Ülkemizde de en sık yapılan estetik ameliyatların başında rinoplasti gelmekte. Hem erkekler hem de kadınların tercih ettiği operasyon sırasında eğrilik, büyüklük gibi sorunlar giderilebilmekte. Genellikle de her ikisi aynı anda da gerçekleştirilmektedir. Rinopilasti, bilinen yaygın ismiyle burun estetiği ameliyatıyla ilgili merak edilen soruları Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Ersan yanıtladı.
Rinoplasti ameliyatında estetik ve fonksiyon birbiriyle iç içedir. Yani estetik gerçekleştirilen organa “güzel” denilebilmesi için fonksiyonunu iyi bir şekilde sürdürmesi gerekmektedir. Dolayısıyla güzel nefes alabilen burun güzeldir.
Bu nedenle rinoplasti ameliyatından önce, hem fizik muayene hem de görüntüleme yöntemleriyle; septum deviasyonu, konka hipertrofisi, internal nazal valv yetmezliği, eksternal nazal valv yetmezliği gibi nefes almaya engel teşkil eden problemler tespit edilmektedir. Var olan sorun ameliyat sırasında aynı seansta düzeltilebilmektedir. Dolayısıyla bugün teknoloji ve deneyim anlamında elde edilen kazanımlarla estetik burun ameliyatı sonrasında nefes alma bozulmamakla birlikte çok daha iyi nefes almak mümkün olabilmektedir.
Ameliyatın kapalı ya da açık olarak yapılmasında minimal farklılıklar bulunmaktadır. Sonuçta her ikisi de burun içinden yapılmaktadır. Ancak genel olarak hastaların durumuna göre hareket edilmektedir. Bazı burunlarda özellikle çok eğri burunlarda, daha önce ameliyat olmuş burunlarda, kapalı yaklaşım çok faydalı olamayabiliyor. Bu durumda açık rinoplasti tercih edilebilmektedir. Bunun yanında daha önce ameliyat olmamış, burnunda çok ciddi bir eğriliği olmayan kişilerde kapalı rinoplasti avantajları açısından tercih edilmektedir.
Özellikle sosyal medyanın yarattığı güzellik algısıyla birlikte kişilerin talepleri farklılaşabilmekte. Ancak her burnun herkes için uygun olmadığını bilmek gerekli. Sonuçtan hastanın mutlu olabilmesi için sürecin başından itibaren hasta hekim ilişkisinin çok iyi sürdürülmesi önem taşımaktadır. Ameliyat öncesinde planlama yaparken teknolojinin de yardımıyla üç boyutlu görüntüler oluşturularak hastayla ortak bir noktada buluşmaya çalışılır.
Zira her bireyin kıkırdak yapısı, kemik yapısı, cilt yapısı, iyileşme dokusu farklı olduğu için her burun da herkes için uygun değildir. Tüm olabilecekleri ve olamayacakları hastayla paylaşmak, ortak noktada buluşmak ameliyat sonrası hasta memnuniyeti açısından çok önemlidir. Rinoplasti ile yapılan değişiklerle insanın yüzünde gerçekten çok ciddi fark yaratıldığı unutulmamalıdır.
Ameliyat sonrası burun görüntüsüyle ilgili kesin olmasa da fikir elde etmeye yardımcı programlar kullanılmaktadır. İki, üç boyutlu programlar yardımıyla yapılan planlama hasta için ameliyat öncesi fikir sahibi olmasını sağlarken hekime de ameliyat sırasında yol gösterici olmakta. Ancak herkesin kıkırdak yapısının, cilt yapısının, kemik yapısının farklı olduğunu, dolayısıyla bu görüntülerin ameliyat sonrası için kesin sonuç vaad etmediğini sadece fikir verdiğini hatırlamakta yarar var.
Estetik burun ameliyatı sonrası için hastaların en çok merak ettikleri konuların başında ağrı ya da şişme olup olmayacağı geliyor. Rinoplasti tipik olarak ağrı beklenen bir operasyon olmasa da ağrı kesicilerle yanıt bulabilen ağrılar yaşanabilmekte. Ancak olası ağrılardan hastalar çok rahatsızlık duymadıklarını dile getiriyor. Sonuçta bir cerrahiden bahsedildiği için elbette minik sızlamalar olacaktır. Ancak bunlar ağrı kesicilere çok güzel cevap verdiği için hastayı çok rahatsız etmiyor.
Morarma ameliyat sonrasında beklenen bir sonuçtur. Ancak morarma olup olmaması bir ölçü olarak kabul edilmemekte. Yani morarmanın fazla olması ameliyatın kötü gittiği ya da hiç morluk olmaması kusursuz bir ameliyat olduğu anlamına gelmez. Morarma birinci haftaya doğru giderek azalır. Bu noktada kadınlar biraz daha şanslı, kapatıcılar kullanarak sosyal hayata daha erken dönebilmekte. Elbette ameliyat sonrasında tampon çekildikten sonra işine dönmek isteyen hastalar olabildiği gibi zorunlu olarak dönmek durumunda kalabilmekte. Bu durumda çok büyük rahatsızlık duyulmasa da ameliyat sonrası bir hafta dinlenme yarar görülmekte.
Burun estetiği sonrasında da burun iyileşmeye devam eder. İlk bir hafta 10 gün içinde sosyal hayata dönmek mümkün olabilmekte. Ancak ilk bir ayda ciddi fiziksel aktivitelerden kaçınmak gerekli.
Estetik burun ameliyatı sonrasında o bölgedeki kemiklerin eski haline gelebilmesinde altı aylık bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle özellikle ameliyat sonrası ilk altı ay çok kritik. Bu dönemde, gözlük takmamak, burnu travmalardan korumak gibi hastanın hayatını düzenlemek gerekmektedir. Bu noktada hekimin uyarılarını dikkatle dinlemek ve uymak istenilen sonuca ulaşmada son derece önem taşımaktadır.
”
Alo Yeditepe