Psikoterapi, konunun profesyoneli bir uzman ( klinik psikolog ya da psikiyatr) ile yapılan konuşma tedavisidir.Yaşantınızla ilgili üzerine konuşmak istediğiniz duygularınızı, düşüncelerinizi, davranışlarınızı, anılarınızı, kısaca size dair paylaşmak istediğiniz her şeyi güvenilir ve sizin odak olduğunuz bir ortamda paylaşma fırsatı verir.
Psikoterapi Nedir?
Psikoterapi, konunun profesyoneli bir uzman ( klinik psikolog ya da psikiyatr) ile yapılan konuşma tedavisidir.
Yaşantınızla ilgili üzerine konuşmak istediğiniz duygularınızı, düşüncelerinizi, davranışlarınızı, anılarınızı, kısaca size dair paylaşmak istediğiniz her şeyi güvenilir ve sizin odak olduğunuz bir ortamda paylaşma fırsatı verir.
Psikoterapi psikolojik sağlığınızla ilgili sorunların, başka bir deyişle hayattan keyif almanızı engelleyen, günlük yaşantınızda sizi zorlayan durumların kaynağını ve olası çözüm yollarını bulmaya çalıştığınız bir süreç olarak da tanımlanabilmektedir.
Psikoterapistin görevi size tavsiye ya da öğüt vermek, sizi kendi bildiği doğrulara yönlendirmek, sizi yargılamak ya da eleştirmek değildir. Psikoterapisti daha çok bir yolculukta kaptanın yanında bulunan kılavuz kaptan ya da yardımcı pilota benzetmek mümkün.
Terapist terapi odasına getirdiklerinizi dinler, hatırlar, size fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak eşlik eder, odada paylaşılanlar karşısında gördüklerini, düşündüklerini, hissettiklerini paylaşır.
Anlattıklarınızı kesinlikle başkalarıyla paylaşmaz. Böylece terapi odasında iç dünyanıza yapacağınız yolculukta rahat ve güvenli hissetmenizi sağlar.
Bu güven sayesinde kişinin sosyal hayatta başkalarıyla paylaşması zor olan konuları psikoterapi sırasında paylaşması mümkün olabilmektedir.
Kimler Psikoterapiye Başvurmalı?
Psikoterapi depresyon, anksiyete (kaygı) gibi kişinin hayatını zorlaştıran psikolojik sağlık sorunlarıyla karşılaşıldığında başvurulabilecek tedavi yöntemlerinden biri olmakla beraber, psikoterapiye başlamak için kişinin belirli bir psikiyatrik tanısı olması şart değildir.
- Huzursuzluk,
- Umutsuzluk,
- Hayata dair motivasyon kaybı,
- Gündelik işleri yerine getirmekte zorluklar,
- Sebebi anlaşılamayan kaygı ve boşluk hisleri,
- Sosyal ve romantik ilişkilerde sorunlar,
- Psikolojik kökenli fiziksel (psikosomatik) belirtiler,
- Yıpratıcı hale gelen öfke,üzüntü tarzı duygular gibi bir çok kişisel sorun üzerine çalışılabilmektedir.
Bu tip sorunlarla tüm insanlar hayatlarının bir noktasında karşılaşabildiği için, psikoterapi herhangi bir tanı almış olmak gerekmeden tüm insanların fayda görebileceği bir süreçtir.
Başvurmak İçin Bir Teşhise İhtiyaç Yok
Psikolojik sağlık söz konusu olduğunda, diğer sağlık branşlarından farklı olarak sağlıklı / hasta ayrımı yapmak daha zordur, hatta psikoterapide böyle bir damga koymak diğer branşlar kadar gerekli de değildir. İnsan hayatının farklı evrelerinde kendini daha iyi ya da kötü hisseder, duygu ve davranışlarında olumlu ya da olumsuz değişimlere uğrar, hayatın farklı alanlarında farklı seviyede performans gösterir.
Bu durumlar kişinin psikolojik açıdan “sağlıklı” veya “sağlıksız” olduğunu göstermez. Bu yüzden psikoterapiye gelenlerden genellikle “hasta” yerine “danışan” diye bahsedilmektedir.
Psikoterapi Ne Kadar Sürer
Psikoterapi genellikle haftada 1 kez, 50 dakikalık seanslar şeklinde yapılır. Bu düzene uyulması son derece önem taşımaktadır.
Danışan - terapist ilişkisinin oluşması, danışanın odada daha rahat hissetmesi, terapistin danışanı daha iyi tanıması, çalışılacak konuların çeşitlenmesi zamana yayılan bir süreçtir. Terapistin elinde sihirli bir değnek, çabuk iyileşme sağlayacak bir ilaç, her şeyi değiştirecek bir tavsiyenin bulunmadığının bilinmesi gerekir.
Psikoterapinin Etkileri Ne Zaman Görülür?
Psikoterapi konsept olarak sosyal hayatta pek görülmeyen ilginç bir süreçtir. Kişi daha önce tanımadığı, hakkında kişisel bilgiye pek sahip olmadığı bir uzmanla kendine dair birçok şey paylaşır. Bu yüzden terapi odasında güven ilişkisinin kurulması, kişinin tanımadığı bu insan karşısında rahatça paylaşım yapması zaman gerektirmektedir. Ayrıca danışanın terapi odasına getirdiklerinin kökeni çoğu zaman tüm yaşantıya yayılan sayısız geçmiş deneyime dayandığından, değişim için sabırlı olunmalı, psikoterapiden keskin ve çabuk bir etki beklenmemelidir.
