Menopoz denilince akla gelen ilk bulgular şüphesiz ki adet düzeninde bozulmalar ve sıcak basmalarıdır. Bunlar dışında menopoz işaretçisi olan bazı bulgular özellikle beklenen menopoz yaşına yaklaşmamış kadınlar tarafından göz ardı edilebilmektedir.
Ortalama menopoz yaşı 51 iken, 45 yaşından erken menopoza girme durumuna erken menopoz, 40 yaşından önce menopoza girme durumuna da yumurtalık yetmezliği denilmektedir. Artık yirmili yaşlarda bile menopoz ile başvuran hastalarla karşılaştıklarını belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı halk arasında çok bilinmeyen belirtilerin de menopoz işaretçisi olabileceğini söyledi. Bu belirtilerden bazıları:
Kandaki östrojen düzeylerindeki dalgalanmalar meme dokusunda hassasiyet, ağrı ve gerginlik hissi yapabilmektedir. Bu özellikle menopoza geçiş sürecinin erken döneminde yaşanmaktadır.
Son yapılan çalışmalar menopoza geçiş dönemindeki kadınların yüzde 30-40’ının uykuya dalmada zorluk yaşadıklarını göstermektedir. Menopoza geçiş döneminde adet düzeni henüz bozulmamış olsa bile hormon seviyelerindeki düşüşler doğrudan uyku sorunu olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Menstrüel migren denilen durum her adet döneminde yaşanan baş ağrısıdır. Bu durum bazı kadınlarda bütün üreme çağı boyunca yaşanırken, bazı kadınlarda menopoza geçiş döneminde başlamaktadır. Bu durum da hormonlardaki dalgalanmalardan kaynaklanan bir sorundur ve ağrı kesiciler ile çözüm bulunamazsa hormon tedavisi uygulanmaktadır.
Menopoza geçiş döneminde kadınların depresyon yaşama olasılığı 2,5 kat artmaktadır. Hayatının bir döneminde depresyon yaşamış kadınlarda bu risk daha yüksektir. Anksiyete yani kaygı bozukluğu da menopoza geçiş döneminde ortaya çıkabilen psikolojik bozukluklardan birisidir.
Östrojen hormonunun düşmesi ile birlikte cinsel ilişki sırasında salgılanan salgılar da azalmakta, vajina duvarları incelmektedir. Bu durum cinsel ilişki sırasında kuruluk ve ağrı olarak karşımıza çıkmaktadır. Lokal olarak uygulanan östrojen ile tedavi edilebilmektedir.
Beyin fonksiyonları hormonlar ile doğrudan ilişkilidir bu nedenle hormon seviyelerinde dalgalanmalar görülen menopoz öncesi dönemde unutkanlık, odaklanamama, dikkat dağınıklığı gibi bilişsel fonkisyonlarda bozulmalar görülebilmektedir. Aslında menopoz öncesinde kadınların hafızaları erkeklere göre daha iyidir ancak menopoza geçiş döneminde bu durumun tersine döndüğünü gösteren bazı çaılşmalar vardır.
Buradaki suçlu yine düşmekte olan östrojen. Cilde elastikiyetini sağlayan kolajen de östrojen ile birlikte düşmektedir, bu nedenle bu dönemde ciltte kuruluk, sarkma ve kırışıklıklar oluşmaktadır. Hormon replasman tedavisi başlanmayan hastalarda iyi bir nemlendirici krem kullanılması önerilmektedir.
Bu da diğer çoğu semptom gibi östrojen düzeyinin azalması ile ilgili. Nemlendirici içeren iyi bir şampuan bu sorun açısından yardımcı olmaktadır.
Bu durum da kolayca gözardı edilebilecek ve diş sorunlarına neden olabilecek belirtilerden birisi. Tükürük salgısında azalma ağızda bakteri üremesine ve diş çürükleri, diş eti kanamaları gibi istenmeyen durumlara yol açabilmektedir.
Östrojen seviyeleri düştüğünde, beyinde vücut sıcaklığını kontrol eden bölge vücutta aşırı ısınma algılar ve sıcak basması sırasında olduğu gibi aşırı terlemeye neden olur, bu da hoş olmayan bir vücut kokusuna neden olabilir. Gece terlemelerinin sebebi de bu mekanizmadır.
Yukarıdaki bulgulardan biri veya birkaçı adet düzeninde değişiklik olmadan ortaya çıkabilmekte ve menopoz işaretçisi olabilmektedir. Burada önemli olan nokta çocuk isteği olan ve bu bulguları erken yaşlarda yaşayan kadınların zaman kaybetmeden kadın doğum muayenesine başvurması ve yumurtalık rezervlerini değerlendirmeleridir. Özellikle ailede erken menopoz öyküsü olan kadınların herhangi bir semptomları olmasa bile yumurtalık rezervlerini kontrol ettirmelerini şiddetle öneriyoruz. Bizim hedefimiz erken menopoz hastalarını menopoza girmeden önce yakalamak ve çocuk isteği varsa yumurtalarını toplayıp yumurta dondurma yöntemi ile üreme potansiyellerini koruyabilmek. Bunun dışındaki diğer bütün olumsuz sonuçları beklenen menopoz yaşına kadar verdiğimiz hormon replasman tedavisi ile ortadan kaldırabiliyoruz.
Beklenen yaşlarda menopoza girmiş hastalarımızı bile yukarıda saydığım semptomlar korkutabiliyor ve rahatsızlık verebiliyor. Bu yaşlarda da hormon replasman tedavisi vererek östrojen eksikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerinden korunmak mümkün, hastalarımız ile bu tedavinin artılarını eksilerini tartışıp birlikte bir karar veriyoruz. Hormon replasman tedavisi alıyor olsun veya olmasın, menopoza girmiş olan hastalarımızı belli aralıklarla kemik yoğunluk ölçümü gibi bazı testlerle takip ediyoruz, böylece sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmelerini sağlıyoruz. Takipsiz menopoz hastalarında maalesef kemik erimesi, kardiovasküler hastalıklar, eklemlerde kireçlenme, bunama gibi bazı durumların riski artabiliyor. Ancak günümüz tıbbi ve teknolojisi ile menopoz asla korkulacak bir durum değil, hastalarımıza “menopozdan değil geç kalmaktan ve takipsiz kalmaktan korkun” diyoruz.
Basın Yansımaları: sozcu
”
Alo Yeditepe