Hemodiyaliz hastaları için “yaşam yolu” olarak tanımlanan ve hayati önem taşıyan damar yolu için en güvenilir yöntem kişinin kendi damarlarıyla yapılan yani otojen yöntem: AVF. Acil durumlarda santral venöz kateterleri, yarı acil durumlarda sentetik damarları, acil olmayan durumlarda ise otojen yöntemi uygulanıyor. Böbrek yetmezliğinin son dönemine ulaşmış hastalarda böbrek transplantasyonu, periton diyalizi veya hemodiyaliz yöntemlerinden biri uygulanmazsa kanları değişemediği için hastaların hayati riskleri bulunuyor.
Günümüzde, son dönem böbrek yetmezliğinin tedavisinde en çok kullanılan yöntem hemodiyaliz. Böbrek transplantasyonu, doğru yöntem olmasına rağmen çeşitli nedenlerle ancak az sayıda insana uygulanabiliyor. Kateter takma yöntemi, acil/zorunlu durumlar dışında, yaratabileceği önemli komplikasyonlar açısından tercih edilmiyor. Periton diyalizi ise aslında iyi, tercih edilen bir yöntem olmasına rağmen kullanım zorlukları nedeniyle yeterince kullanılamıyor.
Hemodiyaliz hastaları için güvenli, iyi fonksiyon gören bir damar yolu girişi hayati önem taşıyor. Zira vücutta biriken atık ve zararlı maddelerin bir makine tarafından temizlenmesi gerekiyor. Bu makineye girebilmek için haftada ortalama 3 gün, 4’er saat güvenli bir şekilde kullanılabilecek bir damar yoluna ihtiyaç duyuluyor. Bu şekilde uzun süreli hemodiyaliz tedavisi alacak hastalarda arteriyovenöz fistül (AVF) açılması olarak tanımlanan bir cerrahi işlem uygulanıyor.
Kronik böbrek hastaları hemodiyaliz tedavisi başlamadan önce yaptırması gereken işlemle ilgili ne zaman ve nereye başvurmaları gerektiğini hala tam olarak bilemeyebiliyor.
En riskli ve tercih edilmeyen yöntem kateterler. En uygun ve tercih edilen ise, kişinin kendi damarlarıyla yapılan yani otojen yöntem. Otojen yapılamayan durumlarda ya da yarı acil durumlarda ise sentetik greftlerden yararlanılıyor. Yani, acil durumlarda kateterleri, yarı acil durumlarda sentetik damarları, diyalize girmek için birkaç ay zamanı olduğu düşünülen, acil olmayan durumlardaysa dotojen yöntemi uygulanıyor. AV fistüller mümkünse kullanılmayan kolda (genellikle sol) ve kolun ele yakın bölgesinde atardamar ile toplardamar arasında bir bağlantı kurularak yapılıyor. Atardamar ve toplardamar birbirine dikilerek, atardamar kanının toplardamara akması ve yüzeydeki bu damar içinden yüksek miktarda akan kan nedeni ile kolayca diyaliz yapılabilmesi sağlanıyor. AVF’lerde hastanın kendi damarları ile diyalize girebilmeleri için bu damarların genişlemesi 'olgunlaşması' gerekli olduğundan bu da ortalama 6 haftalık bir süre alıyor. Bu nedenle, hastaların düzenli nefroloji takipleri yaptırmaları ve acil duruma gelmeden birkaç ay önce AVF’nin yapılması gerekiyor. Ancak hasta acil olarak geldiğinde kateter takmak zorunda kalınabiliyor. Hasta çok fazla ameliyat geçirmiş ve AVF için uygun damar bulunamıyorsa, yine kateter takmak zorunda kalınabiliyor.
Ülkemizde 70 bin civarında diyaliz hastası var. Türkiye’de toplumun yaklaşık yüzde 15’inde kronik böbrek yetmezliği var. Bu hastaların nefrologlar tarafından takip edilmesi gerekirken, zamanında hekime ulaşılmadığı için ne yazık ki önemli bir bölümü acil olarak başvuruyor ve kateter takılmak zorunda kalınıyor
Hemodiyaliz için uygun bir damar giriş yolunun öncelikle hastanın kullanmadığı kolundan ve ele en yakın bölgesinden, mümkünse el bileğinin hemen üstünden, yapılması gerekiyor. Asıl önemli konu diyalize girecek hastalarda damar yolu hazırlığı için doğru zamanı belirlemek. Hastaların ne zaman diyaliz tedavisine ihtiyaçlarının olacağını kestirebilmek zor. Bu nedenle nefroloji hekimleri tarafından yakın ve sık takip edilmeleri çok önemli. Bazı hastalara damar yolu yapmakta geç kalındığı için kateter takmak zorunda kalınıyor. Bazı hastalara da damar yolu açılıyor, ancak hastalık çok yavaş ilerlediği için diyalize ihtiyaç duyulmuyor. Hastalarıın çoğunluğu 65 yaşın üstünde oluyor. Diyabet, hipertansiyon, kalp sorunları gibi birçok yandaş hastalıkları olduğu için her şeyi önceden öngörebilmek zorlaşıyor. Bu olumsuz durumu en aza indirmenin tek yöntemi de hastanın nefrolog kontrolünde olması.
Hemodiyaliz hastalarında damar yolu açılması planlanırken olası komplikasyonları önlemek için mümkün olduğunca kateter takılmasından kaçınmak gerekiyor. Öncelik AV fistül olmalı. Bunun yanı sıra, mümkünse kolda (bacakta yapılan işlemlerde komplikasyon oranları çok daha yüksektir) ve omuzdan uzak, ele en yakın bölgede yapılmalı. Çünkü, dirsek önü bölgesi ve daha yukarı kısmına geldikçe komplikasyon riski artıyor. Komplikasyon görülme sıklığı yaş ilerledikçe yandaş hastalıklar da arttığı için artış gösteriyor. Ancak ileri yaşlarda hastalığın ilerleyip son evreye gelmesi hızı da yavaşlıyor. Özetle, doğru hastaya, doğru zamanda, doğru işlemin yapılması gerekiyor.
Komplikasyonları önlemek için hastanın kişisel hijyenine mutlaka önem ve öncelik vermesi gerekiyor. Kişisel hijyenine dikkat etmeyen hastalarda özellikle infeksiyon başta olmak üzere komplikasyon oranları daha yüksek görülüyor. Sigara kullanmamak, bol su tüketmek, dengeli beslenmenin yanı sıra mümkün olduğunca olumsuz düşüncelerden uzak durmak ve hayata bağlı kalmaya çalışmak da sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından son derece önem taşıyor.
”
Alo Yeditepe