Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Obezite Cerrahisi Kliniği’nde hastanın obez olmasına yol açan sebepler tespit edildikten sonra, cerrahi alanında deneyimli bir hekim, endokrinoloji uzmanı, beslenme ve diyet uzmanından oluşan, koordineli çalışan bir ekip çalışması ile hastalar değerlendiriliyor. Aynı zamanda multidisipliner yaklaşım olarak adlandırılan bu sistemde; Obezite Cerrahisi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Beslenme ve Diyet, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Psikoloji gibi uzmanlık alanları hastayı değerlendiriyor ve tedavi sürecini şekillendiriyor.
Ayrıca ileri teknolojileri içeren gerekli donanım ve yoğun bakım olanakları da mevcuttur.
"Vücudumuzdaki yağ miktarının belli bir orandan fazla olması obezite olarak adlandırılır. Bu oran boyumuzla kilomuzu içeren bir hesapla saptanır. Buna vücut kitle indeksi (VKİ) denir. Ancak vücut tipi ve vücuttaki kas miktarı da obezite tanımı yapılırken göz önünde bulundurulur.
Vücut kitle indeksi eğer kg/m2 cinsinden 40’ın üzerinde ise kişinin hastalık kabul edilecek düzeyde kiloya sahip olduğu söylenebilir. Bu durum morbid obezite olarak da tanımlanmaktadır. VKİ (beden kütle indeksi) değeri 35’in üzerinde olup tip 2 diyabet, kalp hastalığı, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi kilo ile ilişkili ek hastalığı olan kişiler, tedavi gerektiren obezite hastaları olarak kabul edilmektedir.
Bugün artık obezitenin insan ömrünü kısaltan hastalıklara neden olduğu kabul edilmektedir. Diyabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi, kalp ve damar hastalıkları, hiperlipidemi, karaciğer yağlanması, böbrek hastalıkları, eklem rahatsızlıkları gibi problemlerde obezite risk oluşturduğu gibi, bazı kanser türlerinin de görülme sıklığını artırdığı bilinmektedir."
Obezite cerrahisi diğer adı ile bariatrik cerrahi, obezite hastalarının kilo vermelerini sağlayan, sindirim sistemi üzerinde değişikliklerin yapıldığı cerrahi işlemlerin ortak adıdır. Obezitenin en etkili tedavisi, günümüzde cerrahi yöntemlerle sağlanmaktadır. Pek çok hastalığın tedavisinde bu hastalara, ömürlerini uzatmaları ve obezite ile ilişkili hastalıklardan olumsuz etkilenen yaşam kalitelerini iyileştirmeleri için kilo vermeleri önerilmektedir.
Kilo vermenin en sağlıklı yolu beslenme tarzında değişiklikler ve fiziksel aktivitedir. Hastalar buna rağmen kilo vermeyi başaramaması durumunda obezite cerrahisi açısından değerlendirmeye alınır. Hastaların ameliyat için uygun bir aday olup olmadığına endokrinoloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları ve kardiyoloji bölümlerine ait uzmanların da değerlendirmeleri alınarak karar verilir.
Vücut kitle indeksi 40 kg/m2 üzerinde ve obezite ilişkili hastalıkları olup vücut kitle indeksi 35 kg/m2 üzerinde olan hastalar, diğer kilo verme yöntemlerini çok sayıda denemiş ve kilo verememişlerse cerrahi tedavi açısından değerlendirmeye alınır. Hastanın klinik özelliklerine ve performansına bağlı olarak değişmekle birlikte, 18-65 yaş arası hastalar, klinik takiplerine devam edecek, ameliyat sonrası önerilere uyum sağlayacaklarsa, majör psikiyatrik hastalıkları yoksa, madde bağımlısı değillerse, altta medikal olarak tedavi edilebilecek obezite nedeni olan hastalıkları yoksa ameliyat olmaya adaydırlar.
"Obezite cerrahisi diğer tedavi yöntemlerinden çok daha başarılı bir şekilde kilo verilmesini sağlamaktadır. Alınan besin miktarında azalma ve besin emiliminin kısıtlanması başlıca etkenler olmakla birlikte, açlık ve tokluk hissi sağlayan hormonlarda oluşan farklılıklar da açlık hissi ve aşırı yeme üzerinden kilo kaybına katkıda bulunur. Bunun yanında kişinin beslenme düzeninde yapması gereken değişikliklere uyum sağlaması kolaylaşır. Barsaktaki bakteri sayısı ve tipi obezite cerrahisi sonrası farklılaşmaktadır. Bu nedenle barsak-beyin arasında görev alan bakteri metabolitleri yararlı yönde değişim gösterir. Sosyal ve psikolojik güven duygusu gereğinden fazla besin alma dürtüsüne karşı durulmasını kolaylaştırmaktadır.
Obezite ameliyatı sonrasında, obezitenin tedavi edilmesi ile tip 2 diyabet hastalığı, kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, nörolojik hastalıklar, uyku apnesi, böbrek hastalıkları, eklem hastalıkları ve karaciğer yağlanması gibi pek çok sağlık sorunu için risk düşürülmüş olmaktadır.
Bunun yanında obezite ameliyatı sonrasında sağlanan kilo kontrolü sayesinde kolon kanseri, rahim kanseri, kalın barsak kanseri gibi pek çok kanserin görülme sıklığının azalması sağlanır. Daha sağlıklı bir kiloda olmak yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunur. Ek hastalıklara ait sorunların azalması yaşam süresini de olumlu etkiler.

