Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, neredeyse unuttuğumuz kızamığın aşı reddiyle birlikte tekrar geri gelmeye başladığını belirterek, aşı reddinin geri dönüşü olmayan problemlere yol açabileceğine dikkat çekti.
Kızamık vakalarının aşı reddi nedeniyle artış göstermesini değerlendiren Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, önemli uyarılarda bulundu. Aşıda bulunan katkı maddelerinin zararlı olmadığının altını çizen Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, "Aşıda zayıflatılmış kızamık mikrobu var. Aileler daha çok bu aşıların içinde bulunan katkı maddelerinden çekiniyorlar. Ancak katkı maddelerinden çekinmek doğru değil. Bu maddeler günlük hayatta yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin içerisinde yer alan katkı maddelerinden daha az tehlikeli. Bu aşıların çocuklara zararlı olmadığı ileride de bir zarar yaratmayacağı çeşitli çalışmalarla kanıtlandı" diye konuştu.
Son 3 yıla kadar kızamık vakalarında ciddi azalma yaşandığını ancak 2016 sonrası bu rakamın arttığını ifade eden Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, "Aşıyı yapma sebebimiz öncelikle aşı olan bireyin o hastalıktan korunmasını sağlamak. İkincisi aşı olmadığı zaman hastalığı geçirdiğinde o hastalığın oluşturacağı sekellerinden korunması, üçüncü amacımız ise etrafı da aşılayarak herkeste bir bağışıklık sağlayıp tüm toplumun korunması ve en nihai amacımız hastalığın tüm dünyadan silinmesi. Nitekim daha önce yapılan çiçek aşısı da aşılama sonucu tüm dünyadan silindi. Kızamıkta da benzer bir yol denendi. Son 3 yıla kadar her şey yolunda gidiyordu. 2016'dan sonra en önemli sebep ise aşıların aileler tarafından reddedilmesi, savaş bölgelerine aşının yeterince ulaşamaması oldu. Ama asıl önemli neden aşının reddi. Böylelikle giderek artan sayıda vaka görmeye başladık" değerlendirmesinde bulundu.
Aşı reddinin ciddi ve geri dönüşü olmayan problemlere yol açacağı konusunda uyaran Prof. Dr. Sarıçoban, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
"Kızamık adeta bir solunum yolu enfeksiyonu gibi öksürük, gözlerde kızarma, vücutta döküntü şeklinde başlayan ve daha sonra vücuda virüsün yayılması ve beyne kadar ulaşmasıyla beyin iltihabı ve hastaların kaybıyla sonuçlanabilecek tehlikeli bir hastalık. Çünkü, bu enfeksiyona yönelik bir antivirüs tedavi yok. Elimiz ve kolumuz bağlı şekilde hastalığın kendi kendine düzelmesini beklemek zorunda kalıyoruz. Bu durumda çocuğu gözümüzün önünde kaybetme riski ile de karşı karşıya kalabiliriz."
Aşılanmanın hastalıktan yüzde 95 oranında koruduğunu hatırlatan Sarıçoban, aşı olmayan bir çocuğun diğer çocuklar için de risk faktörü oluşturacağını ifade etti. Dünya Sağlık Örgütü'nün son verilerini de paylaşan Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, "DSÖ vakaların yüzde 10'unun bildirildiğini yani tehlikenin daha fazla olduğunu açıkladı. Son yıllarda ise 3 katı kadar arttığını biliyoruz. Bu durum endişe uyandırdı. Dünyadaki tüm hekimlerin aşılamaya gayret göstermesi belirtildi" dedi.
”
Alo Yeditepe