Safra kesesi ameliyatlarının en yaygın nedeni safra taşlarıdır. Bu taşlar genellikle belirti vermese de bazı hastalarda ağrı, hazımsızlık, şişkinlik, mide bulantısı ve özellikle yemeklerden sonra sağ üst karın bölgesinde rahatsızlık hissi yaratabilir.
Daha ciddi vakalar arasında:
Safra taşlarının keseye zarar vermesiyle iltihap gelişebilir. Yüksek ateş, şiddetli karın ağrısı ve enfeksiyon belirtileriyle kendini gösterir.
Safra taşlarının ana safra kanalına düşerek tıkanıklık ve sarılığa yol açması.
Mikro taşlar ve çamurlar zamanla birikerek iltihap veya tıkanıklığa neden olabilir.
Büyük ve şüpheli polipler kanser riski taşıyabilir.
Safra taşları toplumda %10-15 oranında görülmektedir. Özellikle 40 yaş üstü bireylerde, kadınlarda, diyabet ve obezite gibi risk faktörlerine sahip kişilerde daha yaygındır. Her yıl dünya genelinde milyonlarca insan safra kesesi ameliyatı olmaktadır.
Safra kesesi taşları bazen hiçbir belirti vermez ve tesadüfen tespit edilir. Ancak taşlar safra akışını engellediğinde veya safra kesesinde iltihaplanmaya neden olduğunda çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Safra kesesi taşlarının belirtileri arasında aşağıdaki sıralamak mümkün:
Genellikle karnın sağ üst kısmında veya orta kısmında hissedilir. Ağrı, yemeklerden sonra özellikle yağlı yiyeceklerden sonra şiddetlenebilir ve birkaç saat sürebilir.
Ağrı, sağ omuza veya sırtın sağ tarafına yayılabilir.
Safra kesesi taşları olan kişilerde mide bulantısı ve bazen kusma görülebilir.
Özellikle yağlı yiyecekler tüketildiğinde midede rahatsızlık hissi, gaz ve şişkinlik olabilir.
Eğer safra taşı safra yollarını tıkarsa, ciltte ve gözlerde sararma (sarılık), koyu renkli idrar ve açık renkli dışkı görülebilir.
Safra kesesi iltihaplanırsa (kolesistit), ateş ve üşüme-titreme ortaya çıkabilir.
Bu belirtilerden herhangi biri şiddetli hale gelirse veya uzun süre devam ederse, bir doktora başvurmak önemlidir.
Her safra kesesi taşı ameliyat gerektirmez. Şikâyet yaratmayan taşlar takip edilebilir. Ancak diyabet hastaları gibi risk grubundaki kişilerde ameliyat daha erken planlanabilir.
Bekle-Gör Yaklaşımı: Belirtiler oluşana kadar takip edilir.
Endoskopik Retrograd Kolanjiyopankreatografi (ERCP):Safra kanalına düşen taşların temizlenmesi için kullanılan bir tekniktir.
Perkütan Kolesistostomi: Ameliyatı kaldıramayacak hastalar için cilt üzerinden kateterle safra kesesinin boşaltılması işlemidir.
Ameliyatın geciktirilmesi veya yapılmaması halinde şu komplikasyonlar gelişebilir:
Safra kesesi iltihabının artması ve enfeksiyon riski. Tedavi edilmezse, iltihap ilerleyerek gangrenleşmeye (doku ölümü) veya delinmeye yol açabilir.
Eğer taşlar safra yollarına düşerse, ana safra kanalı (koledok) tıkanabilir ve safra akışı engellenir. Bu durumda hasta sarılık, koyu renkli idrar, açık renkli dışkı ve şiddetli kaşıntı gibi belirtiler gösterebilir.
Ana afra kanalına düşen taşlar pankreas iltihabına yol açabilir.
Enfeksiyonun karın zarına yayılması.
Erken cerrahi planlama, acil ameliyat ihtiyacından daha güvenlidir.
Modern cerrahi yöntemler sayesinde safra kesesi ameliyatları minimal invaziv tekniklerle gerçekleştirilmektedir:
Küçük kesilerle yapılan, hızlı iyileşme sağlayan cerrahi yöntemdir. Laparoskopik cerrahi, küçük kesilerle yapılır, bu da iyileşme sürecini hızlandırır. Ameliyat sırasında, karın bölgesine birkaç küçük delik açılır ve bu deliklerden biriyle kamera yerleştirilir. Kamera sayesinde cerrah, organları net bir şekilde görür. Diğer deliklerden ise küçük aletler ile safra kesesi çıkarılır. Laparoskopik yöntemin en büyük avantajı, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme sağlamasıdır. Hastalar genellikle 1-2 gün içinde taburcu olabilir ve çok hızlı bir şekilde günlük yaşamlarına geri dönebilir. Ayrıca, büyük kesiler yerine küçük delikler kullanıldığı için yara izleri daha az olur ve enfeksiyon riski de düşük olur. Kısacası, bu ameliyat türü hem daha güvenlidir hem de hastalar için daha rahat bir iyileşme süreci sunar.
Göbek deliğinden yapılan tek kesiyle gerçekleştirilen yöntemdir.
Geleneksel açık ameliyata göre daha küçük bir kesi ile yapılan yöntemdir.
Safra kesesi ameliyatı, minimal invaziv cerrahi teknikleri sayesinde günümüzde çok daha güvenli ve konforlu bir şekilde yapılmaktadır. Alternatif tedavi yöntemleri ve ileri görüntüleme teknikleriyle komplikasyon riski en aza indirilerek hastalar için en iyi sonuçlar sağlanmaktadır.
ICG (İndosiyanin Yeşili) floresan kolanjiyografi, ameliyat sırasında safra yollarını daha iyi görmeyi sağlayan gelişmiş bir görüntüleme tekniğidir. Ameliyat öncesinde hastaya damar yoluyla verilen ICG maddesi, karaciğer tarafından işlenerek safra yollarına geçer ve ameliyat esnasında özel bir kamera ile görüntülenebilir.
Ameliyat sırasında anatomik yapıları net görmeye yardımcı olur.
Safra yolları yaralanmalarını önler.
Geleneksel yöntemlere kıyasla daha güvenlidir ve ekstra radyasyon içermez.
Özellikle zor vakalarda, Tokyo Kılavuzları’na göre:
Şiddetli iltihap veya yapışıklık bulunan akut kolesistit vakaları,
Önceden geçirilmiş üst batın cerrahisi olan hastalar,
Mirizzi sendromu gibi anatomik farklılıklar içeren hastalarda bu teknik büyük avantaj sağlamaktadır.
ICG floresan görüntüleme sayesinde ameliyat sırasında cerrahın hata yapma riski azalır ve operasyon daha güvenli hale gelir. Bu gelişmiş teknik, minimal invaziv cerrahinin sunduğu en önemli yeniliklerden biridir.
Safra kesesi alınan hastalar genellikle sağlıklı bir yaşam sürebilir. Ancak bazı hastalar geçici olarak hazımsızlık ve şişkinlik gibi sorunlar yaşayabilir. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz bu tür sorunları minimize eder. Safra kesesi alındıktan sonra, sağlıklı bir yaşam tarzı ve dengeli beslenme, potansiyel sorunları önlemeye yardımcı olur. Çoğu hasta, doktor önerilerine uyduğu sürece herhangi bir ciddi sağlık problemi yaşamadan uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşayabilir.
”
Alo Yeditepe