Ameliyatsız genital estetik ve sıkılaştırma uygulamalarıyla ilgili bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mert Yeşiladalı, “Genital bölgeyi destekleyen bağ dokularının gücü yaş ilerledikçe azalıyor ve bu bölgede gevşeme meydana geliyor. Dolayısıyla hem vajinada gevşeklik oluyor hem de idrar kaçırma gibi daha büyük sorunlara yol açabiliyor. Kadınların yaklaşık yüzde 50’sinde bu rahatsızlıkları görüyoruz” diyerek genital tedavilerin önemine vurgu yaptı.
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mert Yeşiladalı, ameliyatsız genital estetik uygulamaları ile ilgili bilgi verdi. Vajinal sarkma ve genişlemenin kadınlar açısından önemli bir sorun olduğunu kaydeden Dr. Yeşiladalı, bu durumunda idrar kaçırmaya neden olduğunu ve tedavi edilmediği sürece kadının yaşam kalitesini önemli derecede düşürebileceğinin altını çizdi. Bu konuda özellikle son yıllarda kullanımı artan ameliyatsız genital bölge sıkılaştırılması uygulamalarının birçok kadın için çözüm olabildiğini anlattı.
Genital estetik uygulamalarda birçok farklı yöntem kullanıldığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Yeşiladalı, “Genital estetik dediğimiz uygulamalar, dış genital bölge estetiklerinden iç vajina estetiklerine kadar farklı tedavileri olan yöntemler. Aslında genital bölgeyi sıkılaştırma tedavileri estetik olmaktan ziyade bazı durumlarda fonksiyonel olarak gereklilik arz eden tedaviler. Çünkü Pelvik taban dediğimiz, pelvis bölgesinde genital bölgeyi ve mesaneyi destekleyen kas ve bağ dokuları var. Bu bağ dokularının gücü yaş ilerledikçe, bütün vücutta olduğu gibi, azalıyor. Bu bölgede bir gevşeme meydana geliyor. Dolayısıyla hem vajinada gevşeklik oluşuyor hem de idrar kaçırma gibi daha büyük sorunlara yol açabiliyor. Bu tedaviler aynı anda hem vajinayı sıkılaştırıp vajinal basıncı artırıyor hem de pelvik bölgedeki bağ dokuları güçlendirerek idrar kaçırma sorununa ameliyatsız bir çözüm sunabiliyor” dedi.
Yaş ilerledikçe bütün vücuttaki bağ dokularında bir gevşeme meydana geldiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Yeşiladalı, “Yüzümüzde, kolumuzda, bacağımızda nasıl sarkmalar oluyorsa, genital bölgede de aynı şekilde sarkmalar yaşanıyor. Özellikle vajinal doğum yapmış kadınlarda, vajina gevşekliği şikâyeti çok daha erken yaşlarda başlayabiliyor. Normal doğum yapmamış kadınlarda, özellikle menopozdan sonra, östrojen hormonunun düşmesiyle birlikte yine bu bölgedeki bağ dokularda zayıflama görülebiliyor. Aslında toplumda çok sık görülen bir sorun. Özellikle ileri yaşlardaki kadınlarda, neredeyse yüzde 50’lere varan oranda hem gevşeklik hem de idrar kaçırma gibi şikayetleri görüyoruz. Ancak bize başvuru bu oranda değil. Hastalar, bu sorunları açığa vurmaktan ve yardım almaktan biraz kaçınıyorlar” diye konuştu.
Ameliyatsız bağ dokusu sıkılaştırma işlemlerinin kozmetik cerrahide uzun zamandır kullanıldığını günümüzde ise farklı teknolojilerle bu işlemlerin yapıldığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Yeşiladalı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Lazerle, radyofrekans veya ultrason enerjisi yani HIFU (Odaklanmış ultrason enerjisi) kullanan teknolojiler var. Biz HIFU teknolojisini kullanıyoruz. Vajinal Mukoza altındaki bağ dokusuna 3 milimetre ile 4,5 milimetre arasındaki bölgeye odaklanmış ultrason enerjisi verilerek bu bölgede belli bir sıcaklığa kadar termal hasar oluşturuluyor. Bu bölgedeki kolajen üretimi ve elastin dokularının üretimini tetiklemiş oluyor. Aslında vücudun doğal tamir mekanizmasını bir şekilde harekete geçiriyoruz.”
Tedavi için herhangi bir yaş sınırlaması olmadığının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Mert Yeşiladalı, “Her yaş grubunda kadına uygulanabilir bir yöntem. Bu teknoloji sıkılaştırmanın yanı sıra ilaca dirençli tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar, idrar kaçırma tedavisi, menopoz sonrası vajina incelmesi ve kuruluğunun tedavisi ve genital bölgenin beyazlatılması için de kullanılabilmektedir” dedi. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Yeşiladalı, uygulama hakkında şu bilgileri verdi: “Hastalar bize başvurduktan sonra öncelikle genel bir değerlendirme yapıyor ve cerrahi uygulama olmadan tedavi edilip edilemeyeceğine bakıyoruz. Eğer tedaviye uygunsa, tek seansta ve poliklinik şartlarında yaklaşık 20-30 dakika süren bir işlem uyguluyoruz. İşlem ağrısız ve anestezi gerektirmiyor. Genelde tek seansta istediğimiz etkiyi görsek de bazı hastalarda ikinci seansa da ihtiyaç duyabiliyoruz. Bir seansı yaptıktan 3-4 hafta sonra, hasta da değişikliği fark etmeye başlıyor.”
Basın Yansımaları: mynet | gazetevatan | haberler | cnnturk | turkuazgazetesi | gunes
”
Alo Yeditepe