Diz eklemi ve çevresindeki yumuşak dokular, yerçekimine karşı ayakta durma, yürüme sırasındaki stabilite ve hareketin oluşumunda rol oynar. Bu nedenle de risk altında olan bir eklemdir. Diz eklemine ilişkin şikayetler her yaşta olabilir.
Günlük yaşamımızda yürüme, oturma, merdiven çıkma, çömelme gibi hareketleri birçok kez yapmaktayız fakat normal şartlarda, bu hareketleri yaparken dizimizin farkında olmayız. Diz eklemi ve çevresindeki yumuşak dokular, yerçekimine karşı ayakta durma, yürüme sırasındaki stabilite ve hareketin oluşumunda rol oynar. Bu nedenle de risk aitında olan bir eklemdir. Diz eklemine ilişkin şikayetler her yaşta olabilir.
Eğer bu şikâyetlerden bir veya daha fazlası varsa doktorunuza başvurunuz. Çünkü beklemek zaman kaybıyla durumun kötüleşmesine yol açabilmektedir. Doğru tanı, doğru tedavi için esastır. Doğru tanı için de asıl olan, şikâyetlerin ayrıntılı sorgulanması ve fizik muayenedir. Kan ve idrar tetkikleri, röntgen, MRI gibi tetkikler ancak bu muayenenin tamamlayıcısı olarak ikinci sırada gelmektedir.
Diz eklemi uyluk kemiği, kaval kemiği ve diz kapağından yani üç kemikten oluşan bir eklemdir. Kıkırdak yapısı ekleme binen yükleri karşılamakta ve eklemin yumuşak ve düzgün hareket etmesine yarar. Menisküs dediğimiz kıkırdak benzeri yumuşak dokuda benzer fonksiyona sahiptir. Bağlar kemikleri birbirine bağlar ve eklemin stabilitesinden sorumludur. Kaslar hem hareketten hem de diz stabilitesinden sorumludur. Tendonlar kasların kemiklere yapıştığı yerlerdir ve zorlanmalarda ağrının kaynağı olabilirler. Burada dediğimiz yumuşak dokular kemik ve bağlar arasında bulunup, sürtünme ve zorlanmalara karşı fayda sağlarlar. Diz eklemi ağrıları tüm bu yapılardan bir veya birkaçından kaynaklanıyor olabilir. Kaynaklandığı anatomik yapıya göre tedavi seçenekleri de değişkenlik gösterir.
Halk arasında romatizma diye bilinen, eklemde ağrı, şişlik, kabalaşma, hareket kısıtlılığına yol açan, dejeneratif eklem hastalığı yani osteoartrit özellikle 40'lı yaşlardan sonra çok sık görülen bir diz ağrısı sebebidir. Temel tedavisi fizik tedavi olan bu hastalıkta eklem içi suni eklem içi sıvısı uygulaması, glukozamin-kondroitin sülfat gibi doğal besin takviyelerinin kullanılmasından da faydalanılabilmektedir. Bu tip ürünlerin mutlaka doktor tavsiyesi ve gözetiminde kullanılması gerekmektedir. Çünkü ilaç olarak kabul görmese de bazı açılardan takibi gerekmektedir.
Toplumda daha nadir görülen, daha belirgin şişlik ve ısı artışı, istirahat ağrısının ön planda olduğu bir hastalıktır. Tedavisinde temel olarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı bazı romatizma ilaçlarından faydalanılmaktadır. Gut hastalığı da ayak baş parmağından sonra en sık dizde görülen bir enflamatuar hastalıktır. Enfeksiyona bağlı eklem iltihaplanması da ülkemizde az rastlanmayan oranlarda görülmektedir. Burada eklemde şişlik, kızarıklık ve ağrı çok hızlı ilerleyebileceği gibi, tüberküloz, brucella gibi enfeksiyonlarda ise daha yavaş bir seyir gösterebilir. Septik artirt dediğimiz bu tablo acil tanı ve tedavi gerektirir çünkü geç kalınırsa kalıcı hasarlar bırakabilir. Sık sık üzerinde durduğumuz gibi ayrıntılı öykü ve fizik muayene sonucunda tanı konabilir. Gerekli kan tetkiki ve görüntüleme yöntemleriyle tanı kesinleştirilerek hızla medikal tedavi planlanır. Eklemdeki sıvının çekilerek kültüre yollanması kesin tanı için doğru çözümdür.
