Farklı hastalıklar nedeniyle karaciğerde hasar meydana gelebilmektedir. Zaman içinde bu hasarlara bağlı olarak karaciğerin normal yapısının yıkılması ve yerini nodül ve fibroz yapıların alması siroz olarak tanımlanmaktadır. Karaciğerde meydana gelen bu geri dönüşümsüz hasarın tek tedavisi ise karaciğer naklidir. Halen hem dünyada, hem ülkemizde karaciğer nakli yapılan hastalıkların başında siroz gelmektedir. Bununla birlikte doğumsal bazı hastalıklar ve karaciğerin bazı tümörlerinde de karaciğer naklinden yararlanılmaktadır. Karaciğer sirozu, dünyanın pek çok bölgesinde ve ülkemizde, yaşam kayıplarının da en önemli nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da alkol tüketiminin fazla olması hastalığın ana etkenini oluştururken, dünyanın diğer birçok bölgesinde önemli bir toplum sağlığı problemi olan viral hepatitler sirozun nedenlerinde ilk sırayı almaktadır. Ülkemizde de karaciğer sirozunun başlıca nedeni viral hepatitler olarak bilinmektedir.
Karaciğerin fonksiyonlarını doğru olarak yerine getirip, getiremediği birçok özel kan testiyle kontrol edilebilmektedir. Bu testler aynı zamanda, akut ile kronik karaciğer hastalıkları ve hepatit ile kolestaz (safra tıkanıklığı) arasında ayırıcı olabilmektedir.
Karaciğer, vücudumuzdaki 1,4-1,7 kg ağırlığı, yumuşak, pembemsi-kahverengi, üçgen şeklinde en büyük organıdır.
Karaciğerin temel görevleri şöyle sıralanmaktadır.
Karaciğerin yarısından fazlası karaciğer fonksiyonunda bozulma veya başka bir ciddi hasar olmaksızın organ nakli amacıyla donörden alınabilmektedir. Karaciğer, büyük bölümü alındıktan sonra kendini yenileyebilen vücuttaki tek organdır. Bir bölümü alınan karaciğer 7 gün ile 3 ay arasında normal boyutuna gelmektedir. Yenilenmenin çoğu ilk bir hafta içerisinde gerçekleşmektedir. Bu özelliği sayesinde, donörden alınan karaciğerin yarısı karaciğer yetmezliği olan hastalara başarıyla nakledilebilmektedir.
”
Alo Yeditepe