Göz çevresi, cildimizdeki en hassas bölgelerden biri. Üstelik simamızı oluşturan en büyük etken gözlerimiz ve bakışlarımız oluyor. Dolayısıyla ister cerrahi ister cerrahi olmayan bir işlem yaptırın, mutlaka uzman ellere başvurmalısınız.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı yaşlanma etkileri nedeniyle göz çevresine yaptırılabilecek uygulamaları ayrıntılarıyla anlattı.
Yüzde yaşlanmanın etkileri üç mekanizma ile anlatılabilir. Bunlar;
Göz çevresinde ise yaşlanmanın izleri geniş bir perspektifte ve belirgin olarak görülüyor. Bunları tek tek inceleyecek olursak:
Göz küresini oluşturan kemiklerin atrofisi (kemiklerin yapısal küçülmesi): Bu durum göreceli olarak enoftalmus dediğimiz göz küresinin hacminin artmasına neden olarak, gözün ideal pozisyonda olamamasına yol açıyor.
Hacim kaybı: Özellikle temporal (şakak) bölgesi, üst göz kapağı ve orta yüzde (yanak bölgesinde) yağ dokusunun azalması şeklinde görülüyor. Gözyaşı oluğu, temporal ve periorbital hollowing (çukurlaşma) şeklinde karşımıza çıkabiliyor.
Sarkma: Bağ dokusu ve kasların zaman içinde direncini kaybetmesi sarkmalara sebep oluyor. Bunun da izlerini kaş sarkması; göz kapağı sarkması veya düşmesi; gözyaşı bezi sarkması olarak görüyoruz. Derinin elastikiyet kaybı ise zaman içinde deri gevşekliğinde artışa, deri sarkmalarına, derinin incelmesine ve kırışıklıklara sebep oluyor.
Kendi pratiğim dahilinde buna geneli kapsayacak şekilde net cevap verebilmem doğru olmaz. Ancak yine kendi pratiğimde, özellikle göz çevresi için ameliyatsız işlemlerimin artmış olduğunu söyleyebilirim. Maske kullanımı ile sadece gözlerimizin açıkta kalması ve yüzün diğer bölgelerinin görülmemesi, ilgiyi göz ve çevresine çekmiş olarak düşünebiliriz. Ancak göz her zaman anlattıkları ve hareketleriyle dikkati üzerine çeken odak noktası. Hakkında yazılmış olan şiirler, şarkılar ve sözler göze olan ilginin maskeden bağımsız olduğunu anlatır bize... Son olarak da Audrey Hepburn'ün güzel sözüyle bitirecek olursak bu soruyu; "Bir kadının güzelliği gözlerinde görülür çünkü gözler sevginin yaşadığı yere, kalbe giriş yeridir".
Derin kırışıklar, kaş ve göz kapağının düşüklüğü ile gözyaşı oluğu deformitesi, makyajla kapatılamayacak durumlardan birkaçı olarak sayılabilmektedir.
Minimal invaziv olarak da adlandırılan bu işlemler, şikayetleri daha hafif ve genç ile orta yaş grubundaki kişilere uygulanabiliyor. Daha ağır deformasyonu mevcut ve ileri yaşlı kişilerde kişinin talebi doğrultusunda suboptimal sonuç olabileceği konusunda hemfikir olarak da yapılabiliyor. Hastanede, muayene odasında uygulanabilecek kısa işlemler. Uygulama yerinde kızarıklık gibi durumlar oluşabiliyor ancak kişi günlük yaşantısına devam edebiliyor. Botoks uygulamaları üç-beş gün arasında etki göstermeye başlıyor ve yaklaşık dört-altı aylık ömrü var. Dolgu uygulamalarının etkisi hemen görülebiliyor, dolgunun çapraz bağlarına ve ağırlığına bağlı olacak şekilde 6-12 ay arasında etki gösteriyor. Mezoterapi uygulamalarının ise işlemden birkaç gün sonra etkisi görülmeye başlıyor ancak daha faydalı olabilmesi için 7-15 gün aralıklarında tekrar seansları gerekiyor. Sonrasında belli aralıklarla tekrar uygulamaları yapılabiliyor. Botoks, kırışıklıkları engellediği için ışık doğrudan yansıma yapar ve göz etrafında deri canlı, parlak görünür.
