Katarakt, gözdeki doğal lensin saydamlığını kaybetmesi sonucu görme bozukluğuna yol açan bir göz hastalığıdır. Gözdeki lens, ışığı retina üzerine odaklar, ancak yaşla birlikte bu lensin saydamlığı azalır ve bu da bulanık, sisli bir görmeye neden olur.
Normalde gözdeki mercek, ışığı retina üzerine odaklamak için şeffaf bir şekilde çalışır. Ancak katarakt geliştiğinde mercek bulanıklaşır ve ışığın retina üzerine düzgün bir şekilde odaklanmasını engeller. Bu durumda görme kalitesinde azalma ve tedavi edilmezse zaman içinde körlüğü kadar gider.
Katarakt genellikle yaşlanma sonucu ortaya çıkan bir sorun olmakla birlikte, doğuştan (konjenital) gelen, travmalar ya da diyabet gibi hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir.
Katarakt bugün dünyada önlenebilir körlük nedenlerinin başında yer almaktadır. Ve gelişmekte veya gelişmemiş ülkelerde hala katarakt çok ciddi bir görme kaybı nedendir. Bunun yanında katarakt cerrahisinin yoğun olarak kullanıldığı gelişmiş ülkelerde artık körlüğün bir nedeni değildir.
Kataraktın en yaygın nedeni, yaşlanmadır. Ancak katarakt, farklı sebeplerle de gelişebilmektedir.
80 yaş üzerindeki bireylerin %70'inde katarakt bulunur.
Genetik faktörler veya anne karnındaki enfeksiyonlar (örneğin rubella) nedeniyle doğuştan katarakt görülebilir. Galaktozemi, down sendromu gibi genetik hastalıklarla da kataraktın bağlantısı vardır.
Gözdeki darbeler veya travmalar, katarakta yol açabilir.
Gözde uzun süreli UV ışığına maruz kalmak katarakt riskini artırabilir.
Uzun süreli kortizon kullanımı da katarakta neden olabilir.
Ailede katarakt geçmişi olan bireylerde risk artar.
Kataraktın başlıca belirtisi, bulanık görme ve sisli bir görmeyi içerir. Ayrıca, gözdeki numara değişiklikleri, özellikle yaşlı kişilerde yakını daha net görme gibi durumlar kataraktın belirtisi olabilir. Hastalar, uzak görüşlerinde bozulma ve gözlük numaralarının sık sık değişmesi gibi şikayetlerde bulunabilirler.
Katarakt tedavisi, görme kaybının seviyesine göre yapılır. Görme kaybı %50'nin altına indiğinde, katarakt cerrahisi genellikle önerilir. Katarakt cerrahisi için en yaygın yöntem, Fakoemülsifikasyon adı verilen bir tekniktir. Bu cerrahi işlemde, yoğunlaşmış lens, ultrasonik bir cihazla parçalara ayrılır ve gözden alınır. Ardından, gözdeki doğal lensin yerini alan yapay bir lens (intraoküler lens) yerleştirilir.
Katarakt ameliyatı dünyada yaygın olarak kullanılan ve sonuçları başarılı olan prosedürlerden biridir. Genellikle lokal anestezi altında ve günübirlik tedavi şeklinde gerçekleştirilir.
Ameliyat öncesinde yapılan göz muayenesi sonrasında yapılan göz ölçümleri ile hastaya uygun mercek belirlenir. Katarakt ameliyatlarında en sık kullanılan yöntem Fakoemülsifikasyon Yöntemidir. Bu yöntem yaygın olarak “Fako” olarak bilinmektedir. İşlem sırasında göz içine küçük bir kesik açılır. Ultrasonik titreşimlerle bulanıklaşan doğal mercek parçalanır ve emilir. Ardından yapay bir göz içi mercek (intraoküler lens) yerleştirilir.
Yapay göz içi mercek seçimi hastanın ihtiyaçlarına ve genel durumuna göre belirlenir. Uzun yıllardır kullanılan Monofokal Lensler ile temel amaç uzak için iyi bir görüş sağlamaktı. Bu kişiler yakın için gözlük kullanır. Son yıllarda daha çok kullanılan Torik lenslerle de astigmat da düzeltilebilir. Monofokal torik mercek kullanıldığında kişinin korneadan kaynaklanan doğal astikmatını da ciddi oranda düzeltmek mümkün olabilmektedir. Multifokal Lensler, yani çok odaklı lenslerde ise hem uzak hem de yakın görme düzeltilerek kişiye gözlüksüz bir yaşam vaat etmem mümkün olabilmektedir. Ancak bu noktada önemli olan doğru hasta seçimidir.
Katarakt, genellikle yaşlanmaya bağlı gelişse de bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile riski azaltmak mümkündür. Özellikle güneşe uzun süre maruz kalmaktan kaçınılmalı, UV ışınlarına karşı koruyucu güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Ayrıca sigara içmek ve aşırı kortizon kullanımı gibi risk faktörlerinden kaçınmak, kataraktın gelişmesini engellemeye yardımcı olabilir.
”
Alo Yeditepe