Nodül; beze, şişlik, çıkıntı anlamında bir kelime olup, tiroid bezinin içinde oluşan yuvarlak, sert, şişliklerdir. Boyutları birkaç milimetreden, birkaç santimetreye kadar değişebilmektedir. Sayıları da değişkendir; tek olabilecekleri gibi, onlarca da olabilirler. Nodülün en önemli özelliği kanser riski taşımasıdır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, tüm nodüllerin sadece yüzde 5’i kanserlidir. Yani nodülü olan hastaların bu konuda gereksiz stres yapmamaları gerekir. Bu noktada önemli olan hangi nodülün kanserli olabileceğinin belirlenmesidir. Bu da konusunda uzman hekimler tarafından yapılabilmektedir.
Tiroid nodüllerinin sadece yüzde 5’i bulgu verirken yüzde 95’i hiçbir bulgu vermez. İşte bu nedenle bir çok nodül sıklıkla rastlantısal olarak tespit edilir. Ender de olsa ortaya çıkan belirtiler ise boyunda şişlik, yutkunma güçlüğü, yutkunurken takılma hissi, boyunda ele gelen bezelerdir.
Tanı muayene ve ultrasonografi ile konulur. Ultrasonografi hem nodülün tanısını koyarken, hem de ciddiyeti (kanser riski taşıyıp taşımadığı) konusunda önemli bilgiler verir.
Tiroid nodüllerinde hangi tedavinin uygulanacağı nodülün ultrasondaki görüntüsü ile belirlenir. Küçük ve riskli görüntü vermeyen nodüllere hiçbir tedavi uygulanmaz. 3 ya da 6 aylık periyotlarla takibe alınır. Büyük olmayan ve riskli görüntü veren nodüllerde iğne biyopsisi yapılır. Nodül çapı büyükse ya da ultrasondaki görüntüsü kanser açısından ileri derecede risk taşıyorsa doğrudan ameliyat kararı verilir.
Asla değildir! Bir tiroid nodülünde kanser olma olasılığı sadece yüzde 5’dir. Yani nodülü olan hastalar bu konuda gereksiz stres yapmamalıdır. Önemli olan hangi nodülün kanserli olabileceğinin belirlenmesidir. Nodülü olan hastaların tiroid ve endokrin hastalıklar konusunda uzman hekimlere başvurmaları yeterlidir.
Tiroid bezinin az çalıştığı ya da ameliyatla tiroid bezinin alındığı durumlarda bezin salgıladığı hormonlardan biri olan T4 hormonunun bir tablet şeklinde yutulması ile yapılan tedaviye hormon replasman tedavisi denir.
”
Alo Yeditepe