Kalça eklemi hastalıkları, kalça eklemini oluşturan kemik, kıkırdak, bağ, kas ve tendon gibi yapılarda gelişen bozuklukları ve işlev kayıplarını tanımlamaktadır. Bu hastalıkların oluşum nedeni, doğuştan gelen gelişimsel sorunlardan, travmalara, yaşlanmaya bağlı kireçlenmeye kadar çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Dolayısıyla kalça eklemi hastalıkları doğuştan itibaren, yaşamın her döneminde görülebilmektedir.
En yaygın görülen kalça eklemi hastalıklarını şöyle sıralamak mümkün:
Gelişimsel kalça çıkığı (Doğuştan gelir)
Toksik sinovit (Çocuklarda geçici eklem iltihabı)
Kalça sıkışma sendromu
Femur başı osteonekrozu (kemik ölümü)
Kalça ekleminde kireçlenme (Osteoartrit)
Kalça bursiti, tendinit, labrum yırtıkları
Kalça kırıkları (özellikle yaşlılarda)
Kalça eklemi hastalıkları çok yönlü sebeplere bağlı gelişebilir ve hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen sorunlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle risk faktörlerinin bilinmesi, erken tanı ve uygun tedavi için oldukça önem taşımaktadır.
Hastalığın ortaya çıkması altta yatan nedenlere ve risk faktörlerine göre değişebilmektedir.
Kalça eklemi hastalıklarının nedenleri ve sonuçlarını şöyle sıralamak mümkün:
Genetik yatkınlık; Kişinin ailesinde benzer kalça sorunlarının görülmesi bazı problemlerin ortaya çıkmasında risk oluşturabilmektedir.
Doğumsal gelişim bozuklukları; Bu durumda kalça ekleminin anne karnında veya bebeklik döneminde tam gelişememesi nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bebeklik döneminde görülen gelişimsel kalça çıkığı en tipik örneğidir.
Travmalar ya da kazalar; Yaşamın her anında ortaya çıkabilecek düşme, çarpma ya da spor yaralanmalarına bağlı olarak da kalça bölgesinde sorunlara neden olabilmektedir. Özellikle gençlik döneminde daha fazla ortaya çıkmaktadır.
Enfeksiyonlar; Özellikle çocukluk döneminde geçirilen toksik sinovit gibi enfeksiyonlar sonrasında geçici kalça sorunları ortaya çıkabilmektedir.
Yaşlanma ve kıkırdak yıpranması; Özellikle 40 yaş sonrasında yaşla binlikte kıkırdak dokuda yıpranma artar. Kireçlenme, hareket kısıtlılığı, osteoporoz ve buna bağlı kalça kırıkları ortaya çıkabilir.
Kalçaya ağrıya neden olun durumlar çok çeşitlidir. Kireçlenme, sıkışma sendromu, enfeksiyonlar, travmalar, kalça çevresi kas-tendon sorunlarına bağlı olarak ağrı yaşanabilmektedir. Ağrının her zaman ciddi bir hastalığa işaret ettiği söylenemez. Ancak özellikle kasık bölgesinde hissedilen, hareketle artan ve süreklilik gösteren ağrılar mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kasık ağrısı: Kalça eklemindeki sorunların en tipik belirtisi kasık bölgesindeki ağrıdır. Ancak birçok kişi kasık ağrısının kalçadan kaynaklanabileceğinin farkında değildir.
Hareketle artan ağrı: Özellikle herhangi bir aktivite ya da harekete bağlı olarak kalça bölgesinde ağrının artması, kireçlenme ve sıkışma sendromuna işaret edebilmektedir.
Oturup kalkmada zorlanma: Hareket kısıtlılığı, kıkırdak hasarı durumunda kişi oturup kalkarken zorlandığından şikayet eder.
Topallama, yürürken dengesizlik: Gelişimsel kalça çıkığı, travma sonrası problemler de yürürken dengesizlik ve topallama gibi belirtilerle kendini gösterir.
Gece ağrısı: İlerlemiş eklem sorunlarının en tipik belirtilerinden biri gece boyu süren ağrılardır.
Kalça sıkışma sendromu, kalça eklemine ait iki kemiğin birbirine sürtünmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Kalça eklemi, uyluk kemiğinin (femur) başı ile leğen kemiğindeki (asetabulum) yuva arasında oluşur. Normalde bu iki yapı uyum içinde çalışır. Ancak bazı kişilerde bu kemik yapılar arasında yapısal uyumsuzluk olur ve hareket sırasında bu bölgeler birbirine sürtünerek sıkışma oluşturur.
Aslında bu durum doğuştan gelen hatta belki de genetik diyebileceğimiz bir kemik yapısı farklılığından kaynaklanmaktadır. Nasıl ki her insanın gözü, kulağı, burnu birbirinden farklıysa, eklemlerimiz de öyledir. Bazı kişilerin kalça eklemi bazı hareketlere karşı daha az toleranslı olabilmektedir. Örneğin, bacakları açma hareketi ya da bazı spor aktiviteleri sırasında, kalçayı oluşturan iki kemik (femur başı ve asetabulum) birbirine sürtünerek sıkışmaya neden olabilmektedir. Daha ileri yaşlarda ortaya çıkan kireçlenme (osteoartrit) vakalarının yaklaşık yüzde 40'ı aslında bu tür sıkışmalarla başlamaktadır.
Kasık bölgesinde ağrı (en sık belirti), kalça önünde veya yan tarafında ağrı, oturup kalkarken veya araca binip inerken zorlanma, kalçayı bükme ve döndürme hareketlerinde batma veya takılma hissi, Aktiviteyle artan, dinlenince azalan ağrı ve uzun süre yürüyünce yorgunluk ve tutukluk hissi kalça sıkışma sendromunun belirtileri arasında yer almaktadır.
Eklem kıkırdağının zamanla bozulması sonucu oluşan Osteoartrit yani kireçlenmenin en tipik belirtileri; Kasık ve kalçada ağrı, hareket kısıtlılığı, sabit duruşlarda zorlanma ve zaman içinde topallama görülebilmektedir. Tedavisinde ilaçlar, fizik tedavi, yaşam tarzı düzenlemelerinin bir arada kullanıldığı kireçlenme tedavisinde ileri evrede kalça protezi de uygulanabilmektedir.
Kalça eklemi hastalıklarında hastanın sağlık sorunu, genel durumu gibi etkenler bir arada değerlendirilerek tedavi planlaması yapılmaktadır. Erken evrede ilaç tedavisi, fizik tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri daha ileri evrelerde enjeksiyonlar ve yine koruyucu tedaviler uygulanırken yine hastanın durumuna göre ileri evrede protez cerrahisi gibi cerrahi tedaviler gündeme gelir.
Bunun yanında hastadan; kas gücünü koruması, riskli hareketlerden kaçınması, fazla kilosu varsa kilo kontrolünün sağlanması ve düzenli fizik tedavi yapılması gibi korumaya yönelik stratejiler geliştirmesi beklenmektedir.
Bu içerik Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
”
Alo Yeditepe