Bunların yanı sıra tendinit, bursit gibi zorlu hareketler yapılması veya ani ters hareketlerin yapılması sonucunda yumuşak dokularda hasar sonucu da hareketlerle lokal ağrılar ve şişlikler olabilir. Her diz ağrısı ve şişliği romatizma demek değildir.
Menisküs ve çapraz bağ yırtığı bir travmaya bağlı ise ağrı genelde şiddetli ve anidir. Kısa sürede diz şişer bazen kilitlenebilir. Travma geçirmeden de eklem dejenerasyonuna bağlı menisküs yırtığı görülebilir. Travmaya bağlı olanla bu şekilde gerçekleşen yırtıklara tedavi yaklaşımı da farklılık gösterebilmektedir. Travmaya bağlı menisküs yırtıklarında cerrahi uygulamalar daha ön planda yer alırken, dejenerasyona bağlı yırtıklarda öncelikle fizik tedavi ve egzersiz programları tercih edilmelidir. Ama unutulmamalıdır ki tüm bu tedavi seçeneklerinin önceliği sadece tanıya ve sebebe göre değil, muayeneye göre hekimin tercihidir.
Bunların içinde en çok bilineni kondromalazi patelladır. Diz kapağının eklem yüzeyindeki kıkırdağın yumuşaması veya eklem içinin bozulmasını ifade eder. Koşma, merdiven inip çıkma, çömelme ve atlama gibi diz bükülerek yapılan hareketler ekleme binen yükün arimasına yol açarak ağrıya neden olur. Ağrı diz önünde hissedilir. Genelde bu hastalar genç yaş grubundadır.
Diz ekleminde periyodik şişliği ile karakterizedir. Özellikle genç kadınlarda görülür. Şişlik 24 saat içinde gelişir ve 2-4 gün içinde yavaş yavaş kaybolur. Diz şiş olmasına rağmen ağrı çok az olabilir.
Eklem yüzünden kıkırdak ile bir parça subkondral kemikten oluşan parçanın kısmen ayrılmasıdır. Daha sonra bu parça tamamen ayrılıp eklem içine düşerek yabancı cisim halini alabilir. Bu durumda eklemde kilitlenme olabilir.
Bunların dışında daha nadir görülen osteonekroz (kemikte kanlanma bozukluğuna bağlı çürüme), patella (diz kapağı) yerleşim bozuklukları, kemik tümörleri, eklem faresi gibi ekleme bağlı diz ağrısı sebepleri de mevcuttur.
Kalça ve bel ile ilgili sorunlara bağlı ağrılar bazı durumlarda dizde hissedilebilir. İyi bir muayene ile ağrının kaynağı saptanabilir.
Hastaya uygulanacak tedavi seçeneği tanısının yanı sıra hastanın yaşına, aktivite seviyesine, mesleğine göre de değişir. Yeni oluşmuş travmatik bir durumda ağrı ve şişliğin azaltılması ve doku iyileşmesini sağlamak ilk hedeftir. Bunun için, buz uygulaması, ağrı kesici antinflamatuar ilaçlardan faydalanılır. Elastik bandaj ve splint ile istirahat sağlanır. Uygun egzersiz programına fizik tedavi uzmanının değerlendirmesine göre uygun zamanda ve doğru egzersiz programıyla başlanır. Eklem içindeki sıvı çok ise gerginlikten kurtarmak için sıvı boşaltılır. İkinci kere sıvı birikirse sıvı tekrar boşaltılarak dize eklem içi kortizon enjeksiyonu düşünülebilir.
Çevre yumuşak dokudan kaynaklı ağrı ve şişliklerde yumuşak doku enjeksiyonlarından faydalanılabilir. Uzun süredir var olan kronik ağrılarda ise fizik tedavi uygulamaları, elektroterapi ve egzersiz programlarının birlikte uygulanmasıyla kalıcı ve çok olumlu sonuçlar alınmaktadır.
Fizik tedavi uygulamalarıyla dokunun kan akımının sağlanması, doku onarımı, kıkırdak yapımının uyarılması, ödemin ve sertliğin giderilmesi, eklem hareket kısıtlılıklarının açılması, kas gruplarının kuvvetlendirilmesi, ağrının azaltılması sağlanmaktadır.
”
Alo Yeditepe