Öncelikle şunu iyi anlamak gerekir; şişmanlık (obezite) dünyanın en ciddi sağlık sorunlarından biridir ve şişmanlığın çok az bir bölümünün sebebi bilinmektedir. Yani kilo fazlası olan kişilerin birçoğunda sebebin ne olduğu bilinmemektedir. Tiroid bezinin az çalışması şişmanlığa neden olur ancak bu yaygın görülen bir şişmanlık nedeni değildir. Bununla birlikte şişmanlık problemi olan herkesin, diğer ileri tetkiklere geçmeden önce kanda tiroid hormonlarına baktırması gerekmektedir.
Guatr, tiroid bezinin büyümesidir. Eğer bez yavaş çalışmıyorsa tek başına guatr varlığı kilo alımına neden olmaz. Şişmanlığın çok az bir bölümünün sebebinin tiroid bezi ile ilişkili olduğu unutulmamalıdır.
Bunun nedeni Karadeniz bölgesinde yüksek dağlık bölgelerde yaşayan insan sayısının fazla olmasıdır. Yüksek dağlık bölgelerde toprak ve sudaki iyot miktarı azdır. Dolayısıyla bu insanlar doğal yollarla (yani gıdalar ve su ile) yeterli iyot alamamaktadır. Tiroit bezine hormon üretmek için yeterli iyot gelmediğinde doku kendisini büyüterek sorunu çözmeye çalışır ve sonuçta tiroid bezi büyür yani guatr ortaya çıkar.
Tiroid ilaçları kilo aldırmaz, tersine metabolizmayı düzenleyerek gereksiz kilo alımını engeller. Dolayısıyla hiçbir hasta kilo alacağım endişesiyle, doktorunun tavsiye ettiği tiroid ilaçlarını almayı bırakmamalıdır.
Evet, vardır. Bu ürünler tıpta “guatrojen gıdalar” ya da “iyot seven gıdalar” olarak tanımlanmaktadır. Bu gıdalar tüketildiğinde vücuttaki tüm iyodu kendi bünyeleri içine alır. Oysa tiroid bezi hormon üretmek için bol miktarda iyoda gereksinim duyar. Vücutta iyot kalmayınca tiroid bezi daha çok hücre üretir ve bu da bezin büyümesine neden olur. Bu gıdalar içinde başrol karalahanaya aittir. Çünkü karalahana iyodu en çok seven gıdadır. Ayrıca beyaz lahana, turp, brokoli gibi yiyecekler de çok tüketildiklerinde guatra neden olabilmektedir.
Her organın olduğu gibi tiroid bezinin de iltihabı vardır. Ancak tiroid bezi iltihabının özelliği, herhangi bir mikrop (bakteri, virüs ya da mantar) olmaksızın vücudun kendi kendine ürettiği bir iltihap olmasıdır. Dolayısıyla bu sorunun çözümünde antibiyotikler kullanılmaz ve çabuk geçmez, iyileşmesi uzun zaman alır. Bu süreçte tiroid hücrelerinin fonksiyonları bozulabilir ve bu durum tiroidit olarak adlandırılır. Başlangıçta hastaların %5’inde kanda tiroid hormonları azalır. Dolayısıyla bu tür hastalar yakın takip gerektirmektedir.
Tiroid hastalıklarının genetik olma olasılığı vardır. Birçok tiroid hastasının ailesinde farklı türlerde de olsa iyot eksikliği vardır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki, ailesindeki hiçbir bireyde tiroid hastalığı olmayan kişilerde de hastalık ortaya çıkabilmektedir. Yani ailede hastalık olmaması riski azaltmakla birlikte ortadan kaldırmamaktadır.
Gerek iyi huylu, gerekse kötü huylu (kanser) tiroid hastalıkları kadınlarda erkelerden üç kat daha sık görülmektedir. Ne yazık ki bunun nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Kadınlık hormonlarının (östrojen ve progesteron) burada önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.
Tiroid bezi hormon üretmek için iyot atomuna ihtiyaç duyar. İyot, tiroid bezi için olmazsa olmazdır. Doğal yollardan iyot alımının eksik kalındığı durumlarda, bunu yerine koymak için en uygun gıdanın tuz olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tuzlara belli düzeyde iyot eklenmesi önerilmektedir. Ülkemizde de bu öneriye uyulmuştur. Dolayısıyla sağlıklı bir tiroid bezine sahip olmak için, market raflarındaki tuz paketlerinde “iyotlu” ibaresi olan tuzları tüketmek çok önemlidir. Bu paketlerin güneşe maruz kalması durumunda iyodun uçacağı unutulmamalıdır. Ayrıca tiroid bezi fazla çalışan insanların (hipertiroidili kişiler) iyotsuz tuz kullanması gerektiği de unutulmamalıdır.
Graves Hastalığı dışında hiçbir tiroid hastalığı gözlere vurmaz, gözlerde hastalık oluşturmaz. Bu, sadece Graves’e özgü bir durumdur. Ancak şu da iyi bilinmelidir ki, gözlerde oluşan her türlü irileşme Graves hastalığı anlamına gelmez. Farklı nedenlerden de kaynaklanabileceği düşünülerek mutlaka soruna neden olan ana etken araştırılmalıdır.
”
Alo Yeditepe