Prof. Dr. Oktay Taşkapan: Ürtiker yaşam kalitesini ileri derecede düşüren, önemli bir sağlık sorunudur. Bu hastalık dermatologlarca tedavi edilmeli ve izlenmelidir.
Kaşıntılı ve deriden kabarık plaklarla, bazen de özellike göz kapakları, dudaklar gibi yukuşak dokuların şişmesiyle ortaya çıkan ürtiker, halk arasındaki adıyla kurdeşen, kadınlarda erkeklere göre iki kat daha sık görülüyor. Altı haftadan kısa süren klinik tablolar ‘akut ürtiker’, altı hafta ya da daha uzun süren klinik tablolar ise ‘kronik ürtiker’ olarak adlandırılıyor.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri, Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Taşkapan, ürtikerin hastaların sosyal yaşamlarını ve psikolojik durumlarını ileri derecede etkileyen ve yaşam kalitelerini düşüren bir hastalık olduğunu belirtti. Ürtikerin mutlaka dermatologlarca tedavi edilmesi ve izlenmesi gerektiğini vurgulayan Taşkapan’a ürtiker hakkında merak edilenleri sorduk.
Yaşamlarının belli bir döneminde insanların yaklaşık yüzde 15’inin ve 20’sinin bir ‘akut ürtiker’ atağı geçirdiği belirlenmiştir. Önemli bir sağlık sorunu olan ‘kronik ürtiker’ ise insanların yaklaşık yüzde 1’ini etkilemekte, en sık 20-40 yaşlarında ve kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülmektedir.
Ürtiker tedavi edilebilir bir hastalıktır. Özellikle akut ürtikerli olguların çoğu antihistamin dediğimiz haplarla ve kısa süreli kortizon kullanımıyla birkaç gün içinde geriler. Yaygın döküntü ve şişliklerin gözlendiği ağır olgularda ilaçlar (acil serviste ya da dermatoloji kliniklerinde) enjeksiyon yoluyla uygulanır ve hasta bir süre gözlem altında tutulur. Tüm ürtiker hastalarına fiziksel ve psikolojik zorlanmaların (aşırı yorgunluk, egzersiz, stres gibi) hastalığı kötüleştireceği belirtilmelidir. Bu hastalar sıcak ortamlardan, alkollü içeceklerden, özellikle ağrı kesici, ateş düşürücü, kas gevşetici ilaçlardan ve diğer bitkisel kökenli tedavilerden kaçınmalıdırlar. Tedavide sorun yaratan klinik tablolar, altı haftadan uzun süren ‘kronik ürtiker’ olgularıdır. Kronik ürtikerde de benzer ilaçlar kullanılır, hasta çok iyi izlenir, yanıt alınamayan durumlarda ise ileri basamak tedavi ajanlarına geçilir. Özellikle, son yıllarda ayda bir kez derialtına uygulanan omalizumabın, dirençli kronik ürtiker tedavisinde çok etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Akut ürtikerde ilaçlar, enfeksiyon odakları ve besinler özellikle sorgulanmalıdır; bu tip olgularda neden çoğu kez bulunabilir. Kronik ürtikerde de yine enfeksiyonlar, fiziksel etmenler (sıcak, soğuk, basınç gibi), bazen besin katkı maddeleri ve vücutta yangı oluşturan çeşitli hastalıklar sorumlu olabilir; hastaların önemli bir bölümünde ise hiçbir neden ortaya konulamayabilir ve bazen de ürtiker çok uzun sürer. Ancak, tüm bu durumların varlığı hastanın iyileşemeyeceği anlamına gelmez.
Ender de olsa bir “kronik ürtiker”, gelişebilecek ciddi bir hastalığın (romatizmal hastalıklar, bağ dokusu hastalıkları vb.) ilk belirtisi olabilir. Tüm bu nedenlerle iyi bir hekim-hasta ilişkisi, uygun tedavi yaklaşımları ve düzenli izlem büyük önem taşır. Ürtiker yaşam kalitesini ileri derecede düşüren, önemli bir sağlık sorunudur. Bu hastalık dermatologlarca tedavi edilmeli ve izlenmelidir. Ülkemizdeki dermatoloji uzmanları için ürtikerin tanı, tedavi ve izleminde yol gösterici olması amacıyla, “Türk Dermatoloji Derneği Dermatoallerji Çalışma Grubu” ve “Dermatoimmünoloji ve Allerji Derneği” içerisinde yer alan hekimlerce, “Türkiye Ürtiker Tanı ve Tedavi Kılavuzu”nun hazırlanarak yayımlanmış olduğunu belirtmek isterim.
”
Alo Yeditepe