Ayrıca minimal de olsa kaş ve göz kapağı sarkmasını engelleyerek daha dinç bir görüntü sağlamaya yardımcı olur. Dolgu; şakak bölgesinde çukurlaşmayı, gözyaşı oluğu deformitesini, yağ dokuda hacim ve yer değiştirmeye bağlı kemik yapının daha belirgin olmasını engelleyerek canlı ve sağlıklı görünüşe destek oluyor. Mezoterapi, vitamin desteğini sağlaması ile daha canlı, parlak ve sağlıklı görüntü vadediyor.
Üst göz kapağı yaşlanma ile beraber sarkarak, görme alanına direkt etki edebiliyor. Yani gözün görme fonksiyonunda bir kayıp olmasa da fiziki olarak engel yaratıyor. Özellikle dışyanlara bakışta. Ayrıca daha çok aldığımız bir şikayet de yorgun bir görüntüye sebep olması. Göz kapağı düşüklüğü, kaş düşüklüğü ile beraber de olabiliyor. Böyle durumlar muayene sırasında ortaya konulabiliyor ve kaş askılama, alın germe ya da şakak germe işlemleri ile beraber yapılabiliyor. Bu şikayetleri genellikle orta yaş ve üzeri hasta grubu yaşayabiliyor. Ameliyat çok az ağrılı olabiliyor. Yaklaşık 30-60 dakika arasında sürüyor ve bölgesel uyuşturma ile yapılabiliyor. Yatış gerektirmiyor. Gözlerde ödem ve morluk olabiliyor ancak bu şikayetler bir hafta içinde geçiyor. Etkisi hemen görülse de ödemin geçme süresine bağlı olarak birkaç ay içinde nihai haline ulaşabiliyor. Ameliyat sonrası yaşlanma durmayacağı için etkisinin 8-10 yıl sürmesi bekleniyor.
Cerrahi sonrasında daha genç ve canlı bakışlar elde edebilirsiniz. Yüzünüzdeki yorgun ifadeden de kurtulabilirsiniz. Daha belirgin olan, daha iyi görünen göz makyajı yapabilirsiniz. Doğru teknik ve hekim seçimi önemli olduğu kadar, ameliyat öncesi değerlendirmede eşlik eden hastalık veya diğer özel durumların net olarak doktorunuza aktarılması gerekiyor. Özellikle göz kuruluğu olan kişilerde bu ameliyatın yapılmaması bile gerekebiliyor. Ameliyat sonrası bir süre gözler uyurken bir miktar açık kalabiliyor. Geçici bir durum ancak bu sürede gözün nemli tutulması ve göz yaşı jelleri kullanılması önem taşıyor. Ameliyat sonrası buz uygulama, baş yüksek yatış ve hekiminizin verdiği ilaçları düzenli kullanmak da önemli.
Alt göz kapağı için yine üst göz kapağına benzer olacak şekilde fazla derinin kısmen çıkartılması, göz dış kenarına askılanma (kantoplasti) yapılması ve göz altı yağ fıtıklaşmalarından fazla olanların çıkartılması işlemi beraber yapılıyor. Orta yüz germe, yüz germe veya diğer cerrahi işlemlerle kombine edilebiliyor. Genel anestezi altında yapmakta öneriliyor.
Göz altı torbalarını kamufle etmek amacıyla etrafına yağ veya hazır dolgu uygulamaları yapılabiliyor. Asıl tedavisi, alt göz kapağı estetik ameliyatı yapmak ve bu işlem fıtıklaşan göz altı yoğ dokusunun çıkartılması ya da gözyaşı oluğu deformitesı denilen bölgeye fazla yağ dokusu transfer edilmesi şeklinde yapılıyor.
Göz etrafı koyu halkalar, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir faktör olarak şikayet yaratabiliyor. Etiyolojisi tam anlaşılamamış olsa da pigmentasyon, yapısal ve damarsal problemlere bağlı olabiliyor. Ana sebeplerden biri melanin pigmenti birikimi. Ayrıca yaş ile beraber azalan cilt kalınlığı damarların daha belirgin olması gibi koyu görünüme de sebep olabiliyor. Bunlar dışında, yağ fıtıklaşmaları ve o bölgedeki kronik deri rahatsızlıkları da sebepler arasında yer alıyor. Renk açılmasını sağlamak için lazer yöntemleri, kimyasal cilt soyma veya topikal kremler kullanılabiliyor. Hacim kaybına bağlı oluşan durumlarda dolgu maddeleri ve yağ grefti uygulamaları yapılabiliyor. Çalışmalarda, PRP ve mezoterapi ajanlarının etkili olduğu görülüyor. Yağ fıtıklaşmasına bağlıysa alt göz kapağı estetiği ile beraber, fıtıklaşan yağ dokusunun çıkartılması gerekebiliyor.
”
Alo Yeditepe