Farklı hastalıklar nedeniyle bobrek fonksiyonlarında bozulma gelişen kişilerde nefroloji hekimleri, meydana gelen böbrek hasarının durdurulabilmesi, mümkünse düzeltilmesi için maksimum çaba harcamaktadır. Amaç kişinin kendi böbreklerinin en uzun süre çalışmasını sağlamaktır. Tüm müdahalelere rağmen böbrek yetmezliği son aşamaya geldiğinde hastanın hayatta kalabilmesi için bir tedaviye ihtiyaç duyulur. Bugün için, mümkün olan tüm hastalarda, böbrek nakli en ideal tedavidir.
Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Böbrek Nakli ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Aslında kadavra tabiri doğru değildir. Bu ölümle yaşam arasındaki bir sınırda olan, yoğun bakım ünitesinde yaşam destek cihazlarına bağlı ve bilimsel yöntemle beyin ölümü olduğu gösterilmiş, cihazlardan ayrıldığında kısa süre içinde dolaşımın da durmasıyla hayatını kesin olarak kaybedecek kişidir. Kanıtlanmış beyin ölümünden geriye dönüş yoktur. Her beyin ölümü gelişen hastadan organ maalesef alınmaz. Tedavi edilmemiş kanseri, bulaşıcı hastalığı veya ilgili organ yetmezliği olan hastaların organları kullanılmaz. Ayrıca kişinin birinci dereceden yakınlarından “organ bağışı” için izin alınması da gereklidir. Yurdumuzda hem beyin ölümü bildirimi azdır hem de bağış oranları düşüktür.
Aslında esas olan kadavra vericili böbrek nakli olsa da hem her böbrek yetmezliği hastasına yetecek kadar organ bulanamadığı hem de uygun vericiden yapıldığında daha uzun böbrek ömrü sağladığı için canlı vericili böbrek nakli yapılmaktadır. Organ vermeye kendisi gönüllü olmuş, 18 yaşını geçmiş, akıl ve beden sağlığı yerinde, dördüncü dereceye kadar kan veya sıhri (hısım) akrabalardan veya sağlık bakanlığı etik kurulundan geçtikten sonra akraba olmayan kişilerden böbrek alınabilir.
Böbreğin yerine geçecek tedavi seçenekleri dün de belirtildiği gibi böbrek nakli, sürekli ayaktan periton diyalizi ile ev veya bir merkezde yapılan hemodiyalizdir. Her tedavi seçeneği her hastaya uygun olmaz. Hasta için en uygun tedaviyi, takip eden nefroloji uzmanı, daha son dönem böbrek yetmezliği gelişmeden belirlemek ve o yöne hastayı yöneltmekle yükümlüdür. Bu üç tedavi seçeneği içinde maliyet / yarar ilişkisi, hasta ömrü ve kişinin hayat kalitesi açısından en üstün olanı böbrek naklidir. Ancak böbrek nakli 2 kişi ile gerçekleştirilir. Organ vericisi olmadan böbrek nakli gerçekleşmez.
Beyin ölümü beyinde yaşamsal fonksiyonları idare eden “beyin sapı bölgesinin” geriye dönüşümüz ölümüdür. Koma ise beyin kabuğunun (beyin korteksi) zehirlenme, enfeksiyon gibi çeşitli etkenlerle fonksiyonunu geçici olarak kaybetmesidir. Komadan çıkılabilir. Daha önce de söylendiği gibi beyin ölümü geriye dönmez.
Esasında her son evre böbrek yetmezliği olan kişi böbrek nakli için adaydır. Ancak böbrek nakli ameliyatı ve sonuçlarını etkileyecek koroner kalp hastalığı gibi ek bir hastalığı veya B-C virüs hepatiti veya tüberküloz gibi enfeksiyonu veya düzebilecek idrar yolu bozukluğu olanlar bu mevcut durumlarının tedavi edilmesini takiben nakil olabilirler.
Böbrek yetmezliği dışında kontrol altına alınmamış ruhsal ve nörolojik hastalığı olanlar, kanseri olanlar böbrek alıcısı olamazlar. Bazı genetik hastalıklarda karaciğer ve böbrek nakli beraber yapılır.
