Her 8 kadından 1’ine meme kanseri teşhisi konulduğunu hatırlatan Radyoloji Uzmanı meme kanserinde erken tanının hayat kurtardığını ve meme kanseri tanı ile tedavisinde görüntüleme yöntemlerinin çok önemli olduğunu belirtti. Uzmanımız görüntüleme teknolojilerindeki ilerlemeler arttıkça meme kanserinde erken tanı oranlarının arttığına dikkat çekti.
Mamografinin meme kanserinin taramasında hala altın standart olarak kabul edildiğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Radyoloji Uzmanı Avrupa Meme Radyolojisi Derneği, NCCN Guideline ve Türk Radyoloji Derneği’nin meme kanseri taramaların dijital meme tomosenteziyle yapılmasını önerdiğini söyledi. Uzmanımız “Dijital meme tomosentezinin, özellikle ülkemizde olduğu gibi genç nüfusun ve dolayısıyla daha yoğun meme dokusuna sahip kadınların fazla olduğu popülasyonlarda , meme kanserini saptamadaki duyarlılığının arttığını ve yanlış pozitiflik oranlarının düşük olduğunu belirterek meme kanseri tanı ve tedavi takibinde uygulanmasını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Meme Kanserinde Erken Tanı Oranları Artıyor”
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC)’nın 2020 yılı verilerine göre dünyada her 5 kişiden biri kansere yakalanıyor. Meme kanserinin de en yaygın kanser türlerinden biri olduğunun altını çizen Radyoloji uzmanı, sık görülme oranı bu kadar yüksek bir hastalıkta tarama, erken tanı ve tedavinin yerinin tartışılmaz olduğunu söyledi.
Meme kanserinin de yaygın kanser türlerinden biri olduğunu ve ölüme sebep olan kanser türleri arasında 2’nci sırada yer aldığını vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Radyoloji Uzmanı Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı’na özel bilgilendirmelerde bulundu.
“Ülkemizde de Kadın Meme Kanseri En Sık Görülen Kanserdir”
Meme kanserinin tüm dünyada en sık görülen kanser türü olduğunu hatırlatan Radyoloji uzmanı bu denli yaygın görülen bu kanserin tanı ve tedavi takibinde görüntüleme yöntemlerinin çok büyük önem taşıdığına işaret etti. Teknolojik gelişmelerin bütün alanlarda olduğu gibi bu alanda da sürekli değişim gösterdiğini söyleyen uzmanımız Avrupa Meme Radyolojisi Derneği, NCCN Guidelines ve Türk Radyoloji Derneği’nin bu alandaki yeni önerilerine dikkat çekti. Mamografinin meme kanserinin taramasında hala altın standart olarak kabul edildiğini hatırlatan uzmanımız, taramaların dijital meme tomosenteziyle yapılmasının önerildiğini söyledi. Uzmanımız “Dijital meme tomosentezinin, özellikle ülkemizde olduğu gibi genç nüfusun daha yoğun olduğu ülkelerde, meme kanserini saptamadaki duyarlılığının yüksek ve yanlış pozitiflik oranlarının düşük olması nedeniyle meme kanseri tanı ve tedavisinde uygulanmasını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Genç Nüfusta Meme Tomosentezinin Duyarlılığı Daha Çok Artıyor”
Meme kanserinin tanı ve tedavisinde kullanılan görüntüleme yöntemlerinin erken tanı ve tedaviyi kolaylaştırdığının altını çizen uzmanımız “Bu görüntülemeler daha erken tanı konmasını ve tedaviye erken başlanmasını sağlıyor. Aynı zamanda doğru bir tedavi planlamasında önemli bir rol oynuyor.” Diye konuştu.
Türkiye’de olduğu gibi genç nüfusun yoğun olduğu toplumlarda meme kanseri taramasına daha erken yaşlarda başlanıldığını hatırlatan uzmanımız sözlerine şöyle devam etti: “Örneğin, Avrupa ülkelerinde tarama 50 yaş ve üstünde yapılırken ülkemizde bu yaş genç nüfusun ve bu yaş grubunda görülen meme kanserlerinin yüksek olması nedeniyle birçok Avrupa ülkesinden farklı olarak 40 yaşına düşüyor. Erken yaş grubunda meme yoğunluğu daha fazla olduğu için dijital meme tomosentezi tarama ve tanı amaçlı olarak daha yüksek duyarlılığa sahiptir. Bu noktada özellikle bu yaş grubunda da görüntülemenin önemini bir kez daha vurgulamış oluyoruz.”
Dijital meme tomosentez teknolojisinin farklı ülkeleri kapsayan yaklaşık 10 yıllık bir geçmişi olduğunu belirten uzmanımız şu an Türkiye’de birçok merkezde dijital görüntülemenin ön planda olduğunu ve ülkemizde de birçok merkezde bu gelişmelerin yakından takip edildiğini anlattı.
“İlerleyen Yıllarda Yapay Zekanın Tanıdaki Yeri Tartışılmaz Bir Noktaya Gelecek”
Yeni teknolojiler sayesinde görüntülemede önemli gelişmelerin yaşandığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Radyoloji uzmanı “ilerleyen yıllarda ise yapay zeka ve yeni görüntüleme teknolojilerinin tanıdaki yeri tartışılmaz bir noktaya gelecek” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her şey değişiyor, günümüzde daha düşük radyasyon dozlarında hatta bazı algoritmalarla yapay görüntüler oluşturularak etkin görüntüleme yapılabiliyor. Bunun yanında meme kanserinin tanı ve tedavisinde yapay zekâ da önemli bir ölçüde yer almaya başladı. Aynı zamanda ‘Deep machine learning’ yani makine öğrenmesi, bilgisayar destekli tarama yöntemleri ve meme görüntülemede deneyimli radyologlar ile gelişme günden güne devam ediyor. Dünya şu an kişi bazlı görüntülemeye doğru gidiyor. Bu da dijital sistemler, yapay zeka sistemleri ve tabi ki vazgeçilmez olan deneyimli meme radyologları ile sağlanacak.”
“Genç Popülasyonda Mamografiye Ultrason da Eklenmeli”
Her 8 kadından birini ilgilendiren bu önemli sorunda hala farkındalığın istenilen düzeyde olmadığını söyleyen uzmanımız, “Bu yüzden, ülkemizde 40 yaş ve üstü kadınlara, mamografi ile meme taramalarını yaptırmalarını ve 40 yaş altı genç popülasyonda bu taramalara ultrasonografi incelemesini de eklenmesini öneriyoruz” dedi.
Tarama düzeni atlanmadan yapılacak mamografilerin meme kanserinden yaşam kayıplarını önleme açısından hayati önemi olduğunun altını çizen uzmanımız 40 yaşından itibaren yılda 1 kez düzenli olarak mamografi yapılması gerektiğini söyledi. “Ailesinde meme kanseri olanların taramaya daha erken başlamalı” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle annesi, kız kardeşi gibi birinci derece yakınlarında 40 yaşından önce meme kanseri tespit edilenler taramaya yakınlarının tanı aldığı yaştan 10 yıl önce başlamalı. Özel grubu oluşturan bu kişilerin takiplerinde aynı zamanda meme MR’ı da eklenmelidir.” Dedi.