Sosyokültürel düzeydeki düşüklükler ne yazık ki meme kanserinin erken tanı ve tedavisini geciktiriyor. Oysa düzenli tarama ve erken tanı olanakları sayesinde meme kanserinin tedavisinde yüzde 90’a varan oranda başarıya ulaşılabiliyor. Öte yandan, erken evrede yakalanan meme kanserinin tedavisinde meme koruyucu cerrahi yapılabiliyor, kemoterapi ve radyoterapiye daha az ihtiyaç duyuluyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Radyoloji Uzmanı meme kanserinde düzenli taramaların halen istenilen seviyede olmadığını belirtti.
Meme kanserinin düzenli taramasında mamografinin hala altın standart olarak önemini koruduğunu söyleyen uzmanımız, “Mamografi, düşük dozda x ışını kullanılan, hastalıkların tanısında kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Daha da önemlisi, meme kanserine bağlı yaşam kayıplarını azalttığı kanıtlanmış tek yöntem mamografidir. Hiçbir şikayeti olmayan kadınlarda, 40 yaşından itibaren her yıl yapılan mamografiye ‘tarama mamografisi’ adı verilir. Amerikan Kanser Enstitüsü, Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye Meme Hastalıkları Fedarasyonu’nun önerisine göre, 40-70 yaş arasındaki kadınlarda yılda bir, 70 yaşından sonra ise, kişinin fiziksel performansına da bağlı olarak, bir ya da iki yılda bir mamografi çekilmelidir” dedi.
Mamografinin, meme dokusunun en az hassas olduğu zamanda yapılmasını öneren Radyoloji Uzmanı, “Özellikle meme dokusunda aşırı hassasiyet olan kadınlarda adet bitiminin olduğu haftada çekim yapılması uygun olur. Öte yandan, hiçbir hassasiyeti olmayan kadınlarda çekimin herhangi bir günde yapılmasının görüntü üzerine bir etkisi yoktur” diye açıkladı.
Mamografi esnasında hissedilen ağrının kişinin ağrı düzeyiyle ilişkili olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Radyoloji Uzmanı özellikle ilk kez mamografi çektiren kadınların en çok merak ettiği ağrı konusunu aydınlattı:
“Yeni jenerasyon dijital mamografi ve özellikle tomosentez özelliği olan mamografi cihazlarında hastalar daha az ağrı duyduğunu ifade ediyor. Mamografi meme dokusunun iki plaka arasında birkaç saniye sıkıştırılmasıyla yapılır. Sıkıştırma düzeyi birçok sistemde otomatik olarak belirli bir seviyede gerçekleştirilir ve sıkıştırma sayesinde memeye daha az radyasyon dozu verilir. İşlem temelde ağrısız bir yöntemdir, ancak kişinin ağrı eşiğine göre ağrı hissi değişir. Öncesinde herhangi bir hazırlık gerektirmez. Sadece işlem öncesi, deodorant, pudra, vücut losyonu gibi kozmetik ürünler kullanılmamalıdır.”
Radyoloji Uzmanı “Implantın mamografi esnasında sıkıştırılmasının implanta zarar verici bir etkisi yoktur. Bu hastaların önceden teknisyene bilgi vermesi yeterlidir. Gerek görülürse kimi zaman ultrasonografi de yapılması önerilebilir.”
Genç yaştaki kadınlarda meme dokusu daha yoğundur. Mamografinin duyarlılığı düşük olabilir. Bu nedenle ilk tercih edilecek yöntemin ultrason olması önerilir. Ayrıca 40 yaş üstündeki kadınlarda da, eğer mamografide bir lezyon görülürse, bu lezyonun yapısını anlamak için ultrasonografi önerilir.
Meme MR, meme kanserinin tarama ve tanısında kullanılan yöntemlerden biridir. Mamografi ve ultrasonla net tanı konulamayan şüpheli lezyonlarda ileri tetkik olarak meme MR tercih edilir.
Meme MR’ın, özellikle birinci derece akrabalarında meme kanseri olan, yüksek risk grubundaki hastalarda tarama testi olarak kullanıldığını belirten Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Radyoloji Uzmanı “Meme kanseri tanısı almış hastalarda, hastalığın yayılımı ve diğer memede de hastalık olup olmadığının araştırmasında da Meme MR’dan yararlanılır. Meme kanserinin tespitinde en duyarlı yöntemdir. Ancak gereksiz kullanılmamalı, hastada nedensiz yere endişe yaratılmamalıdır” dedi.
Alo Yeditepe