Uzmanlar şeker konusundaki sert tavrı kadar tuz tüketiminde de oldukça sertler. Yapılan araştırmaları göz önünde bulunduran doktorlar, Türkiye'de normalden 3 kat fazla tuz tüketildiğinin altını çizerek 'Tuzu hayatınızdan çıkarın' diyor. Peki tuz sağlığı neden bu kadar tehdit ediyor, vücudunuzda nasıl değişimlere sebep oluyor? İşte tuz ile ilgili bilmeniz gerekenler...
Ülkemizde de yaygın görülen hastalıklardan biri olan hipertansiyonla tuz tüketimi arasında güçlü bir ilişki olduğu biliniyor. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin araştırmasına göre Türkiye'de normalden üç kat fazla tuz tüketildiğine dikkat çeken ifade eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, sigarayla birlikte tuz tüketimin de hipertansiyon açısından önemli bir sorun teşkil ettiğini söylüyor. Prof. Dr. Gülçin Kantarcı konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Yüzyıllardır gıdaların saklama sürelerini artırmak amacıyla kullandığımız sofra tuzu, sodyum ve klor içerir. Bu elementler hücrelerimiz tarafından çeşitli fonksiyonları yerine getirmek üzere kullanılırlar. Sodyum, su tutucu özelliğinden dolayı, vücuttaki sıvı hacmini dengede tutmak için çok önemlidir. Ayrıca sinir hücrelerimizde iletimin sağlanabilmesi için gereken bir elementtir.
Normal şartlarda gıdalara tuz eklemesek de gıdaların kendi doğal tuz içerikleri ihtiyacımızı karşılar. Bazı durumlarda böbreklerden idrar yoluyla tuz kaybı olduğunda gıdaların tuz içerikleri yetersiz kalabilir ancak bunun dışında gıdaların doğal haliyle tuz konmadan tüketilmesi yeterlidir. Fazladan tuz eklemeye gerek yoktur. Bizde sıklıkla yemeklere sonradan damak zevkine uygun olsun diye tuz eklenir. Bundan vazgeçmek gerek.
Tuz alımı ile hipertansiyon arasında güçlü bir ilişki var. Tuz tüketimi arttıkça hipertansiyon riski artar. Fazla tuz tüketen toplumlarda hipertansiyona daha sık rastlanması da bunun kanıtıdır. Örneğin Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'de normalden üç kat fazla tuz tüketiliyor. Ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi 18 gramdır ki bu oldukça yüksek bir miktardır.
Batı toplumlarında günlük ortalama tuz tüketimi 9-12 gram. Bizde ise sadece ekmekle alınan tuz miktarı günde ortalama 7.2 gram. Aradaki fark çok büyük.
Her düzeydeki hipertansiyonda tuz kısıtlaması kan basıncını düşüreceğinden faydalı olacaktır. Tuzun kısıtlanmasıyla hafif hipertansiyonda kan basıncını normale getirebilir. Şiddetli hipertansiyonda ise kullanılan ilaç miktarının azaltılması sağlanabilir. Hipertansiyonu önlemek ve tedavi etmek için günlük izin verilen tuz miktarı 5-6 gramdır.
Salça, patates cipsi, hazır çorba, bisküvi, pasta, sosis, turşu, zeytin, hazır soslar, kuruyemiş, konserve gıdaların yanı sıra işlenmiş ve dondurulmuş gıdalarda ihtiyacımızdan çok daha fazla tuz vardır. Tüm hazır gıdalar, damakta tuz tadı bırakmasa da gizli tuz kaynağıdır.
Bazı insanlarda yüksek tansiyon tuz alımına daha hassastır. Bu da anneden veya babadan gelen genlerle yapısal bir geçiş gösterebilir. Yani bazıları doğuştan gelen özelliklerinden dolayı yüksek tansiyona yatkın olabilirler. Öte yandan böbreklerin tuz tutma mekanizmasında bir takım genetik farklılıklar sonucunda bazı bireylerde -çevresel faktörler de bunu destekliyorsa- daha erken ve daha şiddetli hipertansiyon gelişebilir. Bu tip kişiler tuz kullanımı konusunda normal insanlardan daha dikkatli olmalıdırlar.
Aşırı kilo, yüksek tansiyon için büyük bir risk faktörüdür. Dolayısıyla az yağlı gıdaları tercih etmek ve spor yapmak önemlidir. Ayrıca sigara da yüksek tansiyon için bir risk faktörüdür ve kesinlikle uzak durulmalıdır.
Hastalar düzenli olarak tansiyon ölçümü yaptırmalıdır ve gerektiğinde doktor kontrolünde ilaç kullanmalıdır.
”
Alo Yeditepe