Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban okula giden çocukların sağlıklı bir beslenme çantasında neler olması gerektğiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Beslenme çantası içeriği çocuğun okulda kalacağı süreye göre belirlenmeli. Örneğin sadece ara öğün alacak çocuklar için kuru ya da yaş meyve ya da ev yapımı ürünler tercih edilebilir. Ancak tüm gün okulda kalacak ve öğle yemeğini de beslenme çantasındaki ürünlere geçirecekse kesinlikle doyurmaya yönelik yiyecekler konulmalı. Bu noktada önemli olan beslenme piramidindeki gerekli olan ihtiyaçları. Örneğin sandviç konulacaksa içinde mutlaka peynir, köfte gibi protein, marul domates gibi sebze olmalı. Aynı zamanda çocuğun kabız olmasını istemediğimiz için de lif alımı desteklenmeli. Yine yanında kuru ya da yaş meyve ve ayran ya da kefir güzel bir öğün olacaktır.
Kolay yıkanabilen, temizlenebilen, saklanabilen ve çocukların da kolaylıkla tüketebileceği meyve ve sebzeler olmalı. Örneğin havuç, mandalina, muz, elma doğru seçimler olacaktır.
Badem, leblebi, kuru üzüm, hurma gibi çocuğun sevebileceği kuruyemişler de çok önemli. Çünkü hem enerji verecek hem de tok tutacaktır. Üstelik tüketimi de kolay olacaktır. Bu noktada hem çocuğun ihtiyaçlarını hem de sevdiklerini bir araya getirmek ebeveynlere kalacaktır.
Kendi deneyimlerimden de biliyorum ki kantini öğrenen çocuklar yemekhaneye uğramamaya başlıyor. Bu nedenle mümkün olduğunca geç kantinle tanışmaları sağlanmalı. Hatta ilkokullarda kesinlikle bulunmaması gerektiğine inanıyorum.
Daha büyük çocukların kullandığı kantinler de okul tarafından çok iyi denetlenmeli. Günlük beslenme piramidine uygun ürünlere yer verilmeli. Özellikle yemekhane olmayan okullarda öğlen yemeklerinde sunular fast food tarzı ürünler, hazır gıdalar, paketli ürünler çocuklarımızı doyurmak bir yana onlara zarar veriyor. Doğru tercihler konusunda ebeveynlerin hem çocukları eğitmesi hem de okullarla işbirliği yapması gerektiğine inanıyorum.
Mümkün olduğunca bozulmayacak sağlıklı ürünler olmalı. Sağlıklı sandviçler, ev yapımı ürünler, kefir, süt, taze meyve, kuruyemişler bulundurulabilir. Hatta çorba bile satılabilir.
İdeallere ne kadar yaklaşabilirsek o kadar iyi. Çünkü bugün Avrupa'nın en şişman ülkesiyiz. Çocuklarda kilo önemli bir sorun. Geleceğin problemi obezite ve metabolik hastalıklar. Üstelik ekran maruziyetinin arttığı, çocukların daha az egzersiz yaptığı bu dönemde çocuklara gereksiz yağlı ve yüksek kalorili ürünlerden ne kadar uzak tutsak o kadar iyi. Bu nedenle beslenme, doğru beslenme alışkanlığını daha kreş çağında başlatmamız gerekiyor. Nasıl öğrenirse öyle gider çocuk.
Kahvaltıda poğaça, açma olmamalı: Bu konuda yaptığımız bir çalışmada çocukların kahvaltı olarak poğaça yeme alışkanlığının çok fazla olduğunu ve kahvaltı dendiğinde poğaçanın akla geldiğini gördük. Boş bir poğaça kesinlikle kahvaltı yerine geçmez. Besin değeri olmayan sadece karbonhidrat ve yağ yüklenmesine neden olur. Üstelik doyuruculuk da sağlamaz. Bu nedenle kahvaltıda, poğaça, açma gibi pastane ürünlerinden uzak durulmalı. Çocuk çok isterse çok sık olmamak koşuluyla ara sıra verilmeli ya da evde yapılmalı.
Hiçbir yaşta paketli ürünler tüketilmemeli: Şekerlemeler, kekler, krakerler, asitli içecekler gibi hiçbir paketli ürün günün hiçbir saatinde çocuklara verilmemeli. Bu ürünlerin, hem içerdiği katkı maddeleri hem de içerdiği yoğun şeker nedeniyle çocuklarda obeziteye neden olması dışında hiçbir faydası bulunmuyor.
Fast food ürünlerinden uzak durulmalı: Çocuklarda sağlıksız beslenme ve kilo alımının en önemli nedenlerinden biri. Bununla birlikte işlenmiş bu gıdalarla beslenen çocuklarda dikkat eksikliği ve alerji gibi sorunlar da daha fazla görülüyor.
Hazır meyve suları tüketilmemeli: Meyve suları doğal oldukları söylenenler de dahil çok şeker içerdiği için zorunlu olmadıkça önermiyoruz. Elbette sık olmamak kaydıyla ara sıra tüketilebilir. Bunun yerine meyvenin posasıyla birlikte yenmesini öneriyoruz. Bu sayede hem daha az şeker alınmış hem de lif ihtiyacı da karşılanmış olacak.
Altta bir organik neden olmadığını görülüyorsa o zaman çocukla aile arasındaki ilişkiye bakmak gerekir. Bu çocuklarda öncelikle öğün saatleri ve süreleri belirli olmalı. Öğünlerin süresi 20 dakikayı geçmemeli. Çocuk daha uzun süre sofrada kalıyorsa “Artık bunların tadı kötüleşti, soğudu artık bunlar yenmez” diyerek önünden alınmalı ve bir sonraki öğüne kadar da hiçbir şey verilmemeli. Elbette çocuğun önünden yemeği alırken kesinlikle suçlanmamalı cezalandırılmamalı. Bu yiyeceklerin artık soğuduğu yenilmeyeceği söylenerek bir sonraki öğüne kadar açlık hissini oluşturması beklenmeli. Ve bir sonraki öğünde de yine yenmesi gereken yiyecekleri önüne koyarak süresi başlatılmalı. Eğer çocuk bu arada acıktığını söylerse de yemek saatinin gelmediği hatırlatılarak beklemesi sağlanmalı. Bu davranış şeklinde ısrar edildiğinde bir süre sonra düzelmeye başlayacaktır.
Bir de bu süre içinde ebeveynler sinirlendiklerini de belli etmemeye çalışmalı. Çünkü çocuklar zaman zaman ilgi çekmek için bu durumu kullanabiliyor. Bunu bir tepki hatta kendini ifade etme aracı olarak kullanabiliyor. Bu durumda aileler sabırlı davranmalı. Bununla birlikte yemek yerken ekran, reklamlar ya da farklı bir uyaran olmamalı. Bu çocuklar okula gittiklerinde akranlarıyla birlikte daha iyi yiyebiliyor. Bu anlamda okulda yemek iyi bir seçenek olabiliyor.
”
Alo Yeditepe