Dolaşım sisteminin önemli bir parçası olan lenfatik sistem, bağışıklık fonksiyonları açısından da hayati önem taşır. Lenf sıvısının çeşitli nedenlerle vücutta anormal birikmesine bağlı olarak ağırlıkla kol ve bacaklarda olmak üzere yüz, boyun, karın, akciğerlerde meydana gelen şişmeye “lenfödem” denir.
Dolaşım sisteminin önemli bir parçası olan lenfatik sistem, bağışıklık fonksiyonları açısından da hayati önem taşır. Lenf sıvısının çeşitli nedenlerle vücutta anormal birikmesine bağlı olarak ağırlıkla kol ve bacaklarda olmak üzere yüz, boyun, karın, akciğerlerde meydana gelen şişmeye “lenfödem” denir. Geri döndürülemez, ilerleyici ve kronik bir hastalık olan lenfödem, doğru tedavi ve iyi bir bakımla kontrol altına alınabilir. Bunun için erken tanı son derece önem taşır.
Lenf sistemi, küçük lenf kılcal damarlarla başlar ve vücudu bir ağ gibi sarar. Bu ağ sistemindeki kılcal damarların, sayıları azalıp çapları artmasıyla da daha büyük lenf damarları oluşur. Lenfatik sistemde, kan dolaşım sisteminde olduğu gibi dolaşımı kolaylaştıracak kalp ve atardamar benzeri bir mekanizma yoktur. Bunun yerine, lenf sıvısının, lenf kanalları üzerindeki dolaşımı kas hareketleri, Lenfanjiomotorik aktivite (lenf damarlarının sahip olduğu kapakçıklı yapı sayesinde kasılıp gevşemesi), aktif ve pasif eklem hareketleri ve solunumla sağlanır. Ancak bu yollarda herhangi bir problem olduğunda lenf yükü artar. Vücutta biriken lenf sıvısı miktarı, lenfatik sistemin taşıyabileceğinden fazla olursa Lenfödem gelişir. Bu durum yaygın olarak “Fil Hastalığı” adıyla bilinir.
Primer (birincil) lenfödem; Lenfatik sistemin gelişiminden sorumlu genlerin mutasyonu sonucu meydana gelir. Hastada lenfödemin ortaya çıkmasında belirgin bir neden yoktur. 6000 kişide bir görülen primer lenf ödeme kadınlarda erkeklere göre daha sık rastlanır.
Primer lenfödem, hastalığın ortaya çıkış yaşına göre 3 ana gruba ayrılır.
Lenfödem doğumla birlikte ya da doğumdan çok kısa bir süre sonra ortaya çıkar. Sıklıkla bacaklarda sıvı birikimi mevcuttur. Ancak bacakla birlikte başka bölgelerde hatta yüzde bile bulunabilir. Kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla rastlanır. Primer lenfödem vakalarının % 5-10' u
bu gruptadır.
Ergenlikle birlikte ortaya çıkar. Primer lenfödemin en sık görülen formudur. Kadınlarda erkeklere göre 4 kat daha sık görülür. Primer lenfödem vakalarının % 75-80'i bu gruptadır.
35 yaşından sonra ortaya çıkar. Primer lenfödem vakalarının 'u bu gruptadır.
Boyun, koltuk altı veya kasık lenf nodülleri ve damarlarının bazı ameliyatlar, kemoterapi, radyasyon tedavisi sonrasında çıkarılması sonucu gelişir. Meme, rahim, yumurtalık, prostat, cilt kanseri gibi bazı kanserlerin tedavisi için lenf düğümlerinin alınması lenfödem ortaya çıkmasına neden
olabilir. Lenf nodülü çıkarıldıktan sonra radyoterapi yapılırsa lenfödem gelişme riski daha da artar. Tekrarlayan enfeksiyonlar, yaralanma veya zedelenmeye bağlı olarak lenfatik sistem zarar görebilir. Bununla birlikte yaşlanma ile beraber lenf damarlarının sıvı taşıma kapasitesinin azalması sonucu da lenfödem ortaya çıkabilir.
Daha yaygın görülen ve kanser tedavisi sonrası ortaya çıkan sekonder lenfödemde bazı faktörler riskin artmasına neden olabilir.
Bunlar:
• Daha fazla lenf nodunun çıkarılması,
• Meme üzerinde birden fazla ameliyat yapılması ve dokuların zarar görmesi,
• Radyoterapi tedavisi görülmesi,
• Kemoterapi tedavisi görülmesi,
• Hastanın fazla kilolu olması,
• Lenfatik sistemin kişilere göre yapısal farklılıkları,
• Hijyene ya da lenfödem yaratacak faktörlere dikkat edilmemesi.
Lenfödem tablosunun ortaya çıkması ile vücutta çoğunlukla kol ve bacaklarda sıvı birikimi sonucu şişmeler meydana gelir. Oluştuğu bölgeye bağlı olarak da hastaların yaşam kalitelerinde önemli azalma görülür. Anksiyete, depresyon ve uyum sorunları, sosyal ve cinsel problemler açığa çıkabilir. Geç tedavi, yetersiz veya yanlış tedavi gören hastaların kol ve bacak şişmeleri giderek artar. Gelişen bu problemler genellikle tedavinin başarısını da etkiler. Bu yüzden tedaviye erken dönemde başlanılması oldukça önemlidir. Doğru tedavi yöntemleri kullanılarak, hastalığın yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerini çok daha kolay bir şekilde bertaraf etmek mümkün olabilir.
Lenfödem, kronik bir sorun olmakla birlikte fizik tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık. Tedaviside manuel lenf drenajı, kompresyon bandajları, cilt bakımı ve egzersiz şeklinde 4 ana bölümden oluşur: Tedavi sonunda giyilen bası giysileriyle de ödem kontrol altında tutulmaya çalışılır. Tedavinin, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı ve bu konuda özel eğitim almış fizyoterapistin katılımı ile yapılması son derece önemlidir.
Lenf sisteminde bloke olmuş lenf sıvısının serbest akışı, elle uygulanan özel bir masaj tekniği olan manuel lenf drenajı ile sağlanır. Burada, ödemli bölgeden lenf sıvısını alıp vücudun diğer bölgelerine akışını sağlamak amaçlanır. Manuel tekniğin tipi ve sırası her hasta için özel olarak belirlenir. Bu da ödemin aşaması ve alanına bağlı olarak değişir. Manuel lenf drenajının lenf dolaşımına etkisi olmayan diğer masaj teknikleriyle karıştırılmaması önem taşır. Çünkü, diğer masaj teknikleri lenfödem için fayda sağlamadığı gibi zararları da olabilir.
Lenfödem tedavisinde kullanılan bandajlar; kas aktivitesi sırasında yüksek basınç ve kas istirahati sırasında düşük basınç uygulayarak, lenf sıvısının etkilenen uzuvda tekrar birikmesini önler. Bandajlama, ödemli uzuvdaki incelme duruncaya kadar devam eder. Bandajlama seansları bittikten sonra da kişiye özel yapılmış kompresyon çorapları verilir.
Lenfatik sıvı drenajına yardım etmek için kas aktivitesi büyük önem taşır. Manuel lenf drenajı ve kompresyon bandajlamasının ardından mutlaka kişiye özel olarak hazırlanan egzersiz programını uygulamak gerekir.
”
Alo Yeditepe