Birinci derece yakınlarında kalın bağırsak kanseri olan bir kişinin bu hastalığa yakalanma riskinin normal popülasyona göre iki kat arttığını belirten Prof. Dr. Neşet Köksal, kalıtımın, kalın bağırsak kanserinde ciddi bir risk olduğunu söyledi.
Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, ciddi rakamlara ulaşan kalın bağırsak kanserlerinde kalıtımın rolüne dikkat çekti ve bazı kişilerin ebeveynlerinden aldıkları hastalıklı genle doğduklarını, bu nedenle yaşamının bir döneminde kalın bağırsak kanserine yakalanma riskiyle karşı karşıya kaldıklarını anlattı.
Kalıtsal genetik geçişlerin gösterildiği bu grup ‘kalıtsal kalın bağırsak kanserleri’ olarak tanımlayan Prof. Dr. Köksal, bu hasta grubunun önceden saptanması ve kanser gelişmeden tedavi edilmesi ya da yakın takip programına alınmasının hastaların sağ kalımını çok ciddi bir şekilde etkilediğini söyledi. Prof. Dr. Neşet Köksal, “Ailesinde kalın bağırsak kanseri görülmeyen bir kişide, hayatı boyunca bu hastalığın gelişme riski yüzde 5 iken, 1’inci dereceden akrabalarından yani anne, baba yada kardeşlerden en az birinde kolorektal kanser görülmesi durumunda bu hastalığın oluşma riski yüzde 12’ye yükseliyor. Yakın akrabalarında 2’den fazla kişide kolorektal kanser var olanlarda ise oran yüzde 35’e çıkıyor ve risk 3 kat artıyor. Kalıtsal kalın bağırsak kanseri saptanmış hasta yakınlarından hastalıklı gen taşıyanlarda yaşamının bir döneminde mutlaka kalın bağırsak kanseri gelişecektir. Yani hastalığın ailede görülmesi ciddi bir risk oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
Kalın bağırsak kanserlerinin yüzde 90’ından fazlasının bağırsak mukozasında gelişen adenomatöz poliplerden kaynaklandığını hatırlatan Prof. Dr. Neşet Köksal, “Normal bir kolon mukozasından adenom oluşumu ve adenomdan kanser gelişimi ortalama 10 yıl sürer. Ancak kalıtsal kalın bağırsak kanserlerinde kişiler hastalıklı genlerle doğdukları için bu süreç daha kısadır” diye konuştu.
Prof. Dr. Neşet Köksal, "Önce hastalığın saptanmış olduğu ilk hasta genetik açıdan değerlendirilir ve APC geninde mutasyon ya da bir farklılaşma olup olmadığına bakılır. Eğer olumlu ise aile taraması yapılır. APC gen mutasyonu taşımayanlar ileri bir gözetime ihtiyaç duymaz. Taşıyan bireyler hastalık açısından tetkik edilir, polipozis yoksa takip programına alınır. Çocuk ise endoskopik takipler 10 yaşından itibaren başlar ve bulgulara göre belirli aralıklarla devam eder" dedi.
Günümüzde kalın bağırsak kanserlerinin genetik bozukluklar sonucu geliştiğinin kabul edildiğini söyleyen Prof. Dr. Neşet Köksal, "Kalın bağırsak kanserlerinin çoğunluğunda saptanmış kalıtsal genetik bir bozukluk ve aile öyküsü yoktur. Ancak bu grup hastaların bir kısmında sonradan oluştuğu kabul edilen genetik farklılıklar saptanmıştır. Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki çalışmalar, hastalıklarla ilişkili ve daha önce bilinmeyen pek çok yeni gen mutasyonları tanımlamaktadır. Bu nedenlerle kalıtsal kalın bağırsak kanserleri dışında, kalın bağırsak kanseri görülen bütün ailelerdeki diğer bireylerde uyanık olmalı ve gerekli tetkiklerden kaçınmamalıdır" dedi.
”
Alo Yeditepe