Tüp bebek, çocuk sahibi olmakta zorluk çeken çiftlerin çocuk sahibi olmaları için yapılan bir dizi işleme verilen isimdir. Tüp bebek (IVF) tedavisinin bazı aşamaları bulunmaktadır.
Natürel IVF, doğal IVF olarak da adlandırılan bu yöntemin konvansiyonel tüp bebekten farkı, yumurta gelişimini tetiklemek için ilaç kullanılmamasıdır.
Normalde kadınların her adet döngüsünde bir adet yumurta gelişmektedir. Tüp bebek yapılacak hastalarda birden fazla yumurta gelişimi sağlanması amacıyla 8-12 gün boyunca ilaç verilmektedir. Doğal tüp bebek yönteminde ise ilaç verilmez, hastanın doğal adet döngüsü takip edilir. Bu yöntem ile bir adet yumurta gelişir, ancak gelişen yumurta vücut tarafından seçilmiş ve geliştirilmiş olduğu için kaliteli olma ihtimali daha yüksektir. Yumurta toplama işlemi kısa sürer ve hastanın tercihine göre anestezisiz yapılabilir. İşlemin geriye kalanı konvansiyonel tüp bebek ile aynıdır, toplanan yumurta laboratuvar ortamında sperm ile döllenir ve embriyo gelişimi tamamlandığında rahim içerisine transfer edilir. Ancak tek yumurta toplandığı için geleneksel tüp bebek yöntemine göre gebelik şansının daha düşük olduğu bilinmelidir.
Doğal IVF’in tercih edilebileceği bazı durumlar vardır. Bunlardan birisi, daha önce ilaçlı tüp bebek denenmesine rağmen çok az sayıda yumurta elde edilmiş veya hiç yumurta elde edilememiş hastalardır. Bu hastalarda doğal yumurta gelişimi yakalandığı zaman onun gelişimi ultrason ile takip edilir ve yeterli büyüklüğe ulaştığında toplanır. Bunun dışında ilaç ve hormon kullanmak istemeyen hastalar tarafından da tercih edilmektedir. Doğal üremeye en yakın tüp bebek yöntemi olan bu yaklaşım merkezimizde başarıyla uygulanmaktadır.
Çiftlerin tüp bebek merkezimizdeki ilk görüşmesinde, bebek sahibi olabilmek için hangi tedavi yöntemine daha uygun olduklarının, tüp bebek tedavisi başlamadan ya da sonrasında herhangi bir ek tedaviye veya işleme ihtiyaçlarının olup olmadığına karar verilir. Görüşme sırasında Çiftler; almış oldukları tedaviler, önceki gebelik, doğum, düşük gibi hikayeleri, bilinen hastalıkları, geçirmiş oldukları operasyonlar, yapıldı ise eski tahlil ve tetkik sonuçları (tüm kan ve hormon tetkikleri, rahim filmi-HSG, kromozom analizi, spermiogram sonuçları) ile değerlendirilir. İlk görüşme için kliniğimize başvuran tüm hastalarımıza tam bir jinekolojik muayene ve ultrasonografik inceleme yapılır. Hastaların verdikleri bu veriler ile uygun tedavi prosedürü ve tedavi başlangıcı için uygun zaman belirlenir.
Yumurtalıklardan çok sayıda oosit (yumurta) elde edebilmek için yumurta geliştirici ilaçlar (iğne tedavisi) uygulanır. İlaç dozu ve kullanım süresi hastanın yaşı ve yumurta rezervi göz önünde tutularak yapılan ilk muayenede belirlenir. Bu nedenle hastadan hastaya tedaviler ve süreleri değişiklik göstermektedir. Çatlatma iğnesinin verilmesine kadar geçen ovaryan sitmulasyon süresi ( iğne tedavisi) ortalama 8-12 gün arasında gerçekleşmektedir.
Çatlatma iğnesinden ortalama 34-36 saat sonra yapılacak yumurta toplama işleminde; gelişen yumurtalar anestezi altında vajinal yoldan bir iğne kullanılarak transvajinal ultrason yardımıyla aspire edilir ve laboratuvar koşullarında döllenme işlemi için saklanır. Yumurta toplama işlemi yapıldığı sürede ya da hemen öncesinde hastanın eşinden de sperm örneği, spermiogram tahlilindeki gibi mastürbasyon yöntemi ile alınır.
