Meme, bütün kadınlarda aynı hacimde ya da aynı boyutta olan organlar değildir. Kimi kadınlarda diğerlerinden daha büyük olur ve bu da bazı sağlık problemlerine ya da kozmetik sorunlara neden olabilmektedir. Beraberinde kıyafet bulamama gibi sosyal sorunlar da yaşanabilmektedir. Dolayısıyla bu sorunları yaşasın ya da yaşamasın meme boyutundan rahatsız olan, büyük olduğunu düşünen her kadına meme küçültme ameliyatı uygulanabilir.
Memeler kilo alıp verme ya da gelişim süreciyle değişebilen organlar olduğu için vücut gelişiminin tamamlanmış olması önemlidir. Yani alt sınır olarak 18 yaş denilebilir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte sağlık sorunu olan gençlerde de ailenin rızasıyla 18 yaş altında meme küçültme işlemi yapılabilmektedir. Elbette bu noktada hekimin muayenesi ve değerlendirmesi önemlidir.
Her ne kadar insanların kafalarında bu konuda bazı soru işaretleri olsa da meme büyütme ve meme küçültme ameliyatları birbirinden zor ya da kompleks ameliyatlar değildir. Ancak meme küçültme ameliyatında büyütmeye göre daha fazla doku çıkarıldığı için dikişi daha geniş olabilmektedir. Dolayısıyla iyileşme süresi de meme küçültmeye göre daha uzun olabilmektedir. Bununla birlikte hastaların dinlenme ve günlük hayata dönüş süresi açısından meme küçültme ve meme büyütme ameliyatı arasında belirgin fark bulunmamaktadır.
Meme büyütme ameliyatında bir implant devreye giriyor ve vücudun buna alışması gerekiyor. Memenin altındaki kas dokusu, implant gibi meme büyütmede çok parametre devreye girerken meme küçültme ameliyatında dikişlerin iyileşmesi için birkaç küçük kısıtlama yeterli olabilmektedir. Elbette bunun de kişiye göre değerlendirildiği unutulmamalıdır.
Meme küçültme ameliyatında kullanılan az sayıda birkaç teknik var. O tekniğin seçimi hastayla birlikte, yapılan muayene sırasında karar verilmektedir. Sıklıkla teknikler birbirine benzer teknikler ve bu tekniklerde en önemli olan ne kadar doku çıkartıldığından ziyade geride ne bırakıldığıdır.
Meme küçültme ameliyatı izli bir ameliyat olmakla birlikte hastalar bundan rahatsızlık duymuyor. Çünkü ameliyat sonrasında, hastaların yükü azaldığı için çok rahatlıyor, sıcak havalardaki toleransı artıyor ve artık bedenlerine göre kıyafet seçebiliyor. Dolayısıyla tüm bu kazanımları nedeniyle oluşan izler neredeyse hiç önemsenmiyor. Bunun yanında iz iyileşmesi tamamlandıktan sonra da lazer gibi farklı yöntemler kullanılabilmektedir.
Bunun yanında izin kalıcılığında dokunun gerilimi, hastanın iyileşme kapasitesi, cilt florasının hangi bakterilerden oluştuğu, yarının sonradan enfekte olup olmadığı ya da hastanın yeterli dikkati ve yeterli özeni gösterip göstermemesi gibi birçok etken ameliyat sonrası izi etkiliyor.
Meme küçültme ameliyatları ağrı kesicilerden yanıt alınmayan bir işlem değildir. Bu nedenle ağrılı bir işlem olmadığını söylemek mümkün. Ameliyatın yapıldığı gün hastanede kalması gerekiyor. Aynı gün ağrı hissedilse de bu ağrılar kontrol edilebilir. Hasta ertesi gün de evlerine gittiklerinde çoğunlukla ağrı kesicilere de ihtiyaç duymuyor. Sonuçta günlük hayatı etkileyecek bir ağrı yaşanmıyor.
Bu noktada hastanın beklentileri ve hekimle yapılan görüşme sonrasında alınan kararla belirlemek en doğrusu olacaktır. Memeler dinamik organlar olduğu için kilo alındığında içinde yağ dokusu da oluşuyor, büyüyor ve derisi artıyor. Sonrasında kilo verildiğinde yağ azalsa da deri kalıyor ve meme kendisini toparlayamıyor ve meme aşağı sarkabiliyor. Dolayısıyla gebelik gibi dinamik süreçlerde meme küçültme ameliyatı sürecin tamamlanmasından sonra yapılması daha sağlıklı olabilmektedir. Ancak bu noktada hastanın tüm süreçlerle ve sonuçlarla ilgili bilgilendirilmesi ve beklentisi talebi önem taşıyor. Ameliyat kararı buna göre belirlenebilmektedir.
Kadının sütünün gelmesi ya da gelmemesi farklı fizyolojik sebeplere bağlıdır. Yani hangi kadının süt vereceği ya da veremeyeceğini önceden belirlemek mümkün değil. Dolayısıyla ameliyat olmasa da bir kadın süt veremeyebiliyor. Bu nedenle meme küçültme ameliyatı olan kadınlara “süt verebilir” ya da “süt veremez” denilememektedir. Ancak daha önce süt verme potansiyeli varsa, meme küçültme ameliyatı sonrasında da 4 kadından 3'ü ya da daha fazlası süt vermeye devam edebilmektedir. Bunun yanında cerrahi sırasında da hastanın bu doğrultudaki beklentisi de önem taşımaktadır. Şöyle ki: eğer daha önce doğum yapmış ama emzirmemiş ve sonraki gebeliklerinde de vermeyeceğim diyen bir kadında daha fazla doku çıkarılacak teknikler kullanılabilmektedir. Tam tersi olarak süt vermek isteyen kadında da meme dokusunun bir kısmını süt verecek şekilde korunarak cerrahisi gerçekleştirilebilmektedir. Sonuçta her aşamada hastanın beklentisi, talepleri son derece değerlidir.
”
Alo Yeditepe