Koronavirüs salgınından korunmak amacıyla toplum olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yaşanan bu sıkıntılı dönemlerde kaygılı olmamak mümkün değil. Ancak her insan strese karşı verdiği farklı bir tepki veriyor. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, evde kaldığımız günleri fırsata çevirecek önerilerde bulundu.
Koronavirüs salgınından korunmak amacıyla toplum olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yaşanan bu sıkıntılı dönemlerde kaygılı olmamak mümkün değil. Ancak her insan strese karşı farklı bir tepki veriyor.
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, bunun kişilik özelliklerimizden, içinde bulunduğumuz sosyal destek sistemimizden, yetiştiğimiz aile ve sosyokültürel çevremizden, daha önceleri yaşadığımız deneyimler ve travmalardan, içinde bulunduğumuz toplumun sosyal ve ekonomik koşullarından etkilenen bir durum olduğunu söylüyor.
Yaşanan tüm bu olaylardan belirli bir seviyeye kadar endişe duymanın korunma tedbirlerini almamız için gerekli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akbaş, ancak bunu panik seviyesine çıkarmanın hem kendi ruhsal sağlığımızı, hem de yakınlarımızı olumsuz etkileyeceğine işaret ediyor. Mümkün olduğu kadar uzun süre kendimizi sosyal mesafe kısıtlamasına almamız “sosyalleşmeyeceğiz” anlamına gelmemeli diyen Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, evde kaldığımız günleri fırsata çevirecek önerilerde bulundu.
Evde bulunduğumuz bu dönemde sevdiklerimizi, uzun zamandır aramak isteyip bir türlü zaman bulamadığımız yakınlarımızı aramamız için iyi bir fırsat olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akbaş, “Mümkünse görüntülü görüşmelerden faydalanmamız, öz bakımımıza da özen göstermemizi sağlayacak, bizi evde kalmanın bir tuzağı olan kendine bakmama durumundan biraz sıyıracaktır. Bu dönemde en fazla desteğe büyüklerimizin ihtiyacı olduğundan, onları arayıp hal hatır sormak, bir ihtiyaçları olup olmadığını öğrenmek, bir ihtiyaçları varsa da, bu konuda onlara yardımcı olmak kendimizi işe yarar hissetmemizi sağlar ve ruh sağlığımıza iyi gelir” diye konuştu.
Sosyal medyadaki çok fazla bilgi kirliliğinin olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Akbaş, bu nedenle günün belirli saatlerinde sosyal medya kullanımını öneriyor. Bu sayede çok hızlı yayılabilen yanlış bilgilerin gereksiz yere moralimizi bozmasını da engelleyebileceğimizi belirterek şunları anlatıyor:
“Onun yerine ev içinde ailemizle birlikte yapacak aktiviteler yaratabilirsek, çocuklarımıza iyi örnekler oluruz diye düşünüyorum. Can sıkıntısı durumlarında elimiz en kolay internete gidiveriyor, hele hele içinde bulunduğumuz günlerde biz ebeveynler olarak kontrolümüzü kaybedersek, bir süre içinde evdeki herkes elinde ya cep telefonu, ya tablet izole ve iç sıkıntısı halinde bir köşede kendi başına oyalanmaya çalışıyor olacaktır.”
Çoğu zaman “evin işi hiç bitmez” diyerek yetiştiremediğimiz işlerden şikâyet ederiz. Evde geçirdiğimiz şu günleri bu anlamda da bir fırsata çevirebileceğimizi anlatan Doç. Dr. Akbaş, “İşte hepimiz için bir fırsat. Düzenlenecek dolaplar, atılacak eşyalar vs vs…Atalete düşünce başlamak zor gelebilir ancak kendinizi zorlayın, çünkü başladığınızda zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız” diyor.
Ailenin tüm bireylerinin bir adada yapabileceği aktivitelerden biri de evin dekorasyonunu ya da eşyaların yerini değiştirmek. Doç. Dr. Akbaş, “Yapılan değişimin illaki daha güzel olması gerekmiyor, sadece farklı olsun. Bunu yaparken çocuklarınızın fikrini de alın, birlikte yapmaya özen gösterin, yorulun ama eğlenin” diyor.
Zamanı yeni bir şeyler öğrenmek için de bir fırsat olarak değerlendirmek gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Akbaş, “Eşler, çocukla birbirine kendi ilgi alanlarıyla ilgili bir şeyler öğretsin. Ufak tefek tamir işleri, yemek yapmak, dikiş dikmek, bilmediğiniz bir kağıt oyunu. Burada önemli olan daha önce denemediğiniz yeni bir şey öğrenmeniz. Hatta çocuklarınız bile size bir şeyler öğretebilir, mesela ben bu akşam kızlarımdan internet üzerinden nasıl ders anlatılır onu öğreneceğim.”
Her gün mutlaka egzersiz yapmak için fırsat yaratmak gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Akbaş, bunun hem fiziksel hem de ruh sağlığımız için yararına işaret ediyor. “Bunun için kullanılabilecek bir çok uygulama var. Bunlardan yararlanılabilir. Temizlik yapmak da iyi bir egzersiz. Ya da müzik açıp dans etmek. Çocuklarınız varsa onlarla birlikte dans edin. Böylelikle hep birlikte hem eğlenebilir, hem de egzersiz yapmış olursunuz. Bu arada evde kaldığınız süre boyunca su içmeyi unutmayın, kahve, çay, meşrubat gibi içecekler suyun yerini tutmaz. Evde kalınan süre içinde birçoğumuz sürekli bir şeyler atıştırmak isteriz, atıştırmak için sağlıklı tarifler öğrenin, düzenli öğünlerinizi atlamayın ve ailece sofra başına oturarak yemeklerinizi tüketin.”
“Bilmediğiniz ama merak ettiğiniz şeyleri araştırmak için ne güzel bir fırsat” diyen Doç. Dr. Akbaş, sözlerine şöyle devam ediyor; “Aslında bu dönem daha fazla okumak için ne güzel bir fırsat! Logarikmik” diyorlar, bu ne demekti? Turşu nasıl kurulurdu? “N” harfi ile başlayan hayvan ismi var mı? son çıkan kitaplar, sevdiğiniz yazarların kitapları, dergiler… ya da canınız ne istiyorsa. Ama okumak zamanınızı keyifli geçirmeniz için yapabileceğiniz en iyi aktivitelerden biri…”
Sonuç olarak krizi fırsata çevirmenin mümkün olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Akbaş, “Şimdi zaman bulamayıp yapamadığımız şeyler için bir sürü zamanımız var. Bu geçici bir süre olacak, kıymetini bilelim” diyor.
Alo Yeditepe