Covid-19 Varyantları hakkında Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Pınar Çıragil şu bilgileri verdi:
Coronavirus’lar (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar çeşitli hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda Coronavirus’un neden olduğu hastalık spektrumu basit soğuk algınlığından ağır akut solunum sendromuna kadar değişkenlik gösterebilmektedir.
Coronavirus’ların insanlarda dolaşımda olan alt tipleri (HCoV-229E, HCoV-OC43, HCoV-NL63 ve HKU1-CoV) çoğunlukla soğuk algınlığına sebep olan virüslerdir.
31 Aralık 2019'da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Çin Ülke Ofisi, Çin'in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmesinden sonra 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir Coronavirus SARS-CoV-2 olarak isimlendirilmiş ve hastalığın adı COVID-19 olarak kabul edilmiştir. Pandeminin ilan edilmesinden bugüne kadar dünyada yaklaşık 109 milyon vaka görüldü ve 2.41 milyon can kaybı yaşandı.
Pandeminin başında COVİD 19 semptomları ateş, öksürük ve solunum yetmezliği olarak bilinirken; bugün yorgunluk, kas ve vücut ağrıları, baş ağrısı, tat ve koku kaybı, boğaz ağrısı, bulantı – kusma ve ishal de bu semptomlara eklenmiştir.
Bugün COVİD 19 hastalığının kişiden kişiye damlacık yoluyla bulaştığı, yakın temasla yayıldığı bilinmektedir. Bu nedenle hastalıktan korunmada maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyumun şart olduğu, bulaşın önlenmesinde en önemli faktörlerdir.
Virüsler mutasyon yoluyla sürekli bir değişime uğrarlar ve yeni varyantların ortaya çıkmasına neden olurlar. Bazen yeni varyantlar ortaya çıkar ve kaybolur; bazen de ortaya çıkan yeni varyantlar yayılmaya devam ederler.
Bugün dünyada COVİD 19 etkeni virüsün farklı varyantları olduğu bildirilmiştir. İngiltere’de saptanan “B.1.1.7” adı verilen varyantın diğer varyantlardan daha kolay ve hızlı yayıldığı bildirilmesinden sonra dünyanın birçok ülkesinde tespit edildi. Daha sonra geçtiğimiz yılın Ekim ayı başlarında Güney Afrika'da, “B.1.351” adlı başka bir varyant saptandı. Ocak ayının başlarında ise Japonya'daki bir havaalanında rutin tarama sırasında Brezilya'dan gelen kişilerde saptanan “P.1” adlı bir varyant bildirildi.
Daha kolay ve hızlı yayılıyor gibi görünen bu varyantlar vaka sayısındaki artışa, sağlık hizmetleri kaynaklarına daha fazla gereksinim duyulmasına, daha fazla hastaneye yatışa ve potansiyel olarak daha fazla ölüme yol açabilir. Bu nedenle COVID-19'a neden olan virüsün yayılmasını sınırlamak ve halk sağlığını korumak için aşılamanın yanında, halk sağlığını koruma stratejileri olan fiziksel mesafe, maske kullanımı, el hijyeni, izolasyon ve karantina gibi önlemlere daha sıkı ve artırılmış uyum şarttır.
Şimdiye kadar, çalışmalar şu anda izin verilen aşılarla aşılama yoluyla üretilen antikorların bu varyantları tanıdığını göstermektedir. Ancak bu konuda araştırmalar da halen devam etmektedir.
Bu olasılıklar arasında, aşıyla sağlanacak olan bağışıklıktan kurtulma yeteneği muhtemelen en endişe verici olanıdır. Çünkü nüfusun büyük bir kısmı aşılandığında, bu tür "kaçış mutantları" denilen varyantlar ortaya çıkabilir. Ancak henüz bunun meydana geldiğine dair hiçbir kanıt yok ve çoğu uzman, virüsün doğası gereği kaçış mutantlarının ortaya çıkma ihtimalinin düşük olduğuna inanıyor.
”
Alo Yeditepe