Doğumsal bir anomali olarak tanımlanan “yarık dudak”, gebeliğin ilk 4-8 haftaları arasında dudak ve yüzü oluşturacak yapıların birleşememesi nedeniyle ortaya çıkan bir durumdur. En sık görülen doğumsal anomalilerden biri olan bu sorunda ailesel yatkınlık riskin artmasına neden olabilmektedir.
Doğumsal bir anomali olan ‘’yarık damak’’ da, anne karnında ortalama 12’nci hafta civarında damağı oluşturacak yapıların birleşememesinden kaynaklanan bir sorun. Her ırkta ortaya çıkabilen yarık damak için de ailesel yatkınlık görülme riskini artırmaktadır.
Bebeklerinin bu anomaliyle doğmuş olması her ne kadar ebeveynler için üzücü olsa da yarık dudak ve yarık damak sorununun düzeltilebilir olduğu unutulmamalıdır.
Gebelik döneminin ikinci ve üçüncü ayında normal şartlarda dudak ve damağı oluşturan dokular birbirine kaynaşır. Ancak yarık dudak ve yarık damak oluşan bebeklerde bu süreç ya hiç gerçekleşmez ya da eksik gerçekleşir. Fakat bu duruma neden olduğu bilinen kesin bir etken gösterilememektedir. Genetik ve çevresel faktörlerin neden olabileceği düşünülmektedir. Sonuçta, anne karnında fetüs gelişimini etkileyebilecek; kalıtım, enfeksiyonlar, ilaç kullanımı, sigara, alkol, radyasyon gibi her durum sebep oluşturabilmektedir.
Tedaviye doğar doğmaz başlanmaktadır. Öncelikle Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı tarafından ayrıntılı muayene ve sonrasında genetik analizler yapılmaktadır. Yarık dudağa yönelik ortodontik tedavinin hemen başlanılması son derece önemlidir. Ayrıca bu bebekler kilo alımı, beslenme ve gelişim açısından da yakından takip edilmelidir. Gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından cerrahi tedavi uygulanmaktadır.
Yarık dudak tedavisi için bebek doğar doğmaz harekete geçmek gerekmekle birlikte ameliyatın yaklaşık 3 yaş civanında yapılması gerekmektedir. Ameliyat kararı verirken de “10’lar kuralı” göz önüne alınmalıdır. Yani bebeğin ağırlığının 10 pound (yaklaşık 4-4,5 kg arası) üzerinde; yaşı e az 10 hafta ve kan demir düzeyi (hemoglobin) 10 gr/dl üzerinde ise cerrahi yapılmasında sakınca görülmemektedir.
Yarık damak ameliyatları için uygun dönem ise bebeğin 9-12. Ayı arasıdır.
Yarık dudak tedavisi için farklı teknikler uygulanmakla ile birlikte temelde flep cerrahisi olarak tanımlanan, dokuların kaydırılma yöntemi ile kas onarımını içeren yöntem uygulanmaktadır. Yarık taraftan doku ilerletmesi ve yarık olmayan taraftan dokuların çevrilmesi ile yarık kapatılabilmektedir. Eş zamanlı olarak burun deformitesi mevcut olduğu için burun kıkırdaklarının da şekillendirilmesi de yapılabilmektedir. Ameliyat yaklaşık 1-2 saat içinde tamamlanabilmektedir.
Her ameliyat kadar riski barındıran bu işlemin konusunda uzman plastik cerrahlar ve anestezistler tarafındın gerçekleştirilmesi ile risk en aza inecektir.
Farklı teknikler olsa da ortadaki yarık kısmı örtecek şekilde dokuların kenarlardan ortaya çekilmesi ile yapılmaktadır. Ameliyatın temelini flep cerrahisi oluşturmaktadır. Dokuların kanlanmasının bozulmadan çevrilmesi önemlidir. 3 kat olarak onarım gerçekleştirilmektedir. Ağız içinden bakıldığında önce burun tarafı (nazal taban) onarılır, daha sonra asıl konuşma fonksiyonunu sağlayan damak kaslarının yanlış tutunduğu yerden, olması gereken şekilde kas onarımı yapılmaktadır. Son olarak en yüzeyel kısım ağız içi mukoza onarımı yapılmaktadır. Kenarlarda kalan açıklıklar zaman içinde kendi kendine kapanacaktır. Ayrıca bu çocuklarda ameliyat öncesinde KBB uzmanları tarafından gerekli kontroller de yapılır ve ihtiyaç duyulduğu takdirde aynı ameliyatta tüp de takılabilmektedir.
Çocuk henüz çok küçük olduğu için ameliyat sonrasında ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Bu süreçte çocuğu ağlatmamak ve beslenmesini tarif edilen şekilde en kısa sürede sağlamak önemlidir. Anneye yakın olmak çocuğu sakinleştirecektir. Ayrıca, aralıklı buhar uygulamaları burun tıkanıklığı yaşayanlarda faydalı olabilmektedir. Çocuğun dikişlere ulaşması engellenmesi ve uygun şekilde pansuman yapılması önemlidir.
Yarık damak ameliyatları sonrasında dil ödemi ve nefes problemi ya da ağız içinde kısa süreli olacak şekilde kanamalar yaşanabilmektedir. Bu nedenle özellikle anne babanın ilk 24 saat içinde çocukla yakın temas halinde olması ve gözlem altında tutması gereklidir. Çocuğun ilk 24 saat içinde bol su alması ve ağız içinin temizliği ve beslenebilmesi için önemlidir. Gerektiği durumlarda damar yolundan da destek verilebilmektedir. Ayrıca nefes alıp vermeyi rahatlatmak için buhar da kullanılabilir. Üçüncü günden sonra çorba, meyve suyu gibi içecekler almaya başlayabilir. Kademeli olarak katıya gıdaya geçiş sağlanabilmekte ve 3-4 hafta sonra çocuk eskisi gibi beslenebilecektir.
”
Alo Yeditepe