İnsan vücudunu anatomi, fizyoloji, psikoloji açısından kimyasal ve fiziksel elementlerini de göz önüne alarak kabul edilmiş organik yasalar dahilinde vücudun kendi iyileşme mekanizmasını ortaya çıkarmak amacıyla, bilimsel dayanağı olan özel değerlendirme ve tedavi yöntemleriyle vücudun bütünsel olarak ele alındığı bir bilim dalıdır.
İnsan vücudunu anatomi, fizyoloji, psikoloji açısından kimyasal ve fiziksel elementlerini de göz önüne alarak kabul edilmiş organik yasalar dahilinde vücudun kendi iyileşme mekanizmasını ortaya çıkarmak amacıyla, bilimsel dayanağı olan özel değerlendirme ve tedavi yöntemleriyle vücudun bütünsel olarak ele alındığı bir bilim dalıdır .
Osteopati 1874’de Andrew Taylor Still (1828-1917) tarafından geliştirilmiştir. Kendisi cerrah olan Still, iç savaş sonrası eşini ve üç çocuğunu menenjitten kaybetmiştir. Bunun sonrasında o zamanlarda uygulanan medikal tedavilerin bir şekilde eksik kaldığını başka yöntemlerin olması gerektiğini dü- şünmüştür. Ve hayatının geri kalan 40 yılını insan vücudunu inceleyerek ve yeni tedavi yöntemleri geliştirerek geçirmiştir. Bu yeni yöntemlerini de isimlendirirken “osteon” ve “pathos, patine” kelimelerini kullanarak hastalık ve fizyolojik disfonksiyonlarının etyolojik temellerinin bozulmuş bir muskuloskeletal sistemden kaynaklandığını anlatmak istemiştir. Still sağlıklı bir vücut elde edebilmek için vücudun bütün kısımlarının bir harmoni içinde çalışması gerektiğini fark etmiştir. Bu yaklaşımla da tedavi için vücudun bütüncül olarak ele alınması, değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi için osteopatik tedavileri geliştirmiştir.
1892’de Missouri’de ilk o osteopati okulu “Amerikan Osteopati Okulu” nu açmıştır ve bu okul günümüzde AT Still Üniversitesi adıyla eğitime devam etmektedir. Bu ve benzeri eğitim veren okullardan mezun olanlar “Osteopat” unvanını alarak mezun olmaktadır. 1897’de ilk mezunları şimdiki adı Amerikan Osteopatlar Derneği olan derneği kurmuşlardır ve böylece eğitimin standardizasyonu başlamıştır. 1898 yılında ise Amerikan Osteopati Enstitüsü “Journal of Osteopathy” isimli dergiyi yayınlamaya başlamıştır ve Osteopati artık bir meslek olarak tanımlanmıştır. Andrew Taylor Still’in öğrencileri daha sonra çeşitli ülkelere gi- derek eğitimler vermiş ve bu bilimin yayılmasını sağlamışlardır.
Dr.Still’in Osteopati bilimi ve filozofisi dört temel prensibe dayanmaktadır. Bu prensipler şu şekildedir:
Günümüzde Still’in filozofisi tekrardan yorumlanarak bu dört prensip güncellenmiştir:
Osteopatinin bütüncül bakış açısına göre vücudun herhangi bir bölgesinin fonksiyonu diğer vücut bölgelerinin fonksiyonlarını yerine getirmesine ve birbirleri ile bir uyum içinde olmasına bağlıdır. Bir örnekle açıklamamız gerekirse örneğin çene eklemi problemi olan bireylerde komşuluklarından dolayı omurga problemleri olabilir. Fasyal bağlantılardan dolayı kalça eklemi, diz hatta ayak bileği problemleri gözlemlenebilir. Visseral problem veya kranyal kemiklerin mobilitesinde gelişen alterasyonlar sonucu dikkat eksikliği gibi problemler gelişebilir. Bu döngü tam tersi bir şekilde ilerleyebilir, omurga problemleri çene eklemi problemi veya visseral problemlere yol açabilir.
