Sağlığımız için günde en fazla 5 gram yani bir çay kaşığı tuz tüketmemiz gerektiğini hatırlatan İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, ‘’Ne yazık ki genellikle ölçüyü kaçırıyoruz. Bunun en önemli nedeni ise gizli tuz deposu olarak adlandırabileceğimiz hazır gıdalardır’’ dedi.
Yaşamsal faaliyetlerin sorunsuz bir şekilde yürütebilmesi için vücudumuzun tuzdaki elementlere ihtiyacı vardır. Sodyum, su tutucu özelliğinden dolayı, vücuttaki sıvı hacmini dengeler. Ayrıca sinir hücrelerimizde iletimin sağlanabilmesi için gereken bir elementtir. ''Ancak tuzdan en doğru şekilde yararlanabilmek için miktarını doğru ayarlamak gerekir'' diyen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, sağlıklı tuz tüketiminin püf noktalarını şöyle anlattı:
Sağlıklı bir insanın günlük tuz ihtiyacı 5-6 gram kadardır. Ancak yapılan çalışmalarda ülkemizde 14-18 gram civarında günlük tuz tüketimi vardır. Yani ülkemizde normalden 3 kat fazla tuz tüketilmektedir. Ülkemize hipertansiyonun bu denli yaygın görülmesinde tuz tüketiminin etkili olduğu bilinmektedir.
1 yaşını doldurana kadar bebeğinizin ekstra tuza ihtiyacı yok. 6 aya kadar bebekler anne sütünden alması gereken tuzu alır. 1 yaşını geçen bebeklerde ülkemizde genel olarak iyot eksikliğinin yaygın olması sebebiyle az miktarda iyotlu tuz ilave edilebilir. Bu iyotun buharlaşıp yok olmaması için ise tuzun yemeklere piştikten sonra ilave edilmesi uygundur. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2-15 yaş arası çocuklar için günlük tuz tüketimi miktarı 3–4 gram kadardır.
Ülkemizde soframıza gelen çok gizli tuz kaynağı vardır. Turşu, zeytin, işlenmiş tüm hayvansal gıdalar günlük ihtiyacımızın çok üzerinde tuz içerir. Bunun yanında ekmek, salça, patates cipsi, hazır çorba, hazır ayran, bisküvi, pasta, pastırma, salam, sucuk, sosis, hazır soslar, kavrulmuş kuruyemiş, konserve gıdaların yanı sıra işlenmiş ve dondurulmuş gıdalarda ihtiyacımızdan çok daha fazla tuz vardır. Tüm hazır gıdalar, damakta tuz tadı bırakmasa da gizli tuz kaynağıdır.
Tuz tüketimin artmasıyla yüksek tansiyon hastalığı dünyada sık görülen bir hastalık olmuştur. Ödem ve şişmanlık gizli ve açık tuz tüketiminin artmasıyla ortaya çıkan durumlardır. Kalp yetmezliği ve böbrek yetmezliği olan kişilerde tuz tüketimi hastada hayatı tehdit eden, ciddi sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle tüm hipertansiyon hastalarının tuz kısıtlaması yapması kan basıncını düşüreceğinden faydalı olacaktır. Tuzun kısıtlanmasıyla hafif hipertansiyonda kan basıncını normale getirebilir. Hipertansiyonu önlemek ve tedavi etmek için günlük izin verilen tuz miktarı 5-6 gramdır. Böbrek problemlerinde özellikle de böbrek yetmezliğine giden yolda tuz tüketiminin çok ciddi bir önem arz ediyor. Bunun için böbrek yetmezliği hastası olmaya aday dahi olmamak için öncelikle doğru beslenmeliyiz. Bu noktada ev içindeki tuz tüketimi önem taşıyor. Ben hastalarıma ‘tuz tüketmeyin' dediğimde, hastalar ‘ben yemeğime hiç tuz atmam' diyor. Yemeğin nasıl pişirildiğini sorduğumda ise; bir kilogramlık sebzeye bir tatlı kaşığı, hatta yemek kaşığı gibi ölçülerde tuz atıldığı sonucuna varıyoruz. Bununla birlikte, ev salçaları veya hazır salçalar kullanıldığında ise tuz oranının yüksek miktarlara ulaşıldığı görülüyor. Dolayısıyla yemeğe tuz eklemek sadece sofrada kullanılan miktar değildir. Bununla birlikte özellikle hazır gıdalardaki en önemli katkı maddesinin de tuz olduğu
unutulmamalıdır.
Tuz kaybettiren böbrek hastalığı olanlarda, bazı tiroit hastalıklarında ihtiyaç miktarının altında tuz tüketiminde sinir-, kalp ileti sistemi ve kaslar olumsuz etkilenir.
İdrar söktürücü ilaç kullanmadan idrarla tuz kaybettiği kanıtlanmış kişiler, sıcak ortamda çalışarak terleyen kişiler, maraton koşucuları gibi ağır spor yapanların tuz tüketimi kısıtlanmamalı ve kaybettikleri miktara uygun tuz tüketmeleri sağlanmalıdır.
İçerisinde sodyum klorür elementi içeren tuzların hepsi aynı etki ve aynı olumsuz etkilere sahiptir.
Basın Yansımaları:sozcu
”
Alo Yeditepe