Fakat bu terapinin bilinmezliğe yapılan hedefsiz bir yolculuk olduğu anlamına da gelmemektedir. Terapi ilerledikçe konuşulan konular ve hedefler değişime uğrayabilse de, psikoterapinin ilk evresinde danışan ve terapist birlikte çalışabilecekleri konuları ve varmak istenen hedefleri belirler.
Psikoterapinin Farklı Türleri Var mıdır?
Psikiyatrlar çoğunlukla bu ekollerin birini daha çok benimser, fakat diğer ekollerin de bilgi ve yöntemlerini gerektiğinde kullanabilir.
Psikodinamik ekolü benimsemiş bir profesyonel ile yapılan psikoterapide hayatın ilk evrelerinden itibaren yaşanan deneyimlere, bunların kişide yarattığı etkilere ve kişinin davranışlarının, duygularının, inançlarının, kısaca kişiliğinin bu deneyimler karşısında nasıl oluştuğuna odaklanılır.
Örneğin hayattan pek keyif alamayan, gündelik işler için zor enerji bulan, ilişkilerinde zorlanan bir kişiyle yapılan terapide kişiyi bu depresif duruma iten sebepler, günlük hayatta olduğu kadar kişinin geçmiş deneyimlerinde de aranır. Terapist ve danışan, durumun sebeplerini anlamak ve bu durumdan çıkma yönünde adımlar atabilmek için beraber çalışır.
Danışanın hislerini bir başkasıyla açıkça paylaşabilmesi başlarda sıkıntı verici olabilse de çoğu zaman rahatlatıcı bir etki yapar. İnsan zihni deneyimlediklerini anlamlandırmak ve sonuç çıkarmak üzere programlanmıştır; terapide geçmiş ve güncel deneyimleri tekrar konuşmak ve bunlar üzerine gerekirse yeni ve daha sağlıklı anlamlar çıkarmak, kişiye olumlu yönde değişim yolunu açar.
Psikoterapide Sorunlarla Nasıl Çalışılır?
Çoğu zaman kişi bir davranışın, alışkanlığın, düşüncenin ya da inancın değişmesi gerektiğini mantıken bilse de belli sebeplerden değiştiremez. Bunun sebebi bu kişisel özelliklerin yıllar içinde, kişinin çevresiyle girdiği sayısız etkileşimler sonucunda katman katman oluşması, yani köklü ve bilincinde tamamen olmadığımız öğrenme süreçleri sonucunda şekillenmesidir.
Bu yüzden psikoterapide, genel geçer tavsiyeler vermek yerine kişiyi hoşnutsuz olduğu durumlara sürükleyen geçmiş ve güncel etmenler gün yüzüne çıkarılmaya çalışılır. Yüzleşmesi çoğu zaman zor olan ve çaba gerektiren bu etmenleri hatırlamak, üzerine tekrar düşünmek ve konuşabilmek için psikoterapi ideal bir ortamdır.
”
İlgili Yazılar
- Narsist Ne Demek? Narsist Kişilik Bozukluğu
- Evlilikte Cinselliğin Önemi
- Anksiyete Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir?
- Akran Zorbalığı Nedir?
- Çocuğun Babayla Olan İlişkisi Kişilik Özelliklerine Yansıyor
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
- Otizm Spektrum Bozukluğu Nedir?
- Stresi Nasıl Yönetebiliriz?
- Ergenlik Dönemindeki Çocuğa Nasıl Nasıl Yaklaşılmalı?
- Otizmli Çocuğu Olan Aileler Önce Durumu Kabullenmelidir
- Çocuklarda Gelişim Bozuklukları
- Çocuk Gelişiminde Babanın Rolü de Çok Önemli
- Depresyonun 9 Farklı Türü
- Sorumluluklarını Öğrenme Zamanı
- Uzmanlar Sınav Öncesi Öğrencileri Uyarıyor!
- Kronik Pelvik Ağrı
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Nedir?
- Özgül Öğrenme Güçlüğü Nedir?
- Zihinsel Yetersizlik Nedir?
- Dil ve Konuşma Bozukluğu Nedir?
- Ergenlik
- Psikonevroz Nedir?
- Müzik Terapi
- Kanserli Hastalara Psikolojik Tedavi Rehberi
- Ruh Sağlığı Ailede Başlar
- Otizm Nedir?
- Pandemiyi Şekillendirecek Doğru Davranış Biçimleri
- Korona Stresinden Kurtulmanın Yolları
- Çocuklara Karşı Aşırı Telaşlı ve Panik Davranmayın
- Çocuğunuz Okula Uyum Sağladı mı?
- Bebeklerde Uyku Problemleri Neden Olur?
- Agorafobi Nedir?
- Eko-Kaygı Panik Ataklara Neden Olabilir
- Çocuğuyla Sağlıklı İlişki Geliştirmek İsteyen Babalara 8 Öneri
- İş Stresiyle Başa Çıkma Yolları
- Bebeğiniz İçin Oyuncak Rehberi
- Çalışan Anneler İçin En Büyük Soru: Çocuğuma Kim Bakacak?
- Dadı Seçimi İçin Püf Noktaları
- Anne Çocuk Arasındaki Bağ Başarı Kurbanı Olmasın!