Koronavirüs Covid 19 nedeniyle uzmanlar sık sık bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine vurgu yapıyor.
İnsanoğlunun en eski şifa kaynakları arasında yer alan propolis son yıllarda bilim dünyasının daha fazla ilgisini çekiyor. Propolis, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklardan korunmada immün sisteme olumlu katkı sağlama özelliği ile dikkat çekiyor.
Propolisin, bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalıktan korunmada rol oynayabildiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı antik Mısır’dan Asurlular’a kadar binlerce yıldır bal ve diğer arı ürünlerinin iyileştirici (apiterapi) özelliklerinin çeşitli amaçlarla kullanıldığını söylüyor.
Propolisin son yıllarda bilimsel çalışmalara da konu olduğunu ve bilim dünyasının da ilgisini çektiğini belirten Kantarcı, “Propolisin bağışıklık sistemini güçlendirici, mikropları öldürücü, karaciğeri koruyucu, uçuk, soğuk algınlığı, romatizmal hastalıklar ve kanser gibi birçok hastalıkta tedaviyi destekleyici ve koruyucu etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Kalp damar sistemi, astım, bronşit ve göz sağlığı üzerine koruyucu etkileri vardır” diyor.
Propolisin ülseratif kolit ve helikobakter pilori ilişkili mide ülserinde de etkili olabildiğine dair bilimsel kanıtlar bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, propolis ile ilgili sık sorulan soruları ise şöyle yanıtlıyor:
Propolis arıların bitkilerin tomurcuk ve gövdelerinden topladığı reçinemsi maddeleri işlemesiyle ürettikleri bir arı ürünüdür. Arılar propolisi kovanı mikro-organizmalara ve dış etkenlere karşı korumak için kovandaki çatlakları propolis ile onarmak için üretir. Bunu üretirken arılar çoğunlukla kavak ve çamgillerin reçinelerini kullanır. Propolisin bileşiminde % 45 reçine, %30 balmumu, fenolik bileşikler, % 5 mineral ve vitaminler bulunur.
Propolisin mikroorganizmalar üzerinde hücre öldürücü (sitotoksik) etkileri kanıtlanmıştır. Dudak, ağız ve boğazın mikrobik hastalıkları, yaraları ve mide ülseri üzerindeki iyileştirici etkileri de deneysel ve klinik çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Bu özelliğine bağlı olarak antibiyotikle birlikte kullanıldığında tedaviye yardımcı olabilmekte ya da enfeksiyon riskini azaltarak antibiyotiğe gereksinimi azaltabilmektedir. Propolis oksitlenme ile oluşan hücresel hasarlarda antioksidan özelliği ile serbest oksijen radikallerini nötralize ederek hücrenin yapısal değişimini önleyerek tümör oluşumuna karşı koruyucu olabilmektedir. Kalp damar sistemi ve göz sağlığı üzerindeki etkileri de bu özelliğine bağlanmaktadır. Temelde propolis antimikrobiyal, antienflamatuvar ve antioksidan özellikleri ile bağışıklık sisteminin de desteklenmesini sağlamaktadır.
Arıların kovanlarını dış etkenlerden korumak için ürettikleri propolis kovandan alındığı haliyle tüketilemez. Kovandan alındığında içeriğinde yüksek oranda balmumu ve kovandaki bala ulaşmaya çalışan parazitler bulunabilmektedir. Bu nedenle özütleme işlemi ile yapısındaki etken maddelerin bu kirletici maddelerden ayrılması gerekmektedir. Özütleme işlemi sırasında su ve alkol gibi farklı çözücüler kullanılabilmektedir. Eczanelerde damla, kapsül/tablet, krem veya toz halinde bulunuyor.
Propolis özütlemede kullanılan bazı çözücülerin özellikle çocuklarda kullanılması sakıncalı olabilmektedir. Çözücü olarak su kullanılması durumunda ise içerikte bulunan kafeik asit fenetilester (KAFE) ve bazı önemli flavonoitlerin (galangin, krizin, pinobanksin, pinosembrin) suya çok düşük oranlarda geçmesi nedeniyle beklenen yararlar yeterinde sağlanamamaktadır. Doğrudan alındığında acı tadı vardır, balla veya meyve suları ile karıştırılabilir. Yüksek dozlarda ve alkol ile alındığında bulantı, kusma ve mide yanması yapabilir. İçeriğinde bulunan kumarin miktarına bağlı olarak kanama riski olan durumlarda ve cerrahiden önce kullanımına ara verilmelidir.
Su bazlı ürünler çocuklarda kullanılabilir, ancak bunların bir kısmında etken maddelerin daha az olduğunu biliyoruz. Son zamanlarda, TÜBİTAK destekli bir proje kapsamında geliştirilen özel ekstraksiyon yöntemi sayesinde, propolis herhangi bir alkol türevi kullanılmadan fiziksel yöntemlerle saflaştırılarak KAFE ve etkili flavonoitler bakımından maksimum oranda etken maddeye sahip, standardize edilmiş, su bazlı saf propolis elde edilmektedir. Bu tarz ürünlerde taşıyıcı olarak su kullanılmaktadır.
Propolisin yara onarıcı ve doku yenileyici özellikleri vardır. Yanık tedavisinde de antiinflamatuvar, antimikrobiyal ve antifungal etkileri nedeniyle kullanımı vardır. Bu etkinin içeriğindeki pinosembrine bağlı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca antifungal etkisi nedeniyle cildin mantar hastalıklarında, antiviral etkisi nedeniyle cildin uçuk benzeri hastalıklarının tedavisinde de etkili olabilmektedir. Bunun yanında diş eti hastalıklarının tedavisinde de olumlu etkileri vardır.
İçeriğinde bulunan kumarin miktarına bağlı olarak kanama riski olan durumlarda ve cerrahiden önce kullanımı sakıncalı olabilir. Arı ürünlerine allerjisi olanların da kullanması uygun değildir. Alkol ile beraber alınmamalıdır, bulantı ve kusmaya neden olur.
Kanser kontrolsüz atipik hücre çoğalması hastalığıdır. Propolis antiiflamatuvar, antioksidan etkileri ile bu atipik hücre çoğalmasını önler. içeriğindeki polifenol denen maddeleri antitümör etkisi vardır hem hücrelerin atipik hale gelmesini sağlar, hem de kanser hücrelerininin çoğalmak için birbirlerine sinyal iletmesini sağlayan yolları engeller. Genetik olarak kanserli hücre gelişimine yatkınlığı olanlar ve kanser tedavisi almış ve tekrarlama riski olan hastaların kullanmasını öneririm.
Propolis satın alırken mutlaka iyi analiz edilmiş, etken maddesi yüksek, toksik kalıntılar içermeyen ürünleri tercih etmek gerekir.
”
Alo Yeditepe