Nöroendokrin Tümörlerde cerrahi olarak tedavi edilemeyen hastalarda ise kullanılabilecek en etkin tedavi Lu-177-DOTATATE tedavisi (Peptit Reseptör Radyonüklit Tedavi) olarak gösterilmektedir.Bu tedavi ileri evre nöroendokrin tümörlerde hastanın yaşam süresini en fazla uzatan tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Nöröendokrin tümörler (NET) daha çok mide, barsak, pankreas ve akciğerden kaynaklanan nadir görülen tümörlerdir. Bu tümörler genellikle yavaş seyirlidirler ve hastalar uzun süre herhangi bir şikayeti olmadan su hastalıkla yaşamaya devam etmektedir. Belirtileri de farklı hastalıklarla karıştırabildiği için tanı konulması oldukça güç bir hastalık grubunu oluşturmaktadır.
Sinsi seyreden nöroendokrin tümörlerinde tanı konması da oldukça güçtür. Bu nedenle zamanında tedavi için de doğru tanı son derece önem taşımaktadır. Hastalık belirti vermeye başladığında, genellikle karın ağrısı, ishal, sindirim problemleri ve bulantı gibi semptomlar ortaya çıkmaktadır.
Nöroendokrin tümörlerin tanısında BT, MR, PET/BT ve ultrason dahil olmak üzere bir çok farklı görüntüleme yöntemi kullanılabilmektedir. Birçok kanserin tanısında ve hastalık yayılımının tespitinde kullanılan bir nevi şeker olan FDG ile yapılan PET/BT görüntülemesi nöroendokrin kanserlerin tespitinde yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle nöroendokrin kanserleri için akıllı moleküllerin kullanıldığı özel PET/BT taramaları kullanılmaktadır. Vücuttaki tümör hücrelerini moleküler düzeyde bularak görüntülemek için Gallium-68 DOTATATE PET/BT görüntülemesi kullanılmaktadır. Gallium-68 DOTATATE nöroendokrin tümörler için kullanılan güncel görüntüleme yöntemi olarak kabul edilmektedir.
Diğer kanserlerde olduğu gibi nöroendokrin tümörlerin de asıl tedavisi cerrahidir. Ancak geç fark edilen bir hastalık olduğu için hastaların çok azı ameliyat edilme şansı bulabilmektedir. Cerrahi olarak tedavi edilemeyen hastalarda ise kullanılabilecek en etkin tedavi Lu-177-DOTATATE tedavisi (Peptit Reseptör Radyonüklit Tedavi) olarak gösterilmektedir. Lutesyum tedavisi, Lu-177 tedavisi gibi isimlerle tanınan bu tedavi ileri evre nöroendokrin tümörlerde hastanın yaşam süresini en fazla uzatan tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Lutesyum 177-DOTATATE hastane içerisindeki laboratuvarlarda hazırlanarak damar yolu ile hastaya serum içerisinde verilmektedir. Akıllı ilaç kanserli dokuyu üzerinde bulunan reseptörler yoluyla bularak hücrenin içerisinde girer. Böylece kanserli doku hücre içerisinden ışınlanır. Dolayısıyla kanserli doku ışınlanırken normal dokuların çok az zarar görmesi sağlanır. Tedavi sırasında hasta herhangi bir yan etki hissetmediği gibi. Tedaviden sonra da kan değerlerinde geçici ve hafif dereceli azalma dışında belirgin bir yan etki beklenmemektedir.
Lutesyum 177 DOTATATE tedavisi genellikle 6-8 hafta arayla 3 veya 4 kür olarak uygulanmaktadır. Hastalığın seyrine, böbrek fonksiyonlarına, kan değerlerine ve yapılan özel hesaplamalara göre 8-10’e küre kadar uygulanabilmektedir.
Tedaviye uygun hastalar deneyimli nükleer tıp uzmanı hekimler tarafından muayene edilerek belirlenir. Tedavi kararı alınan hastaların planlaması yapıldıktan sonra, korumalı özel odada, deneyimli sağlık personeli, hemşire ve doktor gözetiminde akıllı ilaç damar yoluyla verilmektedir.
Doğrusu: İleri evre hastalık olması her zaman son dönem hastalık anlamına gelmemektedir. Nöroendokrin tümörlerin bir çoğu nispeten yavaş büyüyen tümörler olduğu için doğru tedavilerle hastalar yıllarca yaşama şansı bulabilmektedir.
Doğrusu: Birçok nöroendokrin tümörü diğer kanser türlerine göre çok daha yavaş ilerlese de yine de bir kanser türü olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla tedavi sürecinde hastalıkla ilgili yapılacak tüm tedavilerde sağlık ekibinin tüm uyarına dikkate almak son derece önem taşımaktadır.
Doğrusu: Birçok nöroendokrin tümör yavaş büyümektedir ancak bazı türler (yüksek grade’li NET’ler) zaman zaman çok hızlı ilerleme gösterebilmektedir. Bu nedenle doğru tanı konulması ve doğru görüntüleme yöntemlerinin yapılması son derece önemlidir. Yapılan değerlendirme sonrasında hastalığın nasıl ilerleyebileceği konusunda hekim gerekli bilgilendirmeleri yapacaktır. Bununla birlikte yavaş büyüyen nöroendokrin tümörlerin davranışının her zaman tahmin edilemeyebileceği de unutulmamalıdır.
Doğrusu: Diğer birçok kanser türünde olduğu gibi nöroendokrin tümörleri için de “hasta yok hastalık var” prensibi geçerli olmaktadır. Yani, hastalar benzer deneyimler yaşayacak olsa da her bir nöroendokrin tümör hastası farklı seyir göstereceği ve tedavilere de farklı yanıt vereceği unutulmamalıdır.
”
Alo Yeditepe