Bu haberi iş yerinizde okuyorsanız eğer, birazdan sık sık dokunduğunuz klavye, masa hatta kahve fincanının ne kadar temiz olduğunu merak etmeye başlayacaksınız. Zira araştırmalar iş yerlerinde ortak alanlarda sıklıkla kullanılan buzdolabı, mikrodalga, su ısıtıcı gibi eşyaların birer mikrop yuvası olduğunu söylüyor. Üstelik her biri aklınızın ucundan dahi geçmeyecek mikroorganizmalar barındırıyor.
İngiltere'de halk sağlığından sorumlu idareciler tarafından yönetilen bir kuruluş olan CHAMPS, Liverpool Tıp Okulu'ndaki bilim insanlarını, farklı iş yerlerinin ortak mutfaklarından alınan örnekleri analiz etmek için görevlendirdi. Araştırma, paylaşılan mutfaklarda çok sayıda potansiyel olarak tehlikeli bakteri ve mantarın yaşadığını buldu. Buna tuvaletten sonra ellerin düzgün bir şekilde yıkanmaması durumunda yayılan dışkı kaynaklı mikroplar da dahildi. İncelenen sürüntü örnekleri, bir kahve makinesinde, buzdolabı kapı kolunda ve mikrodalga düğmelerinde mide-bağırsak hastalıklarına yol açabilen E.coli bakterisinin varlığını ortaya çıkardı. Aynı yerlerde solunum yolu hastalıkları ve kan dolaşımı enfeksiyonlarına yol açabilen Pseudomonas ve Klebisella da tespit edildi.
Peki bu kirli alanlara günde en az birkaç kez temas etmek insan sağlığını nasıl etkiler? Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Alıcı ortak alanlardaki risklerden bahsetti.
Ortak kullanım alanlarının bakteri ve mantarlar için önemli bir üreme alanı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Alıcı, “Yaşadığımız çevrede bakteri ve mantar gibi çeşitli mikroorganizmalar yaygın olarak bulunur. Özellikle nemli ortamlar, temizliği ve havalandırması yeterince yapılmamış yüzeyler ve eşyalar üremeleri için uygun yerlerdir” dedi.
Mikroorganizma ve virüslerle dokunma ya da solunum gibi yollarla sürekli temas ettiğimizi fakat temas ettiğimiz sıklıkta hasta olmadığımızı söyleyen Doç. Dr. Alıcı, burada dört önemli etkenden bahsetti.
Kişinin bağışıklık sistemi: Sağlıklı kişilerin bağışıklık sistemi çevreden bulaşan bu mikroorganizmaların çoğunu, herhangi bir hastalık oluşmasına izin vermeden ortadan kaldırır.
Kişinin alışkanlıkları: El yıkama alışkanlığı olan bireylerin hastalanma ve bulaştırma riski çok düşüktür.
Bulunulan ortam: Hastaneler gibi Sağlık hizmeti verilen kurumlarda çalışmak daha risklidir.
Mikroorganizmanın cinsi: Bulaşan mikroorganizmanın cinsi, hangi ortamda bulunduğu, hastalık yapma kabiliyeti ve mikroorganizma miktarı da diğer önemli noktadır.
Washroom Hygiene tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, bir klozet kapağına kıyasla bir su ısıtıcısı 12 kat, mutfak yüzeyi ise 5 kat daha fazla bakteri barındırıyor.
Ofiste ortak kullanılan eşyaların en pis alan olarak gördüğümüz klozetlere göre daha fazla bakteri barındırmasının mümkün olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Alıcı, “Çünkü tuvaletler belki de el hijyenine en çok uyulan yerlerdir ve temizliği daha sık olarak yapılır. Temizlenmesi gerektiğinin herkes farkında olduğu için çok daha fazla dikkat edilir. Ancak kişiler bir mutfak tezgahını veya musluğu temiz bir yer olarak algılamaya daha yatkındırlar, buralardan hastalık kapacaklarını pek düşünmezler. El yıkansa bile tuvalet sonrası kadar özen gösterilmeyebilir. Dolayısı ile buralarda bakteri yükü fazla olabilir” ifadelerini kullandı.
Araştırmalar ortak kullanılan tuvaletlere girdikten sonra her bir elimizde yaklaşık 200 milyon bakteri bulunduğunu söylüyor. Bu bakteriler yıkamakla temizlenir mi?
Doç. Dr. Alıcı, tuvalette su ve sabun bulunması, el yıkamaya yeterli zaman ayrılması (en az 15 saniye), avuç içleri, parmak araları, el bileklerinin ovulması gibi uygun bir teknikle el yıkanması halinde, cildimize bulaşmış mikroorganizmaların sayısının önemli ölçüde azalacağını söyledi.
Alıcı, “Burada amaç cildimizde zaten olan ve bizim için faydalı bakterilerin ortadan kaldırılması değil, çevreden bulaşan ve zararlı olabilecek mikroorganizmaların ortadan kaldırılmasıdır. Kirli bir el ile dokunmakla mikroorganizmayı başka bir yüzeye veya kişiye bulaştırabiliriz” diye konuştu.
”
Alo Yeditepe