Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı kemik ve yumuşak doku tümörleri biyopsisi hakkında merak edilen soruları yanıtladı.
Kemik ve yumuşak doku tümörleri, vücudumuzdaki kas, sinir, yağ dokusu ve damarlar gibi “yumuşak dokular ve kemik, kıkırdak eklem gibi dokulardan kaynaklanmaktadır. Ağırlıklı ölerek çocukluk ve yetişkinlik çağında ortaya çıksa da kemik ve yumuşak doku tümörleri her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Vücudun farklı yerlerinde ele gelen şişlik şeklinde kendini gösteren kemik ve yumuşak doku tümörlerinin kötü huylu olduğu düşünülüyorsa biyopsi işlemi gerçekleştirilmektedir.
Biyopsi, vücutta kanser açısından şüpheli olduğu düşünülen bir kitleden açık ya da kapalı yöntemlerle parça alınması işlemidir. Çoğunlukla ince bir iğne yardımıyla kapalı olarak bu işlem gerçekleştirilir. Parça, kitlenin bulunduğu yere ve kaynaklandığı dokuya göre ultrason, skopi ya da tomografi eşliğinde alınır ve değerlendirilmek üzere patoloji bölümüne gönderilir.
Vücuttaki bir kitlenin kötü huylu olduğundan şüphelenildiği durumlarda biyopsi işlemi yapılmaktadır. Biyopsi işleminin yapılabilmesi için kişinin öykü, fizik muayene ve gerekli radyolojik tetkiklerle ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmeler neticesinde biyopsinin gerekli olup olmadığı netleştirilir. Eğer biyopsi gerekli görülürse hangi yöntem ile kitlenin neresinden örnek alınacağı gibi ayrıntılı ve süreç için oldukça önemli olan bir biyopsi planlaması yapılmalıdır.
Biyopsi ile olası bir kötü huylu tümörden alınan parçanın değerlendirilmesi neticesinde tümörün asıl tanısı konulmaktadır. Yani tümörün adı konulmaktadır. Bu durum tümöre sonraki yaklaşımın nasıl olacağını belirleyen çok önemli bir aşamadır. Tabiri caizse gömleğin iliklenen ilk düğmesidir. Bu nedenle biyopsi oldukça önem taşımaktadır.
Biyopsi, tedaviyi ve tedavinin sonuçlarını direk olarak etkileyen çok önemli bir işlemdir ve mutlak uyulması gereken birtakım kurallara tabidir. Bu aşamada yapılan hatalar geri döndürülemez sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenle biyopsi işlemi hastanın daha sonraki cerrahisini gerçekleştirebilecek ve ortopedik onkoloji konusunda tecrübeli bir hekim tarafından yapılmalıdır.
Kimi tümörler kemoterapi ve radyoterapiye duyarlı iken kimileri duyarsız olabilmektedir. Biyopsi ile tanı netleştirildikten sonra, önce cerrahi mi yoksa önce kemoterapi ve/veya radyoterapi sonra cerrahi mi, kemoterapide hangi ilaçlar kullanılmalı gibi hasta için oldukça önemli soruların cevabı ortaya konarak tedavi süreci başlar.
”
Alo Yeditepe