Obezite tedavisinde, eğer başarı yakalanabilirse en sağlıklı yöntem diyet ve fiziksel aktivitedir. Ancak morbid obez hastalarda en iyi sonuçlar bile %5’in üzerinde başarıya ulaşmamıştır. Obezite ameliyatları midenin küçülmesi ile birlikte alınan besin miktarını sınırlar. Bunun yanında açlık hissi her hastada aynı olmamakla birlikte bir yıllık bir balayı dönemine girer ve azalır. Hastanın kilo verici beslenme düzenine uyum sağlaması kolaylaşır. Yeme alışkanlıkları obezitenin en önemli sorunlarından biridir ve cerrahi sonrası hastanın beslenme davranışları değişir. İnce barsaktaki bazı hormonlarda oluşan değişiklikler ile sinir sisteminin de hastanın kilo vermesine yardımcı olması sağlanır. Bypass ameliyatları sonrasında barsak mikroflorasındaki değişiklikler kilo verilmesine katkıda bulunur.
Obezite cerrahisi kararı genel olanak hastanın genel sağlık durumu, psikolojik durumu ve ameliyat sonrası uyum potansiyeli gibi birçok kriter göz önünde tutularak hekim tarafından verilmektedir.
Obezite ameliyatları büyük cerrahi işlemlerdir ve her işlemde olduğu gibi bu ameliyatlarında kendine ait riskleri vardır. Ancak günümüzde obezite ameliyatları yüksek başarı oranları ile yapılmaktadır.
Obezite Cerrahisinin riskleri ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Obezite bugün bütün dünyada giderek yaygınlaşan global bir sorun olarak kabul edilmektedir. Tek başına bir hastalık olarak değerlendirildiği gibi pek çok kronik hastalık için risk faktörü oluşturması açısından önem taşımaktadır.
Obezite ameliyatları, midenin hacminin azaltıldığı kısıtlayıcı tipte ya da hem midenin hacmini azaltıp hem besin ve kalori alımını düşürmeyi amaçlayan kısıtlayıcı ve emilim azaltıcı tipte olabilmektedir. Hangi ameliyatın yapılacağına, hastanın vücut kitle indeksi, ek hastalıklarının değerlendirilmesi, başarı oranları ve risklerin detaylı konuşulması ile karar verilir.
Obezite Cerrahisi yöntemlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Elbette obezite ameliyatlarının gerçekleştirilmesi için bir yaş sınırı bulunmaktadır. Obezite ameliyatı için ideal yaş 18-65 arası olarak kabul edilmektedir. Ancak bu noktada hastanın genel durumu çok önemlidir. Örneğin 16-18 yaş arasındaki gençlerde, ciddi obezite ve eşlik eden sağlık sorunları bulunması durumunda özel bir değerlendirme ile ameliyat planlanabilmektedir. Fakat bu istisnai bir durumdur ve mutlaka hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Bunun yanında üst yaş sınırında da belirleyici kriter hastanın genel sağlık durumudur. Altta yatan kronik hastalıkları değerlendirilerek obezite cerrahisine karar verilmektedir.
Obezite cerrahisi sonrası doğru beslenme, hem sağlıklı kilo kaybını hem de ameliyatın başarısını desteklemektedir. Bu nedenle obezite cerrahisi sonrasında uzman diyetisyen takibi ve önerileri doğrultusunda oluşturulacak beslenme planı ile hareket etmek en doğru yöntemdir.
Genel olarak bakıldığında obezite cerrahisi sonrasında bol su tüketimi, yavaş yemek yeme, aşırı şeker ve yağdan kaçınmak gerekmektedir.
Obezite ameliyatları büyük cerrahi işlemlerdir ve her işlemde olduğu gibi bu ameliyatlarında kendine ait riskleri vardır. Ancak günümüzde obezite ameliyatları yüksek başarı oranları ile yapılmaktadır.
Obezite Cerrahisinin riskleri ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
İlk hafta sonunda hasta günlük yaşamına dönmüş olur. Hafif yürüyüş aktiviteleri yapabilir. Obezite ameliyatı sonrası spor ve egzersiz başlamadan önce vücudun iyileşme süreci dikkate alınması ve mutlaka hekim onayı ile hareket edilmesi gerekmektedir. Ameliyat sonrasında her şey yolunda ise ilk haftadan sonra hasta günlük yaşama dönebilmektedir. İlk 2-3 hafta genellikle hafif yürüyüşler önerilmektedir. Birinci ay sonunda aerobik, yüzme gibi aktivitelere başlanabilirken iki ay sonrasında efor gerektiren, direnç egzersizleri yapılabilmektedir.
Ancak bu konuda asıl kararı hekiminizin vereceğini ve önerileri doğrultusunda hareket etmeniz gerektiğini unutmamanız gerekmektedir.
”
Alo Yeditepe

Devamı

Devamı

Devamı

Devamı

Devamı

Devamı
