altta yatabilecek psikiyatrik hastalıkların da değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi önem taşımaktadır.
Ayrıca hastaya da stresi kontrol edebileceği, stresten uzak durmasını sağlayabileceği aktivitelere yönelmelerini öneriyoruz.
”
Alo Yeditepe