Kaşıntı, deri hastalıkları dışında, kansızlıktan parazite kadar pek çok hastalığın belirtisi olabilir.
Çok sık rastlanan kaşıntının pek çok hastalığın belirtisi olabileceğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji ve Allerjik Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Oktay Taşkapan, “Kaşıntı, deri hastalıkları dışında, kansızlıktan parazite kadar pek çok hastalığın belirtisi olabilir. Bu nedenle uzun süren kaşıntıları ciddiye almak gerekir” diyor.
Ekzemadan bitlenmeye, ilaç döküntülerinden uyuza ve mantar hastalıklarına dek pek çok hastalıkta, bireyi hekime yönelten en önemli yakınma kaşıntıdır. Kimi zaman en az ağrı kadar hastayı rahatsız eden; uykusuzluğa ve depresyona yol açan, hatta intiharın eşiğine getiren bu bulguya, pek çok iç hastalığı da eşlik edebilmektedir.
Kaşıntı için vücudun bir çeşit uyarısı ya da derinin bir tepkisi diyebiliriz. Basit gibi görünse de, kaşıntı bazen oldukça karmaşık sorunlarla birliktelik gösterebilir.
Kaşıntının nedenleri araştırılırken hastanın yaşı, varolan hastalıkları, kullandığı ilaçlar, banyo alışkanlıkları ve hastanın psikolojik durumu gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Bazı ilaç allerjilerinde, deride görünen herhangi bir şey olmaksızın kaşıntı gelişebileceği unutulmamalıdır. Barsak parazitleri, diyabet, iç organ kanserleri (safra kesesi, karaciğer, barsak kanseri); safra kesesi taşları ya da viral hepatit (sarılık) gibi nedenlerle ortaya çıkan safra yolu tıkanıklıkları, lösemi ve lenfoma gibi malign (kötü huylu) kan hastalıkları, böbrek yetmezliği, AIDS gibi sistemik (birçok organı tutan) hastalıkların gidişi sırasında ya da bazen bu hastalıkların ilk belirtisi olarak yaygın ve nedensiz kaşıntılar ortaya çıkabilir.
Kaşıntının en sık rastlanan nedenlerinden birisi deri kuruluğudur. Yaşlı hastalarda çok sık rastlanan bir türdür. Çünkü insan yaşlandıkça deri fonksiyonları, derinin esnekliği ve su tutabilme özelliği azalır. Sert alkali sabunlarla ve çok sıcak su ile sık banyo yapılması, derideki bu bozulmayı daha da arttırıp, koruyucu lipid tabakasını zayıflatarak, deri kuruluğuna ve kaşıntıya yol açar. Ülkemizde yaygın olan liflenme ve keselenme alışkanlığının da derinin kuruyup kaşınmasında önemli rolü vardır.
Deride görünür herhangi bir şey yokken, hasta kaşıntıdan yakınıyorsa, bu durum aksi kanıtlanana dek, altta yatan bir hastalığın belirtisi olarak kabul edilmelidir.
Genellikle kaşıntısı olan kişilerin ilk başvurdukları hekim dermatologdur. Dermatologlar, deri muayenesi ve genel muayene ile kaşıntının nedenini belirlemeye çalışırlar. Deride herhangi görünür bir bulgu yoksa; muayene bulgularına göre kansızlık (demir eksikliği), karaciğer ya da böbrek hastalıkları, tiroid hastalıkları, barsak parazitleri ya da yukarıda belirtilen diğer klinik tablolar yönünden incelemeler yapılır. Tüm bu araştırmaların sonuçlarına göre, gerekirse ilgili diğer dallardan uzman hekimlerin de yardımına başvurulur.
Kaşıntıda öncelikle nedene yönelik tedavi yapılmalıdır. Varolan deri hastalıkları uygun ilaçlarla tedavi edilir. Kaşıntı tedavisinde çok sık olarak kullanılan antihistaminlerin, ürtiker (kurdeşen) dışındaki kaşıntılarda etkisi hemen hemen yoktur. Birinci kuşak diye tanımlanan ve sedatif (uyku verici) özellikleri olan antihistaminler, bu özellikleri nedeniyle kullanılabilir. Mentollü krem ya da pudraların, uzun süreli kullanımda, tahrişe neden olabileceği unutulmamalıdır. Yine de, kısa süreli olarak vazelinli, kortikosteroidli pomatlarla birlikte kullanılabilir. Uzun süren ve bir nedene bağlanamayan kaşıntılarda, hasta bir psikiyatrist ile konsülte edilmelidir.
Neden ne olursa olsun, serin ve klimalı bir ortam, pamuklu, hafif giysi ve yatak takımlarının kullanılması, aşırı terlemeden kaçınılması kaşıntıyı azaltır. Kalın, yünlü ya da sentetik giysilerin giyilmesi, çok sıkı giyinilmesi; hem deriyi tahriş etmekte, hem de vücut ısısını arttırarak kaşıntıyı tetikleyebilmektedir. Alkol alımından, sıcak ve baharatlı yiyeceklerle, sıcak içeceklerden kaçınılması uygun olacaktır. Bu maddeler deride vazodilatasyona (damarların genişlemesine) neden olarak kaşıntıyı arttırabilirler.
”
Alo Yeditepe