Sivrisinekler ile bulaşabilen hastalıklar arasında bulunan Batı Nil Virüsü Ateşi hastalığı özellikle son günlerde yine gündemin konusu oldu. Hastalık mevsimsel özellik gösterdiğinden çoğunlukla yaz boyunca ve sonbaharın ilk dönemlerinde ortaya çıkıyor. Ülkemizde havaların hala mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle sivrisineklerin de hastalık bulaştırma riski devam ediyor.
Viral bir hastalık olan Batı Nil virüsü genellikle sivrisinek ısırması ile bulaşıyor. Nadir olarak da kan transfüzyonu, organ transplantasyonu yoluyla bulaşabildiği ve kadınlarda gebelik sırasında bebeğe bulaşma olasılığının olduğu da biliniyor.
Tropikal, sıcak ve nemli bölgelerde, genellikle de sazlıkların, su birikintilerinin olduğu yerlerde, daha sık görülüyor. Mevsim olarak da bakıldığında içinde bulunduğumuz dönem gibi yazın sonları sonbahar başlarında hastalığın görülme sıklığı artıyor.
Kişiler böyle bir soruna maruz kaldıklarını bilmeden yani semptomsuz olarak hastalık sürecini geçirebiliyor. Şöyle ki sivrisinek ısırmasıyla virüsü alan herkes hasta olmuyor. Hatta vakaların yarısından çoğunda semptom göstermiyor. Semptom gösterenlerin büyük bir kısmı da hafif bir soğuk algınlığı gibi belirtilerle ayaktan geçiriyor. Dolayısıyla ülkemizde de ne kadar vaka vardı ya da var olduğu konusunda kesin bir rakam söylemek de çok güç.
Hastaların en belirgin şikayeti yüksek ateş. Ancak yine vakaların sadece yüzde 20’sinde ateş görülürken yüzde 40’ında ateş görülmeyebiliyor. Vücut ağrısı, sırt ağrısı, baş ağrısı, kaslarda güçsüzlük de ateşle birlikte görülen şikayetler arasında yer alıyor. Hastalar genellikle bu tabloyla hekime başvuruyor. Bir de ikinci bir tablo var ki bu çok daha tehlikeli ve ağır olabiliyor. Bu tabloda virüs beyin ve beyin zarı tutulumu yapabiliyor. Bu durumda ilk belirtilere ek olarak hastada hafıza bozukluğu, şuur kaybı, her iki kol bacakta güçsüzlük, yürüyememe gibi semptomlar görülüyor. Bütün vakaların yüzde birinde rastlanan bu durum genellikle bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde rastlanıyor.
Hastalık özellikle 65 yaşında üzerinde ve yaşlı kişilerde daha ciddi seyredebiliyor. Aynı şekilde, kontrolsüz diyabeti olan, alkol bağımlısı olan, organ nakli yapılan ya da kanser tedavisi görenler de de hastalık daha ağır seyredebiliyor.
Hafif, ayaktan atlatılan enfeksiyonların fark edilmesi güç. Hastalar soğuk algınlığı geçirdiğini ya da klima çarptı diye düşünüyor. Ancak, düşmeyen ateş, şiddetli baş ağrısı, kol ve bacaklarda güçsüzlük, yürüyememe, şuurda bulanıklık, hastaların etrafını tanımalarında, oryantasyonlarında kopukluk ya da vücutta döküntü yaşanırsa mutlaka doktora başvurulmalı.
Batı Nil virüsü ateşi için özel bir tedavi yok. Genellikle semptomatik tedavi söz konusu. Bu nedenle özellikle ayaktan geçiren hastalarda paniğe gerek yok. Şikayetler genellikle 2 günle 2 hafta arasında ortaya çıkıyor.
Beyin ve beyin zarının tutulması ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz anlamına gelebilir. . Bu durumda yaşanabilecek komplikasyonlar ve hastalığın şiddetine göre hastada kalabilecek sekeller ve rehabilitasyon süresi uzayabiliyor. Dolayısıyla hastalık nadir görülse de mortalite ve morbidite açısından sıkıntı yaratabiliyor. Sivrisineklerle kolaylıkla bulaşabilmesi nedeniyle önemli olan bu bulaş yolunun yani vektör kontrolünün iyi olarak sağlanması, ülkenin buna yönelik bir politika oluşturması, özellikle bu sıcak iklimlerde ve uygun mevsimlerde sineklerle mücadele önemli.
Bunun yanında bireysel önlemler de alınmalı. Piknik alanları, su kenarları gibi sivrisineklerin bulunduğu alanlara gidilecekse uzun kıyafetler tercih edilmeli. sinek koruyucu kullanılmalı, özellikle hamile kadınlar dikkatli olmalıdır.
Batı Nil Virüsü, dünya genelinde ve bize yakın coğrafyalar olan Avrupa ve Ortadoğu’da da görülüyordu. Dolayısıyla ülkemizde adını son yıllarda daha sık duysak da çok büyük ihtimalle ülkemizde de önceden vardı. Ki var olduğunu bildiren yayınlar da var. Aslında bu durum tamamen farkındalıkla ilgili. Hastalıkla ilgili farkındalık arttıkça tanı koyma sıklığı da artıyor.
Sıtma sivrisineklerle bulaşabilen önemli enfeksiyonların başında geliyor. Bununla birlikte dünyanın farklı bölgelerinde sivrisinekle bulaşan bazı enfeksiyonlar hala önem taşıyor. Özellikle sıcak iklimlerde, tropikal bölgelere seyahat edenlerin bu ülkelerde hangi hastalıkların olduğunu ve alınması gereken önlemleri bilmelerinde fayda var. Japon ensefaliti, Dang ateşi de bu hastalıklardan bazıları. Sıtma özellikle sahra altı Afrika’da, Hindistan'da, tropikal Asya'da, yaygın olarak bulunuyor. Türkiye’de görülen sıtma vakalarının çoğu Afrika ve Asya ülkelerinden geliyor. Dolayısıyla sivrisineklere karşı gerekli önlemlerin alınması önemli.
”
Alo Yeditepe