Eğer son dönem böbrek yetmezliği olan kişi kadavradan böbrek nakli olmak üzere başvurmuşsa kan grubu, doku grupları tayin edilir. Ayrıntılı muayene ve tetkikleri yapılarak başta kalp hastalığı olmak üzere kanser, sarılık, akciğer hastalığı gibi tüm sistemik hastalıklar için araştırılmış olur. Varsa önce bu hastalıklar veya problemler çözüme kavuşturulur. Yoksa ulusal organ nakli bekleme (UKM) sistemine kaydedilerek uygun organ için çağrılmayı bekler.
Canlı vericisi varsa her ikisinin kan ve doku gruplarına bakılır. Kan naklindeki aynı prensip burada geçerlidir. rH faktörünün böbrek naklinde önemi yoktur. Ayrıca alıcı ve verici kan ve hücre karşılaştırılması yapılarak alıcıda vericiye karşı antikor olup olmadığı araştırılır. Her ikisinin de benzer şekilde ayrıntılı muayene ve tetkikleri yapılarak nakil olmalarına engel bir hastalık olup olmadığı araştırılır; tedavi edilecek olanlar nakil öncesi iyileştirilir. Nakle engel durum geçinceye kadar nakil ertelenir.
Böbrek nakline hazırlık alıcı kadar vericini de detaylı şekilde incelendiği bir dönemdir. Her gönüllü kişi sağlığı el vermeden organ vericisi olamaz. Tabiri caizse canlı verici “bir başkasının menfaati, mutluluğu için bıçak altına yatan” kişidir. Bu nedenle vericinin böbrek nakli sonrası sağlığın korunması, kilo almaması, sigarayı bırakmış olması gereklidir.
Vücut kitle indeksi 35’in üzerinde veya 1 den fazla tansiyon ilacı kullanan veya ciddi sistemik hastalığı olan kişilerden organ alınırsa bu kişilerde nakil sonrası kan basıncı düzensizliği, idrarda protein kaybı ve hatta böbrek yetmezliği gelişebilir. Bu tip marjinal verici adaylarından böbrek almanın hem alıcıya hem de vericiye tıbbi etkileri göz önünde tutularak hareket edilmelidir.
Böbrek naklinin erken döneminde hastalar yeni sürece adapte olurken önceki durumlarına göre daha fazla ilaç alırlar. Zamanla bu ilaçların sayısı ve yoğunluğu azalır, hastaların önemli bölümünde ilaçlar ömür boyu devam eder. İştah artmasına bağlı olan kilo artışı, ilaçların cilt yan etkileri bazı hastaları erken dönemde kozmetik açıdan mutsuz edebilir. Uyum sağlamış, iyi çalışan böbrek kronik böbrek hastalığının bütün metabolik ve sistemik hasarlarını ortadan kaldırabilir.
Böbrek nakli olanlar belirli bir süre sonra çalışma hayatına dönebilir, okula devam edebilir, kadın hastalar çocuk sahibi olabilir.
Türk Nefroloji Derneği verilerine göre 2019 yıl itibarıyla Türkiye’de 19 100 kişi böbrek nakilli olarak yaşamaktaydı. 2019 yılında yapılan böbrek nakli sayısı ise 805’i kadavra, 3053’ü canlı verici olmak üzere 3858’ti. Bu yüzde 80 canlı vericili böbrek nakli her yıl yaklaşık aynı şekildedir.
İspanya başta olmak üzere bazı ülkeler kadavradan böbrek naklini arttırmayı başarmışlardır. Kadavra naklinin artması için- tabii ki yoğun bakım ünitesine yatan her hastanın iyileşmesi istenir. beyin ölümü tespitinin çoğalması, beyin ölümü olan kişilerde bakım standardının artırılması ve nihayetinde hasta yakınlarının bağış teklif edildiğinde kabul etmesi, bir başka değişle toplumsal “diğerkâmlığın” artması gereklidir. Ayrıca organ bağışlayan aileler için, örneğin, çocuklarını eğitimine yönelik kolaylaştırıcı girişimler, yapılabilir. Başka yönde destek düşünülebilir. Ancak bunlar devletin gözetiminde ve denetiminde olmalıdır.
”
Alo Yeditepe