Anksiyete, vücudun bir tehlike algıladığında tepki veren doğal bir savunma mekanizmasıdır. Anksiyete, bir kişinin gerçek veya hayali bir tehlikeye veya endişeye karşı tepki verme biçimini ifade etmektedir. Anksiyeteyi tanımlamak için halk arasında kullanılan ‘bunaltı’ sözcüğünü kullanmak uygundur. Yaşanılan bu tepki sırasında kişilerde genellikle kalp atışlarının hızlanması, kas gerginliği, terleme, konsantrasyon güçlüğü, endişe duygusu gibi fiziksel ve duygusal belirtiler ortaya çıkar.
Anksiyete, belirli bir tehdit anında ortaya çıkabileceği gibi sürekli olarak kaygı, endişe durumun varlığı olarak da kendini gösterebilir. Anksiyetenin normalden daha yoğun ve sürekli hale gelerek günlük işlevselliği bozduğu durumlarda ise anksiyete bozukluklarından söz edilebilir. Kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen bu bozuklukların tedavi edilmesi gerekmektedir.
Anksiyetenin belirtileri ve yarattığı etki kişiden kişiye değişmekle birlikte anksiyete bozukluğunun türüne bağlı olarak farklı şikayetler görülebilmektedir. Bununla birlikte genel olarak bakıldığında anksiyeteye bağlı gelişebilecek şikayetleri şöyle sıralamak mümkün.
Anksiyete birçok farklı ve karmaşık nedenlere bağlı olarak ortaya çıktığı için bu soruna neden olan etkenler de kişiden kişiye değişebilmektedir. Hatta bazı durumlarda birden çok neden anksiyetenin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bununla birlikte bozukluğa genel olarak bakıldığında ortaya çıkmasına neden olabilecek etkenler:
Genetik Faktörler/ Aile Geçmişi: Birçok sorunda olduğu gibi anksiyetenin de gelişmesinde genetik bir faktörü oluşturmaktadır. Aile üyeleri arasında anksiyete öyküsü olan bir kişinin anksiyete yaşama olasılığı daha yüksektir.
Beyin Kimyası: Anksiyete yaşanmasına neden olabilecek durumlardan biri de beyin kimyasında yaşanabilecek değişikliklerdir. Özellikle, özellikle serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, anksiyete bozukluklarına yol açabileceği bilinmektedir.
Çevresel ve Sosyal Faktörler: Çocukluk dönemindeki travmatik deneyimler, aile içi stres, istismar veya çevresel stres faktörleri de birçok psikolojik sorunda olduğu gibi anksiyete gelişmesinde de önemli bir faktörü oluşturmaktadır. Bununla birlikte yoğun stres altında yaşamak da anksiyete bozukluğunun gelişmesinde etkili olabilmektedir. Sosyal izolasyon, zorlu ilişkiler veya iş stresi gibi sosyal faktörler de anksiyeteyi artırabilmektedir.
Ayrıca, kişilik özellikleri, bazı tıbbi durumlar ya da madde kullanımı da anksiyete gelişmesine neden olabilecek etkenler arasında yer almaktadır. Anksiyete bozukluğunun gelişiminde birden çok nedenin rol oynadığını anlamak önemlidir. Tedavi, bu nedenleri anlamak ve uygun tedavi yöntemlerini belirlemek için profesyonel yardım almayı gerektirebilmektedir.
Farklı türleri olan anksiyete bozuklukları ortaya çıkan belirtiler ve tetikleyiciler açısından farklılık göstermektedir. Bu nedenle de tedavide doğru tanının konması son derece önem taşımaktadır.
Genel anksiyete bozukluğu, kişinin sürekli bir endişe ve kaygı durumu içinde olmasını ifade eden durumdur. Genel anksiyete bozukluğu içinde olan kişi sağlığından, geleceğinden, işinden ya da ailevi durumundan sürekli endişe duyduğunu ifade eder. Yaşadığı bu kaygı genellikle ortada bir neden olmaksızın ortaya çıkmakla birlikte kişinin gündelik yaşantısını olumsuz yönde etkiler.
Sosyal anksiyete bozukluğu, kişinin sosyal etkileşimlerden veya topluluk içinde olmaktan duyduğu yoğun kaygıyı ifade eder. Bu tür anksiyete, toplum içinde utandırıcı veya yargılayıcı bir şekilde davranma korkusuyla ilişkilendirilir.
Anksiyete bozukluklarından biri olan panik bozukluğu, beklenmeyen panik ataklar ve bu atakların tekrar aniden gelebileceğine ilişkin bir beklenti kaygısı yaşama ve kaçınma davranışıyla tanımlanır. Panik ataklar, nefes darlığı, kalp çarpıntısı ya da titreme gibi yoğun fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Yoğun korku hissiyle birlikte gelen bu ataklar, panik bozukluk yaşayan kişinin sürekli atak yaşayacağı korkusuna iter.
Özgül fobiler, belirli nesneler, durumlar veya aktivitelerle ilişkilendirilen yoğun korku ve kaçınma davranışlarını içerir. Örnekler arasında uçuş korkusu, yükseklik korkusu veya hayvan fobileri yer alır.
Anksiyete bozukluğu, başarılı bir şekilde tedavi edilebilen bir durumdur. Ancak burada önemli olan nokta kişinin yaşadığı durumun doğru tespit edilmesi ve kişiye özgü olarak belirtilerin şiddetine, kişinin özellikleri ve ihtiyaçlarına uygun olmasıdır.
Anksiyete tedavisinde; Terapi (Psikoterapi), ilaç tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri, destek grupları gibi tek başına ya da bir arada kullanılacak farklı tedavi yaklaşımları kullanılmaktadır.
”
Alo Yeditepe