Diyabet, yalnızca ilaçla değil, yaşam tarzı değişiklikleriyle de yönetilmesi gereken kronik bir hastalık. Ancak yapılan araştırmalar, hastaların önemli bir kısmının beslenmede farkında olmadan hatalar yaptığını gösteriyor. Diyetisyen Harika Özkaya Yurttadur, diyabet yönetiminde beslenmenin kritik bir rol oynadığını belirterek, “Basit görünen yanlış alışkanlıklar bile kan şekeri dengesini bozarak komplikasyon riskini artırabilir” uyarısında bulundu. Dyt. Yurttadur, diyabet hastalarının en sık yaptığı 10 beslenme hatasını ve doğru yaklaşımları anlattı.
Kahvaltıyı atlamak, diyabet hastaları için kan şekeri kontrolünü olumsuz etkileyen en önemli beslenme hatalarından biridir. Gece boyunca uzun süren açlık, kan şekerinin düşmesine neden olurken, sabah saatlerinde vücut enerji ihtiyacını karşılayabilmek için glikojen depolarından kana şeker salınımını artırır. Bu durum, kan şekerinde ani yükselmelere yol açabilir.
Kahvaltı yapılmadığında bu dalgalanmaların daha belirgin hale geldiği ve gün boyunca kan şekeri dengesini sağlamanın zorlaştığı görülmektedir. Yapılan araştırmalar, kahvaltıyı atlamanın diyabet yönetiminde olumsuz sonuçlara neden olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, 317 diyabet hastası üzerinde yapılan bir çalışmada katılımcıların yaklaşık yüzde 7’sinin kahvaltı yapmadığı belirlenmiştir. Bu grubun, kahvaltı yapanlara kıyasla daha genç olduğu, sigara kullanımının daha yaygın olduğu ve en önemlisi HbA1c düzeyleri ile gün içindeki şeker dalgalanmalarının anlamlı derecede yüksek seyrettiği saptanmıştır.
Bu sonuçlar, kahvaltının diyabet kontrolünde vazgeçilmez bir rol oynadığını göstermektedir. Güne yumurta ve peynir gibi sağlıklı protein kaynakları, avokado, zeytin ve ceviz gibi sağlıklı yağlar ile tam tahıllı ekmek, yulaf ve kepekli galeta gibi lif açısından zengin karbonhidrat kaynaklarını içeren bir kahvaltıyla başlamak, kan şekeri kontrolünü destekleyecektir.
Diyabet hastaları arasında yaygın bir diğer yanılgı da “şekersiz” ibaresi bulunan her ürünün güvenli olduğu düşüncesidir. Oysa birçok şekersiz ürün, tatlandırıcı içeriyor olsa da yüksek oranda karbonhidrat, yağ veya kalori barındırabilir. Bu tür ürünler, özellikle aşırı tüketildiğinde kan şekeri dengesini olumsuz etkileyebilir ve kilo artışına yol açabilir.
Ayrıca bazı yapay tatlandırıcılar iştah artışına ve tatlı isteğinin devam etmesine neden olabilir. Bu nedenle “şekersiz” etiketi, bir ürünün mutlaka diyabet dostu olduğu anlamına gelmez. Ürün etiketlerinin dikkatle okunması, karbonhidrat ve kalori miktarlarının değerlendirilmesi büyük önem taşır. En doğru yaklaşım; doğal ve dengeli bir beslenme planına sadık kalmak, işlenmiş “şekersiz” gıdaları ise içerik kontrolü yaparak ölçülü tüketmektir.
Lif alımının yetersiz olması, diyabet hastalarında kan şekeri kontrolünü olumsuz etkileyen önemli beslenme hatalarından biridir. Lifli gıdalar, özellikle çözünür lifler, sindirimi yavaşlatarak glikozun kana daha dengeli geçmesini sağlar ve ani kan şekeri yükselmelerini önler. Aynı zamanda tokluk hissini artırarak aşırı yeme riskini azaltır ve kilo kontrolüne yardımcı olur.
Ancak pek çok diyabet hastası sebze, meyve, tam tahıllar ve baklagiller gibi lif kaynaklarını yeterince tüketmemektedir. Bu durum hem kan şekeri dalgalanmalarına hem de bağırsak sağlığının olumsuz etkilenmesine neden olabilir.
Bezelye, kuru fasulye, barbunya, yulaf ve bazı sebze-meyveler çözünür lif açısından zengindir. Bu besinler yemek sonrası kan şekerinin daha yavaş yükselmesini destekler. Ayrıca posalı besinler, daha fazla çiğneme gerektirdiğinden yemek süresini uzatır, sindirimi yavaşlatır ve tokluk hissini artırır. Bu sayede, tip 2 diyabette sık görülen kilo sorununun yönetimine de katkı sağlar.
En sık yapılan hatalardan biri, sağlıklı besinler tercih edilmesine rağmen porsiyon kontrolüne dikkat edilmemesidir. Miktarlara dikkat edilmeden tüketilen gıdalar, özellikle karbonhidrat ve yağ açısından zengin öğünler, kan şekerinde ani yükselmelere və kilo artışına neden olabilir. Bu durum hem diyabet yönetimini hem de genel sağlığı olumsuz etkileyebilir.
Diyabet hastaları farkında olmadan sıvılardan yüksek miktarda kalori alabilir. Çay, kahve, meyve suyu, gazlı içecekler ve hazır içeceklerdeki eklenmiş şeker ve krema, günlük kalori alımını hızla artırabilir. Çoğu kişi sıvıların etkisi olmadığını düşünse de, bu kalori ve şeker yükü kan şekerinde ani yükselmelere ve uzun vadede kilo artışına yol açabilir. Bu nedenle, içeceklerin içerikleri kontrol edilmeli ve mümkün olduğunca şekersiz, doğal seçenekler tercih edilmelidir.
Karbonhidrat kaynaklarını yeterince tanımamak ve yalnızca ekmek, makarna veya pilavı karbonhidrat kaynağı olarak görmek önemli bir yanılgıdır. Oysa yoğurt, süt, bazı sebzeler, meyveler ve paketli atıştırmalıklar da kan şekerini yükseltebilecek karbonhidratlar içerebilir.
Bir dilim ekmek veya bir kâse pirincin karbonhidrat miktarı küçük gibi görünse de, bir öğünde birden fazla karbonhidrat kaynağının birlikte tüketilmesi kan şekerinde ani yükselmelere neden olabilir. Paketli ürünlerde bu miktarların fark edilmemesi de sık görülen bir sorundur. Ayrıca meyve suları, smoothie’ler ve sütlü içecekler hızlı emilen karbonhidrat içerir ve genellikle göz ardı edilir.
Bu nedenle hangi besinlerin karbonhidrat içerdiğini bilmek ve porsiyonlarını düzenlemek, kan şekeri dalgalanmalarını önlemenin en etkili yollarından biridir.
Su tüketimi, diyabet hastaları için kritik öneme sahiptir. Yeterli su almak, kanda biriken fazla glikozun idrar yoluyla atılmasını kolaylaştırır ve hiperglisemi riskini azaltır. Bu nedenle diyabetli bireylerin, kan şekerini dengelemeye destek olmak amacıyla günlük en az 2,5 litre su içmeye özen göstermesi önemlidir.
Gün içinde öğün atlamak, diyabet hastalarında kan şekeri kontrolünü zorlaştıran önemli bir hatadır. Uzun süre aç kalmak, kan şekerinin düşmesine ve sonraki öğünde aşırı yeme isteğine yol açabilir. Özellikle kahvaltı veya öğle öğününün atlanması bu durumu daha da belirgin hâle getirir.
Bir diğer sorun ise yanlış ara öğün tercihleridir. Çikolata, paketli atıştırmalıklar ve şekerli içecekler kan şekerini hızla yükseltir ve kısa süre sonra tekrar açlık hissi yaratır. Bu döngü, hem kan şekeri dalgalanmalarına hem de kilo kontrolünün zorlaşmasına neden olur. Diyabet yönetiminde öğün atlamamak ve ara öğünlerde daha sağlıklı alternatifler tercih etmek, dengeyi korumanın temel yollarındandır.
Beslenmede yalnızca yağ miktarı değil, yağın kalitesi de önemlidir. Doymuş ve trans yağ oranı yüksek besinler, kalp-damar hastalıkları riskini artırır ve kilo kontrolünü zorlaştırır. Buna karşılık zeytinyağı, avokado, fındık ve balık gibi sağlıklı yağ kaynakları, hem kalp sağlığını destekler hem de kan şekeri dengesinin korunmasına yardımcı olur.
Diyabetli bireylerin beslenme konusunda kendi başlarına karar vermesi, yanlış alışkanlıkların gelişmesine neden olabilir. Hangi besinlerin ne miktarda tüketilmesi gerektiğini bilmemek, kan şekeri dalgalanmalarına ve uzun vadede komplikasyon riskinin artmasına yol açabilir.
Uzman bir diyetisyenden alınacak kişiye özel beslenme önerileri, hem kan şekeri kontrolünü hem de sağlıklı kilo yönetimini destekler. Profesyonel rehberlik olmadan yapılan denemeler, hatalı beslenme alışkanlıklarının kalıcı hale gelmesine neden olabilir.
Bu içerik Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
”
Alo Yeditepe
