Glutatyon'un yaşlanma hızını yavaşlatan çok önemli bir antioksidan olduğuna dikkat çeken Harika Özkaya ''Vücudunuzda ne kadar fazla glutatyon varsa, hücreleriniz ve hücrelerinizin enerji kaynağı mitokondrileriniz o kadar sağlıklı olur. Dedi.
Glutatyon, üç amino asitten (glutamat, sistein ve glisin) oluşan bir tripeptid olup, vücutta doğal olarak karaciğerde üretilir. Glutatyonu oluşturan bu amino asitler, vücudumuzun ihtiyaç duyduğunda kendi kendine üretebildiği esansiyel olmayan amino asitlerdir. Güçlü bir antioksidan olan glutatyon, vücutta serbest radikallerle savaşarak oksidatif stresi azaltmada kritik bir rol oynar.
Antioksidanlar, vücutta serbest radikal adı verilen, hücrelere zarar veren moleküllerle mücadele eder. Glutatyon, özellikle reaktif hidroksil serbest radikalleri ve diğer oksijen kaynaklı serbest radikallerin etkilerini nötralize ederek hücreleri korur. Bununla birlikte, glutatyon aynı zamanda DNA'ya zarar veren oksidatif stresörler ve diğer biyomoleküllerin etkilerini de ortadan kaldırarak hücre sağlığını destekler. Ancak, kötü beslenme, enfeksiyonlar ve sürekli stres gibi faktörler, vücuttaki glutatyon seviyesinin azalmasına yol açabilir. Ayrıca, yaşla birlikte glutatyon seviyelerinde doğal bir azalma gözlemlenir.
Ayrıca araştırmalar birçok kronik hastalığın glutatyon seviyelerindeki azalmayla ilişkili olduğunu bulmuştur. Bunlar;
Sonuç olarak, glutatyon, vücudun doğal savunma mekanizmalarının önemli bir parçası olup, sağlıklı bir yaşam için bu seviyelerin korunması büyük önem taşır.
Diyabet, vücudun yeterince insülin üretmemesi ya da ürettiği insülini etkin bir şekilde kullanamaması sonucu gelişen bir sağlık sorunudur. Kandaki yüksek şeker seviyeleri (hiperglisemi) ve insülin eksikliği veya direnci, oksidatif stresin artmasına yol açabilir. Bu oksidatif stres, diyabetin ilerlemesinde kritik bir faktör olarak karşımıza çıkar. Ayrıca, düşük glutatyon seviyeleri oksidatif stresin ve insülin direncinin daha da kötüleşmesine neden olabilir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, diyet takviyelerinin glutatyon üretimini artırabileceğini ve bu sayede oksidatif stresi azalttığını, ayrıca insülin duyarlılığını iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Bu bulgular, glutatyon desteklerinin diyabet yönetimi açısından önemli bir yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Glutatyon, son yıllarda yaşlanma sürecine karşı etkili bir çözüm olarak dikkat çekmektedir. Yaşlanmanın etkileri yalnızca ciltte değil, tırnaklardan saçlara kadar vücudun birçok alanında gerçekleşmektedir. Serbest radikallerin birikmesi, bu süreci hızlandıran en önemli faktörlerden biridir. Glutatyon, zararlı serbest radikallerle mücadele ederek yaşlanmayı yavaşlatmaya yardımcı olur. Eğer vücutta biriken serbest radikaller atılmazsa, kırışıklıklar, kırık tırnaklar ve dökülen saçlar gibi sorunlar kaçınılmaz hale gelmektedir. Glutatyon, hem zarar görmüş hücrelerin onarılmasını sağlıyor hem de mitokondriyal etkiyle yeni ve genç hücrelerin üretimine katkıda bulunur. Hücrelerin yaşlanması, yalnızca estetik açıdan değil, bedensel sağlık açısından da ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle, vücut sağlığını korumak adına atılacak adımlar büyük önem taşır.
Yapılan çalışmalarda 80'li yaşlarına ve sonrasına kadar sağlıklı bir şekilde yaşayan kişilerin glutatyon düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Düşük glutatyon seviyeleri, hücre ölümünü (apoptozu) tetikleyici sinyaller gönderir. Glutatyonun hücresel ve mitokondriyal fonksiyonlardaki kritik rolü göz önünde bulundurulduğunda, sağlık ve uzun ömür açısından sağladığı faydalar son derece büyüktür.
Özetle, vücudunuzda ne kadar fazla glutatyon varsa, hücreleriniz ve mitokondrileriniz o kadar sağlıklı olur. Glutatyon seviyesi ne kadar düşükse, hücresel bozulma, hastalık riski ve hücresel ölüm olasılığı da o kadar artar.
Karaciğer bilindiği gibi en önemli detoks organımızdır. Glutatyon, karaciğerdeki detoks süreçlerinin en önemli yardımcısı olarak değerlendirilmektedir.
Glutatyon seviyesi, kişinin yaşına, genel sağlık durumuna, yaşam tarzına ve diğer bireysel faktörlere göre değişkenlik gösterebilir. Şu anda ideal bir glutatyon seviyesi belirlenmiş olmasa da, vücudun oksidatif stresle etkili bir şekilde başa çıkabilmesi, bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışabilmesi ve hücresel fonksiyonların korunabilmesi için bu seviyenin optimal düzeyde olması gerektiği kabul edilmektedir.
Sağlıklı bir yaşam için glutatyon çok önemlidir. Vücut kendi glutatyonunun bir kısmını üretse de, kötü beslenme, sigara, hava kirliliği, stres, enfeksiyonlar ve radyasyon, glutatyonun vücuttaki oranını azaltmaktadır.
Bu yüzden günlük besinlerden aldığımız oran çok önemlidir. Glutatyon seviyemizi artmasını sağlayan besinler şunlardır:
Glutatyon takviyeleri oral yolla, enjeksiyon ya da intravenöz (IV) infüzyon şeklinde alınabilir. En etkili yöntem genellikle IV tedavisidir, çünkü vücuda doğrudan ve hızlı bir şekilde glutatyon sağlar.
Glutatyon takviyesi, genellikle sağlıklı bireyler için faydalı olabilir, ancak herkes için gerekli veya uygun değildir. Eğer sağlık sorunlarınız yoksa ve sağlığınızı desteklemek amacıyla takviye almayı düşünüyorsanız, kısa süreli kullanımı genellikle güvenlidir. Ancak uzun süreli ve yüksek dozda kullanımda, kişisel ihtiyaçlara göre doktor tavsiyesi almak önemlidir.
Hakkında
Mezun Olduğu Fakülte ve Yılı:
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü, 2017
”
Alo Yeditepe
