Bel ve boyun ağrılarından sonra en sık karşılaşılan problem olan omuz ağrıları gündelik yaşamı ciddi şekilde etkileyebiliyor. Özellikle kolunu yoğun kullanarak çalışan kişilerde doktora başvuru nedenleri arasında da ilk sırada yer aldığını anlatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı omuz ağrısının şeklinin altta yatan soruna göre değiştiğini söylüyor.
İnsan vücudunun en hareketli ve en karmaşık eklemi olarak omuz eklemi gösteriliyor. Aslında omuz ağrısının bu denli sık yaşanmasının nedenlerinin başında da bu özellik geliyor. Omuz eklemi köprücük, kürek ve kol kemiğinden oluşuyor. Ancak eklemin sağlam bir yapısının olmasında kemik yapılar kadar eklem etrafındaki yumuşak dokuların da etkisi vardır. Bu nedenle sıklıkla omuz bölgesinde yumuşak doku lezyonları ortaya çıkıyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, omuz ağrılarında kronik süreçte (uzun dönemde) travma olmaksızın gelişen omuz ağrılarının tedavisinin öncelikle konservatif (ameliyatsız) tedaviler olduğunu hatırlatarak bu bölgede ortaya çıkabilecek sorunlar ve çözüm önerilerini hakkında bilgi verdi…
Eklem kapsülünün üzerinde ligaman denilen kemikleri birbirine bağlayan bağlar vardır. Bu bağların üzerinde de omuz eklemini hareket ettiren kasların tendonları bulunuyor ki omuzu hareket ettiren kasların kemiğe tutunmasını sağlayan kirişler olarak açıklanıyor. Omuzu çevreleyen döndürücü manşet (rotator kaf) denilen 4 önemli tendon bulunuyor ve yırtıkları da dolayısıyla çok önem kazanıyor. Özellikle ev kadınlarının en çok yakındığı bu durum kürek kemiğinin bir uzantısı olan kaslardaki sıkışma sonrası ortaya çıkıyor. Kolun havaya kaldırılması, arkaya doğru yöneltilmesi gibi hareketlerde ağrı hissinin sıkışma sorunun belirtileri arasında yer aldığını söyleyen uzmanımız özellikle omuzdan başlayarak kola kadar uzanan ağrının da en karakteristik bulgular arasında yer aldığını belirtiyor. Ayrıca omuz eklemini hareket ettirirken takılma hissi de gözlenebiliyor. Bu nedenle tanı koyarken hastanın ayrıntılı hikayesinin önemli olduğunu belirten uzmanımız, “Ayrıntılı ve fizik muayeneyi takiben yardımcı görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Rotator kaf yırtığından şüphelenildiği durumlarda MRI (manyetik rezonans görüntüleme) tetkiki istenir” diyor.
Omuz eklemini çevreleyen kapsül de bir eklem kılıfı bulunuyor. Kapsülde yapışıklığa neden olan durumlarda donuk omuz olarak belirtilen sorun ortaya çıkıyor. Uzmanımızın verdiği bilgiye göre, donuk omuz sorunun özellikle şeker (diyabet) ve tiroid (hipotiriroidi) hastalığı olan kişilerde omuzunda herhangi bir sebeple ağrı oluşması sonucunda kolunu kullanamama ile ortaya çıkıyor. Hasta kolunu kullandıkça ağrısının arttığından şikayet ediyor. Kullanmadıkça ağrı azalsa da omuz hareket kısıtlılığında artış gözleniyor. Sonunda, ağrı-hareket kısıtlılığı arasında bir kısır döngü oluşuyor. Donuk omuz sorunun en sık belirtisinin hastanın omuzunu öne ve yana kaldırdığı sırada artan ağrısı olduğunu anlatan uzmanımız “Tedavide önce hastanın ağrısını azaltmak sonrasında da omuz egzersizleri ile hareket açıklığını arttırmak gerekir. İnatçı vakalarda kapalı yöntemlerle (artroskopi) omuz hareket açıklığını arttırmak gerekebilir” diye konuşuyor.
Özellikle gece artan omuz ağrısına dikkat çeken uzmanımız “Bu tür ağrılar sinir sıkışması ya da çok ileri vakalarda kireçlenme (artroz)dan kaynaklanabileceği gibi omuz çevresi kemik ve yumuşak doku tümörleri de benzer belirtiler gösterebiliyor. Dolayısıyla ayırıcı tanıda bu noktanın atlanmaması gerekir. Tanı röntgenle konulabilir.”
Omuz ağrısı bazı durumlarda boyun bölgesindeki boyun omurlarındaki problemlere de bağlı olabiliyor. Bu sebebi dışlamak için hasta muayenesinin önemli olduğunu söyleyen uzmanımız “Sıkışma sendromundan şüpheleniyorsa akromion kemiği üzerindeki boşluğun içine lokal anestetik madde enjeksiyonu uygulanabilir. Ağrının azalması bizi sıkışma sendromu tanısı koymaya yönlendirir. Aslında hem bir tanı, hem de bir tedavi yöntemidir” diye konuşuyor.
Nedeni ne olursa olsun omuz ağrısı tedavisinde amacın ağrıyı azaltmak ve hastanın mümkün olabilecek en kısa süre içerisinde gündelik hayatına dönmesini sağlamak olduğunu söyleyen uzmanımız kronik süreçte (uzun dönemde) travma olmaksızın gelişen omuz ağrılarının tedavisinin öncelikle konservatif (ameliyatsız) tedavi olduğunu anlatıyor. Genel tedavi yaklaşımıyla ilgili şunları anlatıyor: “Bu amaçla 3 haftalık ağrı kesici ve enflamasyonu azaltıcı ilaçlardan faydalanılır. Ağrının azalmasıyla birlikte rotator kaf kaslarının kuvvetlenmesi amacıyla egzersizler başlanır. Bu egzersizler şikâyetlerinizin tekrarlamaması için oldukça önemlidir. Kaslar kuvvetlendiğinde omuz başının yukarıya yer değiştirmesi ve omuz başının akromion altında tekrar sıkışması önlenmiş olur. Bazı durumlarda gerekirse omuza kortizon enjeksiyonu gibi tedavi edici uygulamalar yapılabilir.”
Konservatif yöntemlerle başarılı sonuçlar alınamazsa ya da büyük bir kas yırtıkları tespit edildiğinde cerrahi tedavi gündeme geliyor. Cerrahinin özellikle omuz konusunda uzmanlaşmış ortopedi ve travmatoloji uzmanlarınca yapılmasının önemine dikkat çeken uzmanımız sözlerine şöyle devam etti: “Ameliyat hastaların yüzde 90’ndan fazlasında kapalı yöntemlerle yapılıyor. Omuzda yapılan 1 cm lik 4-5 adet delikten skop yardımı yapılan artroskopik cerrahide, kemik çıkıntılarının traşlanması, var ise tendon yırtıklarının dikilmesi ve köprücük kemiği ile kürek kemiği arasındaki akromioklavikuler eklemde kireçlenme olan vakalarda köprücük kemiği ucunun traşlanarak çıkarılması işlemleri başarıyla gerçekleştirilebiliyor.”
”
Alo Yeditepe