Klasik Tüp Bebek-IVF (İn Vitro Fertilizasyon): Tüp bebeğin ilk yıllarında, henüz mikroenjeksiyon tekniğinin geliştirilmediği zamanlarda, daha sık olarak uygulanan bir teknikti. Son yılarda, döllenme oranları ICSI'ye göre daha düşük olduğundan, çoğunlukla uygulanması tercih edilmeyen bir IVF tekniği haline dönüşmüştür. *Mikroenjeksiyon (ICSI): Kendi kliniğimizde dahil olmak üzere günümüzde daha sık kullanılmakta olan ICSI yöntemi;mikroskop altında spermin bir pipet vasıtasıyla direkt olarak yumurtanın içine enjekte edilmesidir. Bu işlemler sonrasında elde edilen embriyolar, insan vücudunu taklit eden uygun sıcaklık ve kültür ortamında inkübatör dediğimiz cihazlar içerisinde gelişimine göre 7. güne kadar takip edilir.
İnkübatör ortamında 2-6 gün boyunca saklanan ve gelişimi takip edilen embriyolar uterus içerisine özel kataterler yardımı ile ağrısız ve anesteziye ihtiyaç olmadan yerleştirilir. Embriyo transferi işlemi ortalama 10-15 dakika sürmektedir.
Gebelik; transfer işleminden 10-12 gün sonra kan tahlilinde β-HCG denilen bir hormon ile tespit edilir. β-HCG testi düzenli artış gösteren ya da yüksekliği yeterli olarak izlenen hastanın testinden, ortalama 10 gün sonra ultrason ile kontrol muayenesi yapılmalı ve gebelik kesesi tespit edilmelidir.
35 yaş üzerinde, özellikle 40 yaşın üzerindeki kadınlarda yumurtalık rezervi azalmaktadır. Bu yaş grubunda gelişen oositlerin (yumurtaların) sayısı ve kalitesinin yeteri kadar iyi olmaması, genetik sorunların daha fazla izlenmesi nedeniyle spontan gebelik ve reprodüktif tekniklerle elde edilen “devam eden gebelik” ihtimali azalmaktadır.
Çiftlerde özellikle kadında eşlik eden hastalık ya da endokrin bozukluklar hastaların tüp bebek tedavisine uyumunu ve tedaviden yeterli verimin alınamamasına neden olabilmektedir. Hastaların özellikle sigara tüketimlerinin oosit ve sperm kalitesi üzerine negatif etkileri çok net olarak bilinmektedir. Bu sonuç birçok çalışmayla da kanıtlanmış durumdadır. Hastalardaki endometrioma, adenomiyozisi hidrosalpenks gibi ek hastalıkların mevcudiyeti de başarıyı azaltan durumlar arasında sayılabilir.
Sperm sayı ve kalitesi: Sperm sayısındaki azlık ve morfolojisindeki bozukluklar da gebelik oranlarını etkilemektedir.
Kullanılan tedavi protokolleri ve cinsi: Tüp bebek merkezindeki doktor ve embriyoloji ekibinin IVF alanındaki tecrübesi ve embriyoloji laboratuvar koşulları da başarıyı etkileyen önemli bir faktörü oluşturmaktadır.
Tüp bebek merkezinin, Sağlık Bakanlığı tarafından tüp bebek uygulamalarının yapılabilirliğinin uygunluğuna dair ruhsatı olması gerekmektedir. Bu merkezde çalışan doktorların da, yine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş olan “eğitim vermesi uygun” merkezlerdeki eğitimi başarı ile tamamlayarak tüp bebek tedavileri yapmaya hak kazanmış olması önemlidir. Laboratuvarda çalışan embriyologların da deneyimli olması başarıyı artıran unsurlardandır.
Tüp bebek merkezlerinin resmi internet sitelerinde çalışan doktorların ve embriyologların listesi, uygulanan tedavinin yöntemleri, merkeze ait kalite belgeleri, ruhsatlar ve sertifikalar yer almaktadır. Merkez ön araştırması yaparken bu noktalara dikkat etmek gerekmektedir.
Tüp bebek tedavisinin aşamalarını değerlendirebilen, gerekli olduğunda ileri tetkik, araştırma ve operasyonları da kendi bünyesinde yapabilecek bir merkezin seçimi tedavi sırasında hasta-doktor arasındaki bağı güçlendireceği ve hastanın doktorlarına erişimini kolaylaştıracağın da unutulmamalıdır.
Başarısız tüp bebek denemeleri hastalar için hem duygusal hem ekonomik açıdan yıpratıcı olabilmektedir. Merkezimize başvuran hastaların önemli bir kısmını oluşturan, önceden başarısız denemeleri olan hastaların deneyimleri bu sonucu göstermektedir. Bu nedenle belli bir sayıda başarısız denemesi olan hastalarda tekrar tekrar tüp bebek denemesi yapmak yerine altta yatabilecek nedenleri araştırmak hedefe yönelik bir tedavi olanağı sağlamaktadır. Sağlıklı bir gebeliğin oluşumu ve devamı embriyo ve endometrium (rahim iç duvarı) arasındaki iletişime bağlıdır. Amaç da bu ilişkinin sağlıklı bir şekilde sağlanması olmalıdır.
Tekrarlayan başarısızlığına neden olabilecek sorunları şöyle sıralamak mümkün:
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tüp Bebek Merkezi’nde tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan hastalara özelikle yukarıda sayılan sebepler başta olmak üzere detaylı inceleme yapılmaktadır. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına neden olabilecek her bir sorunda farklı tedavi yöntemlerinden hasta için uygun olan, “kişiye özel tedavi yaklaşımı” ile uygulanmaktadır.
Bazı hastalarda infertiliteye neden olabilecek hiçbir sorun tespit edilememekte, iyi ve kaliteli embriyo transferine rağmen gebelik elde edilemeyebilmektedir. Bu grup hastalarda rahim içi PRP enjeksiyonu, büyüme faktörü (G-CSF) uygulaması gibi yeni tedavi modalitelerinin endometrium fonksiyonu ve gebelik oranlarını arttırdığını gösteren çalışmalar yayınlanmaktadır. Merkezimizde bu yeni tedavi yaklaşımları da uygun hastalarda kullanılmakta ve özellikle bazı hasta gruplarında olumlu sonuçlar vermektedir.
Kısırlık tedavisinde her bir başarısız deneme, başarılı bir tüp bebek tedavisine ulaşmak için önemli ipuçları içermektedir. Bu sebeple merkezimize başvuran her hastanın tüp bebek geçmişi detaylı bir şekilde incelenmektedir. Komplike vakalar haftada bir düzenlenen tüp bebek konseyine çıkarılarak güncel bilimsel veriler ışığında tartışılmakta ve her hastaya özel bir tedavi planı çizilmektedir.
Tüp bebek tedavisinde temel yaklaşım çiftlerin altta yatan nedenlerinin ortaya konması ve buna uygun doğru tedavi yaklaşımının uygulanmasıdır. Örneğin metabolik nedenlere bağlı olarak gebe kalamayan çiftlerde kadının yaşı ve yumurta rezervi uygunsa öncelikle metabolik sorunlar tedavi edildikten sonra tüp bebek tedavisine geçilmektedir. Dolayısıyla tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşabilmek için her zaman “çiftlere özel yaklaşım” gerektiren bir tedavi planlaması gerekmektedir. Tedavide kullanılan yöntemler, uygulanan testler gibi birçok faktör tedavinin toplam ücretini etkilemektedir.
Tüp bebek merkezimizde, hastalarına yine hastanemiz bünyesinde uygulanacak tahlil, tetkik ve operasyonlarda özel olanaklar sunulmaktadır. Merkezimizle iletişime geçerek konuyla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
Oosit (yumurta) toplama işlemleri kliniğimizde ve pek çok merkezde genel olarak anestezinin bir çeşidi olan sedasyon ile yapılmaktadır. Sedasyon, sizin yapılan işlem esnasında ağrı hissetmemenizi ve işlemi hatırlamamanızı sağlamaktadır. İşlem esnasında ve sonrasında verilecek ağrı kesicilerle, hissedeceğiniz ağrının en fazla şiddetli bir adet sancısı kadar olması beklenmektedir. Taburculuk sonrasında da ağrı kesiciler reçete edilerek ağrı kontrolü sağlanmış olacaktır.
İlk muayeneden sonra herhangi bir ek tedaviye ihtiyaç duyulmadı ise görülecek ilk adette yumurtaları geliştirmek için tedaviye başlanabilir. Adetin 2. ya da 3. günlerinde yumurtalıkların durumu tespit edilip hastaya özel tedavi protokolü seçimi ve ilaç dozunun ayarlayabilmesi amacı ile tercihen transvajinal ultrason yapılır. Sonrasında ise aralıklı olarak ultrason ve kanda yapılan hormon tahlilleri ile oosit gelişimi değerlendirilir. İstenilen yumurta gelişimi hastadan hastaya değişmekle, ortalama 8 ila 12 gün gibi bir zaman aralığından bahsedilebilir. Sonrasında çatlatma iğnesi verilip 34-36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır. Aynı gün yumurta ve sperm laboratuvar ortamında ICSI işlemi ile birleştirilerek embriyo elde edilir. Embriyo transferi ise; transfer başarısını kötü olarak etkileyecek (polip, miyom, OHSS ihtimali vs.) herhangi bir durum yoksa yumurta toplamı işleminden 2-6 gün sonra yapılabilmektedir.
Gebeliğin oluşup oluşmadığını anlamanın ilk ve tek kesin yolu kan tahlili ile β-HCG hormonunda yükselme izlenmesidir. Bunun dışında görülebilen semptomlar arasında kasıklarda adet ağrısına benzeyen rahatsızlık hissi ya da hafif ağrı, göğüslerde hassasiyet, hafif lekelenme tarzı kanama, bulantı sayılabilir.
Günümüzde tekrarlayan düşüklerin yüzde 40’ının nedeni belirlenebilmektedir. Annenin rahminde gelişebilen polip, miyom ya da doğuştan olan perde, geçirilmiş operasyon ya da enfeksiyonlara bağlı yapışıklık / sineşilere bağlı tekrarlayan düşükler görülmekle, annenin tiroid fonksiyon bozukluğu, pıhtılaşma ile ilgili bozukluklar, kontrolsüz diyabet gibi ek hastalıklar da tekrarlayan düşüklere neden olabilmektedir. Yapısal bozukluklar olarak tanımlanan polip, miyom, rahim perdesi (uterin septum), yapışıklık / sineşilerde operasyon ile tedavi yapılmaktadır. Annenin dahili sorunları (tiroid fonksiyon bozukluğu, kontrolsüz diyabet) ise yumurtlama tedavisi öncesi ilk danışmada randevusunda belirlenerek konsültan doktorlar tarafından düzenlenir. Pıhtılaşma ile ilgili öyküsü ve sorunları olan hasta grubunda ise yine ilk randevu esnasında tahliller istenir ve değerlendirilerek gerekli görülürse ek ilaç tedavisi başlanır. Ayrıca yüzde 10-15 kadarı embriyonun genetik sorunları olduğu yapılan çalışmalarla da gösterilmiştir. Anne ve babanın kromozomlarında sorun olmasa da embriyolarda anormallikler izlenebilmektedir. Günümüzde embriyolara zarar vermeden yapılan biyopsiler ile normal genetikte bir embriyo bulma şansımız mevcuttur. Hastanemizin genetik laboratuvarı tarafından uygulanan preimplantsyon genetik test-PGT ile embriyoların 24 kromozomu araştırılarak normal genetikte embriyolar bulunabilmekte. Böylelikle sağlıklı olanlar rahim içine yerleştirilerek normal bir gebelik elde şansı artırılmaktadır.
Tüp bebek merkezimizde SGK geçerli olmamakla birlikte, merkezimizin hastalarına yine hastanemiz bünyesinde uygulanacak tahlil, tetkik ve operasyonlarda özel olanaklar sunulmaktadır. Merkezimizle iletişime geçerek konuyla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
”
Alo Yeditepe