Omurgamız erken yaşlandığı için omurlar arasında bulunan disklerin yapısında zamanla bozulma meydana geldiğini söyleyen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hilmi Kaya, “sertleşen ve kısalan diskler spinal kanala doğru ilerlerler ve bu durum kireçlenme ile birlikte omurilik kanalının daralmasına neden olur.
Omurgamız boyundan bele kadar ulaşan omurlardan oluşan bir bütündür ve bu omurlar içinde de bir kanal bulunmaktadır. Bu kanal çok hayati bir yapı olan omuriliği koruyor. Omurgamız erken yaşlandığı için omurlar arasında bulunan disklerin yapısında zamanla bozulma meydana geldiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hilmi Kaya, “sertleşen ve kısalan diskler spinal kanala doğru ilerlerler ve bu durum kireçlenme ile birlikte omurilik kanalının daralmasına neden olur. Sonuçta omurgada bulunan eklemlerin, kemiklerin ve bağların kalınlaşması sinirlerin baskı altında kalmasına yol açar. Kanaldaki bu daralma lomber spinal kanalda olduğunda belde kanal daralması olarak tanımlanır” diye konuştu.
Omurilik kanal darlığı sorunu bazı kişilerde doğuştan gelen bir durum olmakla birlikte bazı kişilerde yaşla birlikte ortaya çıkıyor. Ancak bazen de dar kanal ortaya çıksa da herhangi bir belirti vermiyor ve kişi durumu tolere edebiliyor. Dolayısıyla sorun ortaya çıksa bile bazı kişilerde şikayetler gözlenirken bazılarında hiçbir bulgu vermeden ilerleyebiliyor.
Hepimizin vücudunun zamanla eskidiğini ancak omurgamızın yapısı itibariyle diğer vücut dokularından daha hızlı eskime eğiliminde olduğunu söyleyen Prof. Dr. A. Hilmi Kaya, omur dediğimiz yapılar arasındaki disk dokusu kendisi çok kanlanan bir yapıda değil ve etrafından difüzyonla besleniyor ki bu en önemli etkeni oluşturuyor. Bununla birlikte vücudumuzun tüm yükünü üstleniyor olması da erken yaşlanması için bir diğer önemli kriteri oluşturuyor. Genelde orta ve ileri yaşlarda ortaya çıkan dar kanal, genetik etkenlere bağlı olarak gençlerde de görülebiliyor.
Dar kanal belirtileri, omurilikteki bası nedeniyle yürürken dengesizlik, his kayıpları, motor kayıplar ve kas güçsüzlüğü gibi şikayetler ile ortaya çıkar. Belde görülen dar kanalda ise hasta zaman içinde yürüme mesafesinde azalma hisseder. Hasta bunu çok tipik olarak ifade eder; “yürümeyi sevmiyorum” demeye başlar. Hasta yürürken beline yük bağlamış gibi hissedebilir. Bacaklarında uyuşma ve özellikle ayak kısmında güçsüzlük nedeniyle yürürken durup dinlenmek zorunda kalır. Aynı durum damar yetmezliğinde de ortaya çıksa da çoğunlukla omurgaya bağlıdır. Bazı durumlarda hasta gerilemeyi fark etmediği için hekime de başvurmaz ve bu duraklamalar ev içindeki kısa yürüyüşlerde bile ihtiyaç haline gelir. Dolayısıyla aylar yıllar içerisinde ilerler.
Tedaviyle hastalığın geriye gitmesini sağladığı ve bu nedenle erken tanının çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Hilmi Kaya tedaviyle ilgili şunları anlattı:
“Cerrahi tedaviyle aslında mekanik bir iş yapıyoruz. Bir takım özel cihazlarla omurgaya girip kanalı genişletiriz. Bazen tekli, bazen de çoklu bölgelerden girerek sinirin etrafını temizleriz. Doğuştan gelen kanal darlıklarında ise bazı durumlarda kanalın büyük kısmı açılır. Açılan omurganın ileride oynak bir hale geleceğini ve sorun yaratabileceğini düşünürsek de bazı özel vidalarla sabitleme işlemi yapılır. Sonuç olarak hastanın durumuna göre çok basitten, çok komplekse kadar farklı ameliyatlarla tedavi edilir. Bu noktada hastanın değerlendirmesi çok önemlidir. Ameliyat sonrasında, hasta hayata yeniden döner, yürümekten zevk almaya başlar. Hareketin uzun yaşamamız için de çok önemli olduğunu düşürsek, dar kanal ameliyatı sonrasında hastanın kazanın genel sağlığı açısından da çok önemlidir. Ameliyat sonrası dönem omurga genişlediği için çok daha fazla hareket serbesti sağlayacaktır.”
”
Alo Yeditepe