Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 70 milyon glokom hastası olduğu tahmin ediliyor. Bu hastaların yarıya yakını maalesef glokom hastası olduklarından haberdar değil. Yaşlı nüfusun hızla artması nedeniyle, glokoma bağlı olarak körlük yaklaşık 6,7 milyona ulaşmakta olup, glokom körlük nedenleri arasında 2. sırada yer alıyor.
Halk arasında göz tansiyonu adıyla da bilinen glokom; milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır, Normalde göz içi dokularının beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak üretilen bir sıvı vardır ve bu sıvı işlevini tamamladıktan sonra mikroskobik büyüklükteki kanallardan gözü terk eder, Glokom göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içindeki sıvının basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine bası yapıp zarar vererek görme sinirinin hücrelerinin ölümüne neden olur. Görme siniri hücreleri öldüğü zaman da kalıcı görme kaybı ortaya çıkar.
Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 70 milyon glokom hastası olduğu tahmin ediliyor, Bu hastaların yarıya yakını maalesef glokom hastası olduklarından haberdar değil. Yaşlı nüfusun hızla artması nedeniyle, glokoma bağlı olarak körlük yaklaşık 6,7 milyona ulaşmakta olup; glokom körlük nedenleri arasında 2. sırada yer alıyor.
Öncelikle hastanın göz tansiyonu; ya gözdeki basıncı kontrolü sağlanabiliyor. sıvının üretimini kısarak ya da çıkışını artırarak düşürülür. Bu iki yöntem için kullanılan ilaçlar var. Bu ilaçlar her gün belirli aralıklarla alınan ve de hayat boyu kullanılan ilaçlardır. İlaç tedavisine rağmen hastanın göz tansiyonu düşmüyor ve görme alanı daralıyorsa, uygulanacak tedavi yöntemi çoğunlukla laser Glokomda tedavi ile göz tansiyonu Hastanesl'nde oftalmoloji ve ameliyattır.
Göz tansiyonu tedavisinde lazer ışınları çeşitli amaçlar için kullanılır. Primer kapalı açılı glokom olgularında veya akut glokom krizi başına yeterli olmadığı, aynı zamanda göz sinir gözlemci olarak çalıştı. 1995 ve geçirmiş kişilerde iris yüzeyine bir delik açılarak yani laser iridotomi yapılarak göz içi sıvısının üretildiği yerden çıkış kanallarına geçişi kolaylaştırılmış olur.
İkinci olarak kronik açık açılı glokom olgularında, göz içinde üretilen sıvının dışa çıkışını kolaylaştırmak için laser. dışa akım kanallarına uygulanır ve laser trabeküloplasti olarak adlandırılır. Bunlardan selektif laser trabeküloplastide işlem daha özellikli olarak dokuları hedefler ve birkaç defa tekrar edilebilir.
Son olarak laser siklofotokoagulasyon yönteminde ise birden fazla göz cerrahisi geçirmiş ileri glokom olgularında bizzat sıvı üretimi yapan hücrelertahrip edilebiliyor. Böylece göz içi basıncını çok ileri bir cerrahi yönteme gerek kalmadan düşürmek mümkün oluyor.
Glokomun cerrahi tedavisindeki amaç: göz içinde üretilen sıvının bir fistül oluşturularak gözü terk etmesinin sağlanmasıdır. Buna fistulizan ameliyatlar denir. Bu ameliyatla, gözün beyaz kısmında bir delik açılır. Dışarıdan görünmeyecek kadar küçük olan bu delikle, gözün içerisindeki fazla sıvı bir fistül oluşturularak dışarı atılır. Klasik fistülizan ameliyatların başarısız olduğu durumlarda bu açıklığın sürekli olarak sağlanması için tüp implantları da kullanılıyor. Glokomda tüp implantlarının şekil ve fonksiyonlarında yapılan önemli yenilikler sonucunda çok daha küçük implantlar da göze yerleştirilerek daimi göz içi basıncı kontrolü sağlanabiliyor.
Glokomda tedavi ite göz tansiyonu düşürülmesine rağmen bazı hastalarda görme kaybı devam edebiliyor. Glokom aslında görme sinirinin bir hastalığıdır. Bu nedenle büyük klinik çalışmaların sonucunda göz tansiyonunu kontrol altında tutmanın tek başına yeterli olmadığı, aynı zamanda göz sinir hücrelerinin de korunması gerektiği bilinen bir gerçektir. Bu noktada nöron koruyucu ilaçlar devreye giriyor. Nöron hücresi ölümünü geciktiren; koruyan veya tersine çeviren herhangi bir tedavi düzeneği 'nöron koruma' olarak niteleniyor. Nöron koruyucuların klinik kullanımına giden yol uzun ve zorlu. Şimdiye kadar 500'den daha fazla ajan nöron koruyucu olarak çeşitli hastalıkların çeşitli aşamalarında kullanıldı. Anti-oksidanlar anti-eksitotoksik ajanlar, apopitoz (programlanmış hücre ölümü) İnhibitörlerL nörotrofik faktörler; iyon-kanal modülatörlerL kök hücre transplantasyonu ve gen tedavisi nöron korumada adı geçen başlıca ana araştırma noktaları fakat günümüzde henüz klinik çalışmalar ile kanıtlanmış ve hastalarımıza önereceğimiz bir nöron koruyucu ilaç mevcut değil. Yine de hastanın günlük yaşantısında düzeltebileceği destekleyici faktörler arasında sigarayı bırakma; dengeli ve sağlıklı beslenme ve günlük egzersizler söylenebilir.
Gelecekte glokomun tıbbi tedavisinde; çıkış kanalları iskelet yapısına yönelik ilaçlar ilaç uygulama yollarında yeni alternatifler ve belki nöron koruyucu bazı ilaçların kullanılması şeklinde gelişmeler olabilir. Çıkış kanallarının iskelet yapısını değiştirerek sıvı çıkışını artıran Rho kinaz inhibitörlerinin FDA onayı alarak Japonya ve ABD:de klinik tedavide kullanıldığını biliyoruz. Diğer alternatifler için deneysel çalışmalar devam ediyor.
”
Alo Yeditepe