Osteopatide Dünya Sağlık Örgütünün de belirttiği gibi temelde 5 yapıfonksiyon ilişki modeli kabul edilmektedir.
Bu modeller Osteopatlara değerlendirme ve tedavide yol göstermektedir:
Bu modellemeleri gözönüne alarak Osteopatlar osteopatik değerlendirmeleri yapar ve osteopa- tik tekniklerle tedavilerini uygularlar. Bu teknikler arasında kas enerji teknikleri, myofasyal gevşetme teknikleri, visseral teknikler, kranyal osteopatik teknikler, yumuşak doku ve eklem teknikleri, yüksek hız düşük amplitüdlü manipulasyonlar yer almaktadır. Bu teknikleri uygulayarak direkt veya indirekt tekniklerle tedavilerini gerçekleştirirler.
Osteopati Avustralya, Kanada, Avrupa Birliği ülkeleri, Fransa, Belçika, Almanya, Yeni Zellanda, Portekiz, İngiltere, Amerika, Mısır ve Hindistan’da tanınmaktadır.
Osteopatlar minimum 5 senelik ve 1500 saatlik anatomi, fizyoloji, patoloji temellerine dayanan, değerlendirme ve tedavi yöntemlerini içeren bir eğitim almaktadırlar ve osteopati tedavileri birçok ülkede devlet tarafından karşılanmaktadır. Pratik ve teorik uygulamaların yer aldığı eğitim programları tamamlayan kişiler, 5. yılın sonunda üç kişiden oluşan bir jüri ile sözlü sınava ve yazılı sınava girer. Sınavı geçen kişiler osteopat unvanına sahip olur. Bitirme tezini jüriye sunarak tezi kabul edilen Osteopatlar ise D.O.(Diploma in Osteopathy) ünvanına hak kazanırlar.
Osteopatlar Avrupa’da üç şekilde eğitim alabilmektedirler. Ülkeler arasında farklılık göstermekle birlikte eğitim süreleri ve yetkileri değişmektedir:
Türkiye’de ilk osteopatlar 2009 yılında Almanya’daki “Institute für Angewandte“de eğitimlerine katılmış 13 fizyoterapisttir. Günümüzde Türkiye’de Osteopati eğitimi almış yaklaşık 120 fizyoterapist bulunmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de Almanya’dan eğitim almış fizyoterapist kökenli osteopatların verdiği bu eğitimlere pek çok hekim de katılmaktadır. Şu an Türkiye’de sayıları 10‘un üzerinde olan osteopat hekim bulunmaktadır. 2014 yılında Sağlık Bakanlığı osteopatiyi tamamlayıcı tıp yönetmeliği kapsamına almıştır. Bu yönetmeliğe göre osteopatiyi 5 yıllık eğitimi tamamlayan fizyoterapistler ve hekimler uygulayabilmektedir.
Osteopatlar tedavilerini şekillendirirken disfonk- siyonun nedenini ortaya koymaya çalışırlar. Tedavinin komponentlerini bu anatomik, fizyolojik bağlantılar yaptıkları osteopatik özel değerlendirme yöntemlerini gözönüne alırlar. Disfonksiyonun primer nedenini ortaya koyduktan sonra tedavi ona göre şekillendirilir. Tedavi seansların genellikle yarım saat ve bir saat arasında değişmektedir. Osteopati seansları arasında 24-48 saat ara verilmesi gerekmektedir. Osteopatik tedaviler vücudun kendi iyileşme mekanizmasını tetiklemeyi amaçladığı için vücudun bu etkiyi ortaya çıkarabilmesi için zaman verilmektedir.
Dr. Öğr. Ü. F.Şule BADILLI DEMİRBAŞ / Uzm. Fzt. Ayça AKLAR ÇÖREKÇİ
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
”
Alo